"Kıbrıslı Türkler cezalandırılmaya çalışılıyor"
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıslı Türklerin adada 450 yıldır kendi kendini yönettiğini vurgulayarak, "Kıbrıslı Türkler, kendi devletlerini kurdukları gerekçesiyle cezalandırılmaya çalışılıyor" dedi.
cumhuriyet.com.trKKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, KKTC'nin 25. kuruluş yıldönümü sebebiyle Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarında düzenlenen geçit töreninde yaptığı konuşmada, "Bir son şans olan bugünkü görüşmelerde, gündeme getirdiğimiz olmazsa olmaz haklarımız, zaten yüzyıllardan beridir sahip olduğumuz ve kullandığımız temel haklardır" dedi.
"KKTC'nin, Kıbrıs Türk halkının siyasi var oluşunun ifadesi olarak 25 yılı geride bıraktığını" söyleyen Talat, 25 yılın, gençlikten olgunluğa atılan adımın da göstergesi olduğunu kaydetti.
Talat, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, yaşamın onurlu kılınması ve kimsenin boyunduruğuna girmeden kendi kendini yönetme hakkının kullanılmasından başka bir şey değildir" ifadesini kullandı.
"Kıbrıs, 16. yüzyıldan beri Öz yurdumuz"
Kıbrıs'ın 16. yüzyıldan beri Kıbrıs Türklerinin öz yurdu olduğunu vurgulayan Talat şöyle devam etti:
"16. yüzyıldan beridir öz yurdumuz olan, atalarımızın uyuduğu topraklara sahip çıkmak ve gelecek kuşaklarımız için bu vatanda güvenli bir gelecek hazırlamak boynumuzun borcudur. Yani açıkçası, biz Kıbrıslı Türklerin varlığı ile gönenen ve geçmişini bizimle paylaşıp çoğaltan Kıbrıs adasını alnının teri ve yaşam kavgasında dökülen kanlarıyla vatanlaştırmış ve bu topraklarda örgütlü devlet yapısını kurmuş bir halkız."
"Kıbrıs sorununa çözüm arayışlarının, bu kuruluş yıldönümünde de çok şeffaf ve anlaşılır isteklerle devam ettiğini" belirten Talat, Kıbrıs Türk halkının, çözüm konusunda ısrarlı ve kararlı olduğu halde, Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasının faturasını ödemeye hala haksız bir şekilde devam ettiğini kaydetti.
Yanıt bekleyen sorular
"Kıbrıslı Türkler, kendi devletlerini kurdukları gerekçesiyle cezalandırılmaya çalışılıyor" diyen Talat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu noktada artık sormak gerek: Kıbrıs Türk halkı, devletsiz yönetilmeye mi mahkum? Kıbrıs Türk halkı, kendi öz yönetimine sahip olmasaydı, Kıbrıs sorununun çözülmesi daha mı kolay olacaktı? Dahası, Kıbrıs Türk halkı, kendi yönetimini oluşturamamış olsaydı, Kıbrıs sorununa bulunacak çözümde Kıbrıs Türk halkının yeri ne olacaktı? Bu 25. yıldönümünde, özellikle de 2004 referandumları sonrasında bu sorulara verilecek yanıtlar, Kıbrıs sorununun şimdiki durumda nasıl çözülmesi gerektiğine de ışık tutacak niteliktedir."
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk halkının bu topraklarda sonsuza kadar var olma arzusunun sonucu, yurtseverliğinin somut kanıtıdır" diyen Talat, KKTC'nin kuruluşunun üzerinden çeyrek yüzyıl geçtiğini, ama Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs adasında Avrupa'nın ve dünyanın bir parçası olarak kendi kendisini yönetmesinin üzerinden geçen zamanın ise 450 yıla ulaştığını vurguladı.
Talat, "Bugün burada, sadece KKTC'nin kuruluşunu değil, kendi kendimizi yönetme geleneğimizin yıldönümünü de yepyeni ve çok daha umutlu siyasal gelişmelerin içinde kutluyoruz" dedi.
"Biz ne istediğimizi biliyoruz"
Çözümü hedefleyen Kıbrıs müzakerelerinin, kendilerinin kararlı, ısrarlı tutumu sayesinde BM gözetiminde başladığını kaydeden Talat, "Biz, ne istediğimizi net ve kesin şekilde biliyoruz. Kıbrıs'ın her anlamda eşit ve egemen siyasi ortağı olarak, dünyada kendi kendisini yöneten, Avrupa değerlerine sahip bir halk olarak haklarımızın güvenceye alınacağı bir barış antlaşması yapmak için her koldan çalışıyoruz" diye konuştu.
Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile, "onun sırtında taşıdığı 'ohi' (hayır) cephesinin yüklerine karşın, bir çözüme zorlayacak beceriye, atılganlığa ve diplomatik güce sahip olduklarını" söyleyen Talat, "İşte kendi gücümüzün bilincinde olduğumuz içindir ki, çözüm ve barış konusunda umutluyuz" ifadesini kullandı.
KKTC'nin ilanı ve Federal Cumhuriyet'e hazırlamak
"15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilirken, zamanın Federe Devlet Meclisinin, bu oluşumu gelecekte kurulacak iki toplumlu, iki kesimli federal Kıbrıs cumhuriyetinin Kıbrıslı Türk ayağı olarak öngördüğünü" anımsatan Talat şöyle konuştu:
"Şimdi bizim anladığımız gibi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, adamızda ayrılığı pekiştirmek için değil, tam tersine Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve uluslararası toplumun da arzu ettiği şekilde, federal bir cumhuriyete hazırlanmak için gündeme gelmişti. Rum tarafının yaptığı yanlış propagandanın aksine, Kıbrıslı Rumlarla barış içinde yaşama arzumuzu, daha KKTC kurulurken dünyaya ilan ettik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 15 Kasım 1983'te meclisimizin kabul ettiği kuruluş ilkelerine ve halkımızın onay verdiği siyasi anlama bağlıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs, federal bir cumhuriyet çatısı altında oluşurken, Kıbrıs Türk halkının kendi kendini yönetmesinin temel kurumsal yapısı olacaktır."
"KKTC, dış müdehale sonucu kurulamadı"
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu, doğrudan doğruya 1974'de Türkiye'nin adaya yaptığı askeri müdahaleyle ilişkilendirmenin Kıbrıs Türk halkının varlığına karşı büyük bir haksızlık" olduğunu vurgulayan Talat şunları kaydetti:
"KKTC, Türk ordusunun dış müdahalesi sonucu, Kıbrıslı Türklere rağmen kurulmuş sözde bir yönetim mekanizması değildir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden uzun erimli tarihsel gelişmeleri, bizim Kıbrıslı Türkler olarak yüzlerce yıllık toplumsal ve yönetsel geleneklerimizi doğru biçimde görmek gerekir. Ayrıca Kıbrıs Türk halkının kendisine ait bir devlet, bir yönetim mekanizmasına sahip çıkışındaki sosyal psikoloji de doğru biçimde çözümlenmelidir."
"Rum tarafının bilmesi gereken ilk şey"
"Adil ve kalıcı bir çözüm için ikili görüşmeleri yoğun biçimde sürdürdüğümüz şu günlerde, Rum tarafının, bizim tarihimizi, kültürümüzü, toplumsal yapı ve psikolojimizi daha iyi tanımasının ne kadar gerekli olduğunu yakından fark ediyorum" diyen Talat, şöyle devam etti.
"Rum tarafının bilmesi gereken ilk şey şudur: Kıbrıslı Türkler, tarihlerinin her döneminde, hatta İngiliz sömürge yönetimi altında ve toplumlar arası çatışma günlerinde bile, kendi yönetim mekanizmalarına her şekilde sahip olmuş ve sözünü geçirmiş iktidar sahibi bir halktır. Biz kendi kendimizi zaten tarihimizin başından beri yönettik ve Kıbrıs adasında egemenlik sahibi eşit ve etkin bir siyasal varlık olduk. Bir son şans olan bugünkü görüşmelerde, gündeme getirdiğimiz olmazsa olmaz haklarımız, zaten yüzyıllardan beridir sahip olduğumuz ve kullandığımız temel haklardır. En kötü zamanlarında bile bu haklarından vazgeçmeyen Kıbrıs Türk halkının, şimdi görüşme masasında kendisini ikincil duruma düşürecek önerileri kabullenmesini beklemek olacak iş değildir. Açıkça söylemek gerekirse saçmadır ve Kıbrıs Türk halkının tarihi hakkındaki bir cahillik örneğidir."
"Manevraları bırak"
"Dünyaya karşı 'çözüm isteyen yeni bir liderlik' kimliğiyle ortaya çıkan şimdiki Kıbrıs Rum yönetiminin, eğer bu çözüm isteği gerçekse, ret cephesi ve kilise gibi eski müttefiklerini memnun etme manevralarını bir yana bırakmasının şart" olduğunu kaydeden Talat, "Hem bu aşırı milliyetçi 'ohi'cilerin gönlünü edeceksiniz, hem de Kıbrıs Türk halkına barış eli uzatacaksınız. Bu olacak iş değildir" ifadesini kullandı.
"Güçlü, kararlı, beceri sahibi etkin, Avrupa'da, dünyada yer alan bir halk olduklarını, 450 yıldır kendi kendilerini yönettiklerini ve Kıbrıs'ı en az diğer Kıbrıslı toplumlar kadar vatan edinip geliştirdiklerini" söyleyen Talat, "Biz, kimseden eşitlik ve ortak egemenlik istemiyoruz. Biz bunlara zaten sahibiz. Kendi öz gücümüzü, kendi kendimizi demokratik bir anlayışla yönetme hakkımızı kendi tarihimizden alıyoruz" diye konuştu.
"KKTC ortak evimizdir. Hepimiz aynı evdeyiz. Bu evi bir günde, sıfırdan başlayarak kurmadık. Toprağını, temelini, ana malzemesini atalarımızdan yadigar aldık. Onun üzerine kendi inşaatımızı yaptık. Zahmetli oldu, zaman aldı" diyen Talat, "bu evin harcında, yüzlerce yılın emeği ve birikiminin bulunduğunu" söyledi.
Talat, "bu gerçeği özümsemesi gerekenlerin başında Kıbrıslı Türklerin geldiğini" söyledi.
"Er geç, iki halkın siyasi eşitliğine, iki kesimliliğe ve iki kurucu devlete dayalı bir ortaklık devleti kurulacağını" ifade eden Talat, "Kıbrıs, tüm ada halkının ortak evi olacaktır ve er geç, Kıbrıslı Türkler de Avrupa Birliği içinde tam anlamıyla yer alacaklardır. Bugün bizim görevimiz, bu kaçınılmaz geleceğe, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni bütün kurumlarıyla hazırlamaktır. Böylece gelecek kuşakların atalarımızdan devraldığı kendi kendini yönetme hakkını daha sağlam bir yapıya dayandırmış olacağız" diye konuştu.
Talat, bunun için, kendilerini her koşulda destekleyen Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kurumlarıyla yanlarında olacağını belirterek, şükranlarını dile getirdi.