‘Kes-yapıştır’ aklama

Soruşturma Komisyonu’nda Yüce Divan kararı vermeyen AKP’lilerin gerekçeleri şaşırtmadı

Emine Kaplan / Cumhuriyet

TBMM Soruşturma Komisyonu’nun 4 eski bakanla ilgili aklama kararı veren AKP’li üyeleri, gerekçelerini “17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı verilmesi, paralel yapının hükümeti devirmeye çalışması, soruşturma kapsamında elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu” savunmasına dayandırdı. Bilirkişi Ali Demir’in Muammer Güler, Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış’ın malvarlıklarıyla ilgili orantısızlıklarını bizzat anlattığı toplantıda, AKP’li Ayşe Türkmenoğlu “Bakanların her şeyi kabul ettiklerini varsaysak bile suç işlediklerine dair bende bir şüphe oluşmadı” dedi. AKP’li bazı üyeler Rıza Sarraf’ı savunurken AKP’li Mustafa Akış, siyasi konjonktüre göre karar verdiklerini söyledi.

4 eski bakanla ilgili 5 muhalefet üyesinin oyuna karşılık 9 AKP’li üyenin oyuyla aklama kararı alınan 5
Ocak’taki toplantının tutanaklarına göre, AKP’li milletvekilleri, şu görüşleri dile getirdi:

 

Tek kalemden çıkmış gibi gerekçe

Kemal Şerbetçioğlu: Mevzuatımıza göre kolluk ve cumhuriyet savcılığının bakanlarla ilgili soruşturma ve delil toplama yetkisi bulunmamaktadır. Hukuken geçersiz delillerle suçlama yapmak veya hüküm kurmak mümkün değildir. Kaldı ki, bakanlarla irtibatlı olduğu ileri sürülerek haklarında soruşturma yapılan kişilerle ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, takipsizlik kararı vermiş ve karar kesinleşmiştir. Soruşturma önergesinde sayılan fiillerin suça dönüşmediği ve işlenmediği iddia edilen suçların unsurlarının oluşmadığı kanaatindeyim.

Bilal Uçar: Birbiriyle ilgili olmayan farklı tarihlerde işlendikleri iddia edilen, belgelerde gösterilen suçlar tek bir torbaya konularak belli bir günde operasyon düğmesine basıldı. Bazı suçlar hakkında kayda alma, dinleme ve izleme kararı, iletişimin tespiti kararı verilemeyecek kişilerin kayıtlara geçirildiğini ve tapelendiğini, soruşturma gizli olmasına karşın medyaya servis edildiğini gördük. Bütün bunlara baktığımız zaman daha baştan bazı şeylerin planlı olduğu kanaati bende hasıl olmuştur. Soruşturma önergesinde belirtilen fiillerle ilgili dava açmaya yetecek, her türlü şüpheden uzak delil yoktur. Soruşturmayla ilgili takipsizlik kararı da kesinleşmiştir. Bu durumda bakanlar hakkında kolluğun delil toplama yetkisi bulunmadığı, yine diğer ilgili kişiler hakkında toplanan delillerin geçersiz olduğu düşünüldüğünde her halukârda kolluğun bakanlarla ilgili topladığı delillerin geçersiz olduğunu kabul etmek gerekir.

 

‘Başbakan’a uzanmak istediler’

Yusuf Başer:

Olayın meydana çıktığı andan itibaren, soruşturmanın gizli olmasına karşın özellikle paralel örgütün medyasındaki uzantılarınca algı operasyonunun yapıldığını hem Türkiye hem dünya kamuoyu gördü. 7 Mayıs 2010 tarihli bir elektronik posta ve ihbarlarla başlıyor. MASAK raporu delil olarak kullanılıyor. Ama Rıza Sarraf’la ve bakanlarla ilgili MASAK raporunda hiçbir rapor olmamasına rağmen bu soruşturmanın başlangıcı yapılıyor ne hikmetse. Rüşveti, yolsuzluğu, örgütü, kadın ticaretini ve uyuşturucuyu ekliyorlar. Burada hükümetin diğer üyelerine ve başbakanımıza uzanacak bir şey bulabilir miyiz de acaba Türkiye’yi 2013’ün sonundan itibaren hükümeti devirip de kendimiz gelebilir miyiz gibi bir algı operasyonu yapılmaya çalışılmış olduğunu görmemek mümkün değil.

 

‘Yeterli delil yok’

Yılmaz Tunç: Telefon dinleme kararları hukuka aykırı. Konuyla ilgili soruşturmada da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar kesinleşmiştir. Yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemediğinden Yüce Divan’a sevk edilmemesi görüşündeyim.

İsmet Su: Tekrara düşmemek için bu konulara girmeyi de uygun bulmuyorum. AK Partili komisyon üyesi arkadaşların görüş ve kanaatlerine ben de katılıyorum.

İlknur İnceöz: Operasyon görüntüleri, ayakkabı kutuları, para sayma makineleri, paralar, yatak üzerindeki bu görüntüler baştan normal, akil baliğ, temyiz kudretine sahip bir insanın düşünmesi gerekiyor. Burada nasıl bir kurgu var diye düşünmeden edemiyorsunuz. Bu operasyonun asıl amacı da algı operasyonuyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin demokratik yapısını bozmak, darbeyle beraber belki hükümeti değiştirmekti.

 

‘Siyasi konjonktüre göre karar veririz’

Mustafa Akış: Rıza Sarraf’ın 1 Temmuz 2013’e kadar altın ihracı için yaptığı işlemlerle, bu tarihten sonra da yaptığı ilaç ve gıda ihracı için yapılan işlemlerde hukuka aykırı herhangi bir yön bulunmamaktadır. Bir kişinin en önemli gelir kaynağının İran ile yapılan ticarete dayalı olmasının gelirin suçtan elde edildiği iddiasına haklılık kazandırmayacağı açıktır. Meclis soruşturma komisyonlarının vereceği kararlar aynı zamanda da siyasal kararlardır ve bu kararlar ülkenin siyasi konjonktürünü de yakından ilgilendirir. 17-25 Aralık soruşturması masum bir yolsuzluk soruşturması ve bir şeffaflaşma gayreti midir yoksa siyaseti dizayn etme, algı yaratma, psikolojik bir harekât ve devamında milli iradeye ve onun seçtiği hükümetine bir darbe teşebbüsü müdür? Bu soruya
verilecek cevap eğer ikincisiyse neticesinin ortaya çıkma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

 

‘Sonuç güzel oldu’

Hakkı Köylü: Ben konuşmayacağım, sadece görüşümün çoğunluktan yana olduğunu belirteyim, şimdilik bu kadar. Bence güzel bir çalışma oldu, sonucu da böyle oldu, hayırlı olsun demekten başka yapacağımız bir şey yok.

 

‘Kararı Patagonya mahkemesi mi verdi?’

CHP’li Erdal Aksünger: Dinleme kararları hukuka uygun değil diyorsunuz. Yahu bu mahkeme Patagonya’nın mahkemesi mi? Peki bu mahkeme, birçok davaya bakarken insanlar intihar ederken niye yoktu bu mahkemeler? Bu memleketin Genelkurmay Başkanı’nı örgüt lideri diye içeriye attılar kimsenin gıkı çıkmıyordu “Gitsinler mahkemede aklansınlar” deniliyordu.

 

AKP’liler ‘paralel’ mi?

CHP’li Rıza Türmen: Soruşturma Komisyonu, AKP’li milletvekillerinin verdiği önergeyle kurulmuş bir komisyondur. O zaman AKP’li milletvekilleri, paralel yapının bir parçası mıydılar ki bu komisyonun kurulmasını önerdiler gibi sorular akla geliyor. Sayfa sayfa ilanlar verdi, bu bir hafta içinde komisyon üzerinde büyük bir baskı oluşturuldu.