'Keşke bir Atatürk olsa'

Mısır Sosyal Demokrat Partisi’nden Beşay, Kahire’de laiklikten söz eden Başbakan’ın attığı adımların bu sözüyle örtüşmediğini düşünüyor.

cumhuriyet.com.tr

Mısır Sosyal Demokrat Partisi Dışilişkiler Komitesi üyesi Meryem Beşay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kahire’de laiklikten söz etmekle birlikte, sonrasında buna uygun adımlar atmayarak kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söyledi. Beşay, Sosyalist Enternasyonal Kadın Birliği toplantısı için geldiği İstanbul’da Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

Türkiye’de iktidar partisinden sık sıkkadınların cinsel kimliğini hedef alan açıklamalar geliyor Benzer durum Mısır için de geçerli. Sizce bu ihtiyaç nereden kaynaklanıyor?

Müslüman Kardeşler partilerinde fark ettiğim şu oldu, hep kadınlar üzerinde duruyorlar. Müslüman Kardeşler’in geçen yılki iktidarının odağında da kadınlar vardı. Kadınların iktidarı nasıl sınırlandırmalı, kadınlar ne yapmalı ne yapmamalı türünden meselelere odaklandılar. Anayasada
bile kadının toplumsal rolü tanımlanıyordu. Bu duyulmadık bir şey. Yasalar ayrımcılığa karşı bireyi korumayı amaçlamalı, eşit haklar getirmelidir, kadının ne yapıp ne yapmayacağına karışamazlar. Kendine güvenen bir erkek niye kadını kontrol etmeye çalışsın ki?

Konuşacak çok daha önemli şeyler var, ekonomi, çocuklar, iklim... Kadınlar kendilerine bakabilirler. 

İslamla demokrasinin birarada bulunduğu bir model olarak gösteriliyordu Türkiye. Türkiye’nin gittikçe demokratlaştığını düşünüyor musunuz?

Doğruyu söylemek gerekirse, gittikçe daha az demokratik bir ülke haline geliyor. Gezi olaylarında hükümetin barışçı gösterilere nasıl tepki verdiğini gördük. Nasıl insanların öldüğünü, yaralandığını gördük.

Mısır’da demokratikleşme süreci ne aşamada? 

Mısır’da durum 30 Haziran itibarıyla değişti. Mısır halkı büyük bir adım attı, sokaklara çıkarak nmuhafazakâr iktidarı istemiyoruz dediler, muhafazakâr yönetimden uzaklışıyoruz dediler. Nereye gidiyoruz bilmiyoruz, henüz parlamenter seçimler olmadı.

Askeri müdahale demiyorsunuz...

Hayır olan askeri darbe değil, devrimin  ikinci dalgası. Mısırlı kime sorsanız böyle tanımlayacaktır.

Halkın çoğu Müslüman Kardeşler’e oy vermişti.

Evet, ve bu oy verenlerin yine çoğu 30 Haziran’da sokaklara çıkarak bu kez Müslüman Kardeşler’i iktidarı istemiyoruz dediler. Bunun pek çok nedeni var. Bir yıllık iktidarlarında ekonomik problemler söz konusuydu, fiyatlar arttı, uzun benzin kuyrukları oluştu, su ve elektrik kesintileri yaşanıyordu.
Halkın gözünde hükümet artık işlemiyordu, yeniden seçime de hayır hayır dediler. Bunun üzerine halk sokağa döküldü. Milyonlarca kişi 4
gün hiç durmadan dışarıdaydı. İnsanlara ne diyecektiniz? Eve gidin, başkanınız yeni seçim istemiyor
mu?

Türkiyeli kadınlara mesajınız var mı?

Haklarınızı kısıtlamaya çalışıyor gibiler, bırakmayın, pes etmeyin, bizim için örneksizin. Sizin ilk devrimde kurtuluşunuz,
bizim için de bir aydınlanmaydı. Biz kadınlar sizi izliyoruz, lütfen mücadelinize devam edin.

Hükümet kanadına ve Erdoğan’a mesajınız var mı?

Bizim hükümetimiz Müslüman Kardeşler yanlısı.

Erdoğan’ın duruşu beni çok hayal kırıklığına uğrattı. Yanlış tarafı tuttu, Mısır halkının yanında değil, Mısır halkına karşı karar verdi. Bu kendi seçimi, umarım gözden geçirir, Türkiye-Mısır ilişkilerinin normal bir şekilde sürmesini istiyorum. 

Erdoğan, başta size umut veriyor muydu?

Mısır’a ilk geldiğinde, laik bir başkan olduğunu söylediğinde bana çok umut verdi, ama bundan sonraki dönemde sözüne uygun davranmadı. Aksine pozisyonu, Mısır’da kötü durumları desteklemesi, demokratik olarak hatalı olduğu sırada Müslüman Kardeşler’in arkasında durması, daha laik olduğunu
değil, bir kamptan yana daha taraflı olduğunu kanıtladı. Şunun net olarak anlaşılmasını istiyorum, 30 Haziran’dan 3 Temmuz’a kadar olanlar bir
halk devrimiydi, bir darbe değil.

Atatürk size ne ifade ediyor.

Atatürk sizin kahramanınız. Hep Mısır’ın da keşke bir Atatürk’ü olsa dedim...