KESK'ten ekonomiz krize karşı bordro yakma eylemi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı sendikaların Diyarbakır Şubeler Platformu, ekonomik krizde eriyen ücretlerine dikkat çekmek için, bordrolarını yaktı.
Mahmut Oral/CumhuriyetGiderek derinreşen ekonomik krizde ücretleri her geçen gün enflasyon karşısında eriyen emekçiler, krizin faturasının kendilerine ciro edilmesine tepki gösteriyor. Bu kapsamda KESK'e bağlı Diyarbakır Şubeler Platformu, bugün Diyarbakır Defterdarlığı önünde bordrolarını yakıp, basına taleplerini bildirdi.
Emekçiler, "Krizin faturasını emekçiler değil, krizi yaratanlar ödesin" pankartı açtı. Açıklamayı KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü, BTS Diyarbakır Şubesi Kadın Sekreteri Bahar Uluğ okudu. Ülke olarak zor bir süreçten geçildiğini, yıllardır uygulanan, ülkeyi enerjiden sanayiye tarımdan gıda ürünlerine kadar her alanda dışa bağımlı hale getiren yeni liberal politikaların sonucunda, yaşanan ekonomik krizin de gittikçe derinleştiğini vurgulayan Uluğ "Siyasi iktidar “kriz miriz yok” diyor. Ama her gün yaşanan işten çıkarmalar sonucu işsizler ordusu gittikçe büyüyor. Borçlarını ödeyemez hale geldiği için iflas eden, konkordato ilan eden firmalara-şirketlere her gün yenileri ekleniyor. Bugün maaşlarını alan 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi olarak elimize geçen bordrolarımız öyle demiyor. Artan hayat pahalılığı karşısında gittikçe eriyen, daha cebimize girmeden borçlarımıza, kabaran faturalara giden maaşlarımızla ayın sonunu getiremiyoruz. Ama geçmiyor. Zam kasırgası gittikçe şiddetleniyor. Bebek maması ve bezinden tutun meyve ve sebzeye kadar iğneden ipliğe her şeye ardı ardına yapılan zamlar sürmektedir. Tam da okulların açıldığı dönemde kâğıtta, defterde, kırtasiye ürünlerinde, servis ücretlerinde yapılan artışlar cep yakmaktadır. doğalgaz ve elektrik zamları otomatiğe bağlanmıştır. Kış aylarına girmeye hazırlandığımız bir dönemde, hem de döviz kuru kısmen düşmesine rağmen elektriğe ve doğalgaza tekrar zam yapılmıştır. Son zamlarla birlikte konutlarda kullanılan elektrik yılın başından bugüne yüzde 41, doğalgaz ise yüzde 44 zamlanmıştır. Bu fahiş artış oranlarına rağmen Hazine ve Maliye Bakanı “küresel olarak bir değişim süreci olmazsa yılsonuna kadar elektriğe ve doğalgaza zam yapmayacağız “ diyerek halka adeta dalga geçmektedir" dedi.
TÜİK verilerine göre yıllık enflasyonun, yüzde 24.52 olarak gerçekleştiğini vurgulayan Uluğ "Emekçiler için satın alma gücünü, refah durumunu gösteren en önemli ölçüt yaşanan gerçek enflasyonun üzerini örten TÜİK verileri değil, açlık ve yoksulluk sınırı verileridir. Konfederasyonumuz Araştırma Birimi KESK-AR’ın 2018 Eylül ayı açlık ve yoksulluk sınırı çalışmasına göre; dört kişilik bir aile için açlık sınırı 2.214 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 6.237 TL’ye ulaşmıştır. Sene başında maaşı 3.250 TL olan bir kamu emekçisi, dolar kurundaki artıştan kaynaklı olarak 9 aylık dönem içinde 2 maaş kayıp yaşamıştır. Geçtiğimiz hafta açıklanan 'Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı' ise günlerdir kamuoyunda yaratılan beklentiyi karşılamanın çok uzağındadır. Söz konusu program paketinden patronlara yeni vergi iadeleri, krediler, KDV iadesinin kolaylaştırılması gibi müjdeler çıkarken vatandaşlara ise çıka çıka yaşanan gerçek enflasyonun yüzde 50’yi aştığı koşullarda, 80 gün sürecek yüzde 10 indirim kampanyasının yapıldığı firmalardan alış veriş yapma tavsiyesi çıkmıştır. Kısacası siyasi iktidar halkı oyalamaya, yaşanan krizin faturasını emekçilere yıkmaya çalışmaktadır" dedi.
Krizin emekçilere yüklediği kayıpların giderilmesine dair taleplerini de sıralayan Uluğ "İşçilerin, emekçilerin bu krizi yaratanlara bir borcu yoktur. Tam tersine yıllardır yaşadığı kayıplardan kaynaklı alacağı vardır. Bunun için Sadece bu yıl değil, yıllardır yandaş konfederasyonun altına imza attığı satış sözleşmeleri ile sonucunda yaşadığımız kayıpların telafi edilmesini, maaşlarımızda Ocak ayı beklenmeden, hemen şimdi yaşanan gerçek enflasyon temel alınarak artış yapılmasını, elektrik, doğalgaz, akaryakıt, ekmek gibi temel ihtiyaç mallarına yapılan zamların geri alınmasını, zam yapılmamasını, kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmayı hedefleyen saldırılara son verilmesini, sadece yaşadığımız gerçek enflasyon değil, bir ay önce açıklanan Yeni Ekonomi Programında (YEP) yer verilen 2018 yılı için yüzde 20.8, 2019 yılı için yüzde 15.9 enflasyon hedefleri bile yandaş konfederasyon yönetiminin altına imza attığı son satış sözleşmesinin çoktan hükmünü yitirdiğini ispatlamaktadır. Bu nedenle kamu emekçilerinin temel sorunlarının çözülmesi için bütçe döneminden önce gerçek bir toplu sözleşme yapılmasını istiyoruz. Tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret ve güvenceli çalışma için bu taleplerine sahip çıkmaya, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz" diye konuştu.