'Kıbrıs müzakereleri sonsuza dek sürecek değil'

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Kıbrıs müzakerelerinde hedef için bir tarih belirlememelerinin müzakerelerin sonsuza dek süreceği anlamına gelmediğini, müzakereler kapsamında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini son derece takdir ettiğini, kendisi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yeniden görüşmeyi sabırsızlıkla beklediğini belirtti.

cumhuriyet.com.tr

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, BM merkez binasındaki makamında verdiği özel demeçte, Kıbrıs müzakereleri, Kıbrıs Türklerine yönelik izolasyonlar, Tahran'da imzalanan uranyum takas anlaşması, İran'a yaptırımlar, İstanbul'da düzenlenecek Somali konferansı, Türkiye'nin Orta Doğu'da arabuluculuk rolü, AB üyelik süreci, Medeniyetler İttifakı girişimi ve Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasına ilişkin soruları yanıtladı.
 

Kıbrıs müzakereleri

Ban, Kıbrıs'ta yakın zamanda devam edecek müzakerelerle ilgili olarak aklında bir takvim olup olmadığı ya da böyle bir takvim belirlemenin müzakerelerde sonuca ulaşmayı kolaylaştırıp kolaylaştırmayacağına ilişkin bir soru üzerine, "Böyle bir hedef tarih belirlemememize karşın, bu müzakerelerin sonsuza dek süreceği anlamına gelmiyor. Elbette tarafların iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayanan bir birleşmeyi, şu zaman, şu tarihte kabul edebileceklerine dair bazı beklentilerimizin olması gerekir" dedi.

Kıbrıs Türk tarafının yeni seçilmiş lideri Derviş Eroğlu'nun seçimler nedeniyle ara verilen müzakerelere kaldığı yerden devam edeceğini söylemesinden "cesaret aldığını" ifade eden Genel Sekreter, "İki toplumun iki liderinin müzakerelere devam etmek üzere en kısa zamanda görüşmelerini içtenlikle umuyorum. Anladığım kadarıyla bu ayın sonunda görüşecekler. Ben ve Kıbrıs özel danışmanım Alexander Downer da adadaki müzakere sürecini kolaylaştırmaya devam edeceğiz" dedi.

"Bu kapsamda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğini gerçekten çok takdir ediyorum ve övgüyle karşılıyorum" diye konuşan Genel Sekreter, Başbakan Erdoğan'ın bu yılın Şubat ayında Kıbrıs müzakerelerini güçlü bir şekilde desteklediğini açıklamasının müzakerelere büyük hız kazandırdığını vurguladı. Genel Sekreter Ban, bu kapsamda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yeniden bir araya gelmeyi "sabırsızlıkla beklediğini" ifade etti.
 

Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonlar meselesi

Genel Sekreter Ban, Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonların kaldırılması yönünde selefi Kofi Annan'ın 28 Mayıs 2004 tarihli raporunun arkasında durduğunu söylemesine rağmen, son dönemdeki raporlarında izolasyonların kaldırılması meselesi üzerinde eskisi gibi neden durmadığının ve çözümsüzlük halinde ne olacağının sorulması üzerine ise şöyle konuştu: "İşte bu yüzden bu müzakerelerin hızlandırılması gerekmektedir. Kıbrıslı Türklerin izolasyon dolayısıyla sıkıntı çektiklerini biliyorum, bu sorun pek çok insani sorunu da içermektedir. Bu yüzden barış yönünde hızlandırılmış müzakerelerle izolasyon meselesine eğilebiliriz. Ben müzakerelere güçlü bir biçimde destek verdim ve veriyorum. Sadece 18 ay içinde iki lider arasında 70'ten fazla görüşme yapıldı, bu sayıdan büyük cesaret alıyorum, bu son derece olağanüstü ve olumlu, bu bizim geçmişte görmediğimiz, çok olumlu bir gelişme. Evet iki lider arasında bu derece müzakereler görülmemişti. Bu kapsamda doğal olarak Kıbrıs Türk tarafının yeni liderinin de muhatabıyla görüşmelere devam etmesini bekliyorum."
 

İstanbul'da düzenlenecek Uluslararası Somali Konferansı

İstanbul'da 21-23 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek Somali'nin yeniden yapılanması ve kalkınması konulu uluslararası konferansa katılmak üzere İstanbul'a gideceğini belirten Genel Sekreter, "Perşembe günü İstanbul'a yola çıkacağım, Cuma günü İstanbul'da olacağım. Daha önce de pek çok kez gittiğim İstanbul'a gitmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi.

Ban, İstanbul'un dünyanın en güzel ve en tarihi kentlerinden biri olduğunu ifade ederek, "Oraya gittiğimde tarihi mekanları gezdim, gördüm, İstanbul gerçekten de Asya, Orta Doğu ve Avrupa'nın merkezinde, kavşak noktasında yer alıyor. Bu bakımdan da uluslararası Somali toplantısının düzenlenmesi açısından İstanbul son derece önemli ve uygun bir yer" dedi. Türk hükümetinin uluslararası Somali konferansına ev sahipliği yapmak için gösterdiği isteği ve iradeyi "büyük takdir" ile karşıladığını belirten Ban, uluslararası toplumun desteğine rağmen Somali'de durumun kötüye gittiğini, İstanbul'da yapılacak bu önemli toplantıyı kendisinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Somali Devlet Başkanı Şeyh Şerif Ahmed ile birlikte düzenleyeceklerini söyledi.

İstanbul'daki konferansta dünya liderleriyle birlikte Somali'deki durumu, izledikleri stratejiyi gözden geçirmeyi ve Somali'de durumu iyileştirmek için daha fazla neler yapılabileceğini ele almak istediğini anlatan Ban, şöyle konuştu: "Öncelikle Somali'deki Afrika Birliği barış gücü AMISOM ile Somali ordusu ve polis gücünün kapasitelerinin güçlendirilmesi gerekiyor, ancak bu şekilde bu güçler El Şebap'ın askeri saldırılarını durdurabilir. İkinci olarak da Somali'ye en yakında ne zaman kendi barış gücümüzü gönderebiliriz, bu ihtimale bakacağız. BM, uluslararası toplumla birlikte Somali'ye sosyoekonomik destek vermeye devam edecek. AMISOM'un desteğiyle de Somali'deki durumun istikrara kavuşmasını umut ediyoruz."

 

'Şeffaflık ve açıklık son derece önemli'

Genel Sekreter Ban, Tahran'da iki gün önce İran'ın uranyum takasıyla ilgili olarak Türkiye, Brezilya ve İran tarafından sağlanan anlaşma kapsamında Türkiye'nin diplomatik çabalarını nasıl değerlendirdiği ve bu anlaşmanın Güvenlik Konseyinde İran'a yönelik yeni yaptırımları durdurup durduramayacağı sorusunu yanıtladı. Ban, bu meselede "şeffaflığın ve açıklığın" son derece önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bu (uranyum takas anlaşması), Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ve uluslararası toplumun daha geniş bir şekilde konuya dahil olması halinde, sorunun müzakereler yoluyla çözümü yönünde atılan olumlu bir adım olabilir. Anladığım kadarıyla UAEK'ye Türkiye, Brezilya ve İran tarafından imzalanan ortak bildiri ulaştı ve sanırım İranlı yetkililer de UAEK'ye resmi bir mektup gönderecekler. UAEK'nin varılan bu takas anlaşmasını değerlendirmesini bekliyorum."

BM Genel Sekreteri, Başbakan Erdoğan ve Brezilya Devlet Başkanı Lula'nın İran'ın nükleer programına yönelik meselenin müzakere yoluyla çözümü yönünde harcadıkları "diplomatik çabaları takdir ettiğini" belirtti. İran'ın bugüne kadar kendi nükleer programıyla ilgili olarak alınan tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarına tam olarak uyması gerektiği yönünde yaptığı çağrıyı bir kez daha yinelemek istediğini belirten Ban, "Tarafların da bu konuyu müzakereler ve barışçıl bir şekilde çözmeleri için çağrıda bulunuyorum" dedi. Ban, bu kapsamda İran'a yeni yaptırımlar getirilmesine karşı olup olmadığının sorulması üzerine, "Güvenlik Konseyinin alacağı herhangi bir tedbire yine Konsey karar verir. Ben Genel Sekreter olarak ilgili taraflara defalarca görüş farklılıklarının barışçıl biçimde, uyum içinde, müzakereler ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini söyledim" diye konuştu.
 

Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolü

Genel Sekreter, İsrail'in Gazze operasyonuna kadar bu ülkeyle Suriye arasında yürüttüğü dolaylı görüşmeler bağlamında Türkiye'nin bölgedeki girişimlerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, şöyle konuştu: "Türkiye geleneksel olarak bölgede çok önemli bir rol oynuyor, hem Orta Doğu'da barış ve istikrar açısından, hem de dünyanın diğer bölgelerinde bu böyle. Türkiye'nin bu kapsamdaki girişimlerini çok takdir ediyorum ve övgüyle karşılıyorum." Türkiye'nin Suriye ile İsrail arasında 2008 yılında yürüttüğü dolaylı görüşmelerin yeniden başlamasını da umut ettiğini belirten Ban, bu kapsamda Filistin ve İsrail arasındaki dolaylı görüşmelerin başlamasının oldukça olumlu olduğunu, tüm ilgili tarafların ve bölgedeki komşu ülkelerin görüşmelerin başarılı olması ve iki taraf arasında direkt görüşmelerin başlayabilmesi için gerekli elverişli ortamın yaratılmasına katkıda bulunmaları gerektiğini söyledi.

 

Ermenistan ile yakınlaşma

Genel Sekreter Ban, Türkiye-Ermenistan yakınlaşması, Medeniyetler İttifakı, Türkiye'nin AB'ye üyeliği ve Kore Savaşında Türk askerlerinin yer almasıyla ilgili soruları da yanıtladı. Genel Sekreter Ban, Türkiye ile Ermenistan arasında son dönemdeki gelişmelerle ilgili olarak, iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından başlatılan girişimin sonucunda ikili ilişkileri iyileştirme amacı taşıyan protokolün "dönüm noktası" olduğunu söyledi. İki ülke arasında uzun zamandır devam eden tarihi bir konu (mesele) olduğunu bildiğini belirten Ban, "Ancak 21. yüzyılda aynı bölgenin iki ülkesi olarak Türkiye ve Ermenistan'ın uyumlu ve iyi ilişkiler içinde olması, hem bölgenin istikrarı ve barışı için, hem de iki ülkenin halkının işbirliği içinde olabilmesi için son derece yararlı olacak" dedi. Ban, "Bütün bu nedenlerden dolayı iki ülkenin liderlerinin bu süreci devam ettirmelerini güçlü bir şekilde istiyorum" diye konuştu.
 

Medeniyetler İttifakı

BM Genel Sekreteri Ban, Medeniyetler İttifakına ilişkin bir soru üzerine, bu girişimin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero tarafından başlatıldığını ve bugün artık uluslararası toplumdan çok daha fazla destek aldığını söyledi.
ABD'nin Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubuna katılmasından da memnuniyet duyduğunu belirten Ban, ABD'nin katılımının İttifakın Dostlar Grubu sayısını artırdığını, aynı zamanda da kültürler arası anlayışa katkıda bulunacağını söyledi.

Ban, bu kapsamda Türk hükümetinin bu girişimin eş başkanlığını yapmasını son derece takdir ettiğini, İttifakın bu ayın sonunda Brezilya'da düzenlenecek 3. Forumuna katılacağını ve Başbakan Erdoğan'ı orada da göreceğini belirtti. Rio de Janeiro'daki toplantıdan değişik kültürler, dinler, medeniyetler arasında hoşgörü ve anlayışı geliştirecek somut eylem planlarının çıkması beklentisini dile getiren Ban, dünyada şiddete dayalı pek çok olayın temelinde değişik kültürlere, inançlara karşı saygı ve anlayış eksikliğinin bulunduğunu vurguladı. Şiddetin durdurulmasında gençlerin eğitimine önem verilmesi gereğine işaret eden Ban, bu kapsamda medyaya da önemli rol düştüğüne işaret etti. Ban, Medeniyetler İttifakı girişiminin tüm bu konulara yoğunlaşan "son derece önemli bir girişim" olduğunu belirtti.
 

AB üyelik süreci

Genel Sekreter Ban, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine bazı Avrupalı liderlerin karşı çıktığının hatırlatılarak Türkiye'nin bir gün AB'ye üye olacağına inanıp inanmadığının sorulması üzerine, Türk hükümetinin Avrupalı muhataplarıyla AB'ye üye olmak için müzakerelerini sürdürdüğünü bildiğini ve bu konuyu yakından takip ettiğini belirtti. Ban, Türkiye'nin AB üyeliği müzakerelerinin Türk ve Avrupalı liderler arasında devam etmesi gerektiğini ifade etti.
 

Kore Savaşı ve Türk askeri

Genel Sekreter Ban, Türkiye'nin Kore Savaşında BM çatısı altında yer alması ve o günlerden aklında kalanlarla ilgili bir soru üzerine, Kore Savaşı başladığında 7 yaşında olduğunu söyledi.
Güney Kore'nin dışişleri bakanıyken ve BM Genel Sekreteri olarak Türkiye'yi ziyaret ettiğini ve orada pek çok Kore gazisiyle tanıştığını anlatan Ban, şöyle konuştu: "Kore Savaşına katılan Türk gazilerine, barışa yönelik katkıları ve fedakarlıkları dolayısıyla minnettarım. Türk askerlerinin Kore halkı nezdinde çok iyi izlenimleri var. Onlar Kore Yarımadası'nda sadece özgürlük ve barış için savaşmakla kalmayıp, aynı zamanda Kore halkına geride iyi bir dostluk bırakmışlardır."

Ban, Türk askerlerinin dini inançlarının da hala etkisini gösterdiğini, Güney Kore'de 2-3 tane cami ve 30 bin dolayında İslam dini mensubu bulunduğunu kaydetti. Bunun güzel bir gelenek olduğunu belirten Ban, gülümseyerek, "Hala o dönemde, Kore Savaşı sırasında söylenen şarkıları hatırlıyorum. Bu şarkılar benim gibi o dönemin çocukları olan Koreliler tarafından hala bilinir, hala söylenir. Bu şarkılar hep Türk askerlerinin ve halkının Kore'de bıraktıkları iyi ve dostluğa dayanan mirasını bize anımsatır. Güney Kore halkı halen Türk halkına minnettardır ve kalpleri Türklere karşı sevgiyle doludur" dedi.