Kıbrıs'ta İsrailli bir grubun toplu tecavüzüne uğradığını söyleyen kadın "toplumu yanıltmaktan" suçlu bulundu

19 yaşındaki İngiliz vatandaşı kadın, Kıbrıs'ın güneyindeki Aya Napa kasabasında 12 İsraillinin tecavüzüne uğradığını söylemiş ancak sonra şikayetini geri çekmişti. Genç kadın şikayetini baskı altında geri çektiğini ve avukatına erişim sağlanmadığını söyledi ancak Kıbrıs'taki mahkeme kadını "toplumu yanıltmaktan" suçlu buldu.

BBC Türkçe
AFP
Temmuz ayında Aya Napa'daki otelde kalan 12 İsrailli turist, 25 Temmuz'da serbest bırakıldı

19 yaşındaki İngiliz vatandaşı kadın, Kıbrıs'ın güneyindeki Aya Napa kasabasında 12 İsraillinin tecavüzüne uğradığını söylemiş ancak sonra şikayetini geri çekmişti. Genç kadın şikayetini baskı altında geri çektiğini ve avukatına erişim sağlanmadığını söyledi ancak Kıbrıs'taki mahkeme kadını "toplumu yanıltmaktan" suçlu buldu.

İngiliz kadın, 17 Temmuz'da iş seyahati için gittiği Güney Kıbrıs'taki turistik Aya Napa bölgesinde bir otelde, 12 İsraillinin tecavüzüne uğradığını söyleyerek, olaydan birkaç saat sonra polise şikayette bulundu.

12 İsrailli erkek, şikayetin ardından gözaltına alındı.

Ancak 10 gün sonra genç kadın şikayetini geri çekti. Şikayetini geri çektiğine dair belgeyi imzaladıktan sonra gözaltına alındı. Daha önce gözaltına alınan 12 erkeğin tümü serbest bırakıldı ve ülkelerine geri döndü.

Genç kadının "toplumu yanıltmak" suçlamasıyla açılan davası sonuçlandı ve suçlu bulundu.

Ancak ailesi ve avukatları sonuca itiraz ediyor. Avukatları, genç kadının polis tarafından zorlanarak, baskı altında, avukatıyla veya başka kimseyle görüştürülmeden şikayetini geri çektiğine dair belgeyi imzaladığını söylüyor.

Kıbrıs polisi ise avukatların bu ifadelerini reddediyor.

İngiltere Dışişleri Bakanlığı da vatandaşının "adil yargılanma haklarından yararlanıp yararlanmadığı konusunda çok ciddi endişeleri olduğunu" açıkladı. İngiltere'nin "bu sıkıntılı olayı Kıbrıs makamlarıyla görüşeceği" belirtildi.

Kıbrıs'ın güneyindeki Magusa'daki Rum mahkemesi, cezanın açıklanmasını 7 Ocak'a erteledi. Sanığın bir yıla kadar hapis ve bin 500 İngiliz sterlini (yaklaşık 12 bin TL) cezası alacağı tahmin ediliyor. Ancak avukatları cezanın ertelenmesi talebinde bulundu, karara itiraz edecekler.

Çoğunlukla kadın mağdurların davalarıyla ilgilenen İngiliz avukat Michael Polak, BBC'ye "davayı üst mahkemeye taşıyabileceğimiz birkaç zemin var" dedi:

"Şikayetin geri çekildiğine dair kağıt, sanığın yanında avukatı ya da tercüman yokken imzalanmış. Bu durum başlı başına Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı."

Avukat Polak, hakim Michalis Papathanasiou'nun da "tecavüzün gerçek olduğuna dair kanıtları görmeyi reddettiğini" söyledi.

Kıbrıslı savcılar, iddiaları reddediyor ve kadının şikayetini kendi rızasıyla geri çektiğini söylüyor. Genç kadın ise mahkemede verdiği ifadede, kağıdı baskı altında, tutuklanma tehdidi altında imzaladığını tekrarladı.

Temmuz'da yaşanan olayların ardından dava Ekim ayında başladı.

Pazartesi günü açıklanan kararda hakim Papathanasiou, kararını şu sözlerle açıkladı:

"Sanık, yalan olduğunu bildiği halde polise sahte tecavüz ihbarında bulundu. İfadesi sırasında iyi bir izlenim bırakmadı, doğruları söylemedi ve mahkemeyi yanıltmaya çalıştı. Tecavüz ya da şiddet yoktu. Polis geniş çaplı bir soruşturma yürüttü, gerekli tutuklamaları da yaptı. Kararım, rızaya dayalı olarak cinsel ilişkiye girdiği görülen video görüntüleriyle de destekleniyor.

"İlk aşamada yanlış ihbarda bulunmasının sebebi, cinsel ilişki sırasında kameraya kaydedildiğini fark etmesi ve zor bir durumda kalması, utanmasıdır. Daha sonra yanlış ihbarda bulunduğunu kabul ederek özür de diledi."

Avukatları, kamera kayıtlarının kadının rızası dışında alındığını hakimin de kabul ettiğini ancak bu konuyla ilgili bir şey yapmadığını söylüyor.

Kamera kayıtlarını izleyen avukatlar, genç kadının kendi rızasıyla bir erkekle cinsel ilişkiye girdiğini, bu sırada kadının isteği dışında odaya giren diğer 11 erkekten birinin elinde kamera olduğunu anlatıyor.

Kadının içeri giren erkekleri gördüğünde itiraz ettiğinin ve tümünün dışarı çıkmasını istediğinin, görüntülerde açıkça yer aldığını söylüyorlar.

Avukatlardan Nicoletta Charalambidou, Kıbrıs Yüksek Mahkemesi'ne itiraz edeceklerini, orada da kabul görmezse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gideceklerini söyledi:

"Hukuki süreçte birçok ihlâl var, müvekkilimizin adil yargılanma hakkı da ihlâl edildi."

AFP
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ağ isimli kadın hakları savunucusu grup, mahkemenin kararını "Tecavüzcü sensin" yazısıyla protesto etti

Mahkeme çıkışında birçok kameraman, genç kadını ve dava boyunca yanında olan ailesini görüntülemek için bekliyordu. Genç kadın ve annesi, yüzlerini beyaz birer şalla kapatmıştı. Bu şallar, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ağ isimli kadın hakları savunucusu grubun getirdiği şallardandı. Grup üyeleri davayı başından sonuna takip etti ve karar açıklandığında mahkemeyi protesto etti.

Protestoculardan Argentoula Ioannou, "Hakim, dava boyunca tecavüzle ilgili hiçbir şey duymak ve hiçbir kanıt görmek istemediğini söyledi. Yani kadının beyanı bu davanın tamamen dışında bırakıldı." dedi.

Tecavüzle suçlanan İsrail vatandaşlarından birinin avukatı olan Nir Yaslovitzh, "Mahkemenin kadını suçlu bulan kararını memnuniyetle karşılıyorum" dedi:

"Umarım mahkeme kadına ağır bir ceza vermeyi uygun bulur, çünkü kendisi bugüne kadar bu gençlere yaptığı korkunç şeyin sorumluluğunu almayı reddetti."

Uluslararası Af Örgütü'nün Kasım ayında yayımladığı bir rapora göre Güney Kıbrıs, Avrupa Birliği üyeleri arasında, polise ulaşan cinsel şiddet şikayetlerinde yüzde 27'yle en yüksek orana sahip ülke.

2009'da yapılan bir araştırmayla günümüzü karşılaştıran rapor, polise yapılan başvuruların oranının gittikçe arttığını ancak ülkede yargılanıp ceza verilen sanıkların oranının da gittikçe her yıl azaldığını belirtiyor.

İngiliz kadın, bir aydan uzun süre gözaltında tutulduktan sonra Ağustos ayında serbest bırakıldı ancak Ada'yı terk etmesine izin verilmedi.

Aralık ayı sonundaki Noel tatilini birlikte geçirmek için ailesi Ada'ya gitti.

BBC'ye konuşan annesi, son birkaç ayın "canlı bir kabus" olduğunu söyledi. Kızının yaz bittikten sonra üniversiteye başlayacağını ancak şu an travma sonrası stres bozukluğu yaşadığını ve psikolojik durumunun her gün çok daha kötüye gittiğini söyledi.

Kızının en temel insan haklarının dava sürecinde ihlâl edildiğini söyleyen anne, yetkililerin kendilerine yeterince destek olmadığından şikayetçi.