Kent geçmişiyle tanıştı
'Saklı Limandan Hikâyeler: Yenikapı'nın Batıkları' sergisi, 25 Aralık'a kadar İstanbul Arkeoloji Müzeleri'nde.
cumhuriyet.com.trYenikapı Marmaray kazılarından elde edilen bir insan iskeleti, İstanbul’un yerleşim tarihini günümüzden yaklaşık 8500 yıl önceye taşımıştı. Metro ve Marmaray projeleri nedeniyle Aksaray, Yenikapı, Sirkeci ve Üsküdar’da sürdürülen kazılarla gün ışığına çıkarılan buluntular İstanbul’un tarihini derinden etkilemişti. Bu buluntuların bir bölümünün öyküsü, şimdi İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndeki “Saklı Limandan Hikâyeler: Yenikapı’nın Batıkları” sergisinde.
25 Aralık’a kadar sürecek sergide daha çok YK1, YK3, YK12, YK35 nolu teknelerin, inşaa teknikleri, nereden geldikleri, neler taşıdıkları, nasıl battıkları, kaptan ya da gemi sahibinin özel eşyaları ve adlarına ilişkin pek çok hikâye var.
Sergi, ticaret temasına odaklanarak Yenikapı kazılarında saptanan kültür katları ile limanda batmış MS 5-10. yüzyıllar arasına tarihlenen 4 teknenin yükünden oluşuyor. Sergide yer alan 200 parça bilgi panoları ve hareketli görsellerle ilişkilendirilerek sunuluyor.
Birinci bölümünde; limanın Bizans öncesi korunaklı bir koy olarak kullanıldığı dönem, Bizans dönemi MS 4-14. yüzyıllara ait buluntulardan örnekler, kentin bostana dönüştüğü Osmanlı dönemine ait buluntular yer alıyor.
Serginin asıl temasını oluşturan ikinci bölümde ise limanın ticari ilişkilerine ışık tutan 4 tekneye ait kargolar sergileniyor. Sergi mekânındaki barkovizyondan da limanın ticari ilişkileri, tekne yapım teknolojileri, kazıda bulunan tekne sayıları, dönemleri gibi konular anlatılıyor.
Birçok bilgiye ulaşıldı
Sergideki ziyaretçi defterinde “Buralarda neler oluyor?”... “İstanbul’un altında bu kadar tarih yattığını bilmiyorduk” gibi şaşkınlık ifadeleriye dolu notları gördükten sonra İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızıltan’a soruyoruz:
- Yenikapı Marmaray ve metro kazıları İstanbul’a, İstanbullulara ne kazandırdı?
Bilimsel sonuç olarak, Yenikapı, Osmanlı döneminden yakın zamana kadar Langa veya Vlangen bostanları olarak biliniyordu. Tabii ki bu alanın Bizans döneminin önemli bir ticari liman olduğu yazılı kaynaklarda belirtiliyordu, ancak bu liman içinde 37 tekne kalıntısı ve binlerce buluntu olduğu ve liman tabanı altından sur içinin en erken yerleşme alanının bulunduğu, İstanbul’un ilk sakinlerinin ayak izlerinin günümüze ulaşacağı düşünülemezdi.
Bu kazılarla kentliler, kent arkeolojisi ile tanıştı. Her gün geçtikleri meydanlarının altında kentin geçmiş yaşamına ilişkin nasıl bir zenginliği olduğunu gördü. Kentin 8 bin yıl önceki ilk sakinlerinin ayak izlerine, yaşam alanlarına, konut şekline, günlük yaşamında kullandığı malzemelere, ölü gömme geleneklerine ilişkin birçok bilgiye ulaşıldı.
MS 4-14. yüzyıllar arasındaki kentin liman yaşantısı, ticareti, günlük yaşamı, inanç sistemleri, teknolojisi, liman mimarisi, beslenmesi, ölüm yaşı, hastalıkları gibi bilgiler elde edildi. Limanın korunaklı bir koy olarak kullanıldığı döneme ilişkin bilgilere; limanın dolmasıyla birlikte alanın Osmanlı döneminde ne şekilde kullanıldığı ile ilgili bilgilere varıldı.
35 tekne kalıntısı ile 45 eser üzerinde yapılacak detaylı araştırmalarda birçok bilgiye de ulaşılacak. Ayrıca arkeolojik sonuçlarla birlikte jeolojik birçok bilgiyede bu kazılarla ulaşıldı.
En büyük batık koleksiyonu
- Şimdi dünyanın en büyük batık koleksiyonuna mı sahibiz?
Evet, dünyadaki en büyük batık koleksiyonuna sahip olduk. MS 5. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar tarihlendirilen çeşitli tiplerde 37 tekneden oluşan bir batık koleksiyonu. Bu koleksiyonla beraber Bizans denizciliği, tekne teknolojisi, yapım teknikleriyle ilgili birçok bilgiye ulaşıldı. Atölye çalışmaları henüz başlamadı ama.
- Kazılardaki son durum nedir?
Yenikapı metrosu kazıları devam ediyor. 37. tekne açığa çıktı; teknenin kaldırma işlemleri devam ediyor. Marmaray’da ise beklemedeyiz. 31 Aralık 2012’de durdurulan kazılarda etüt yapılmayı bekleyen 40 bin eser hâlâ bekliyor. Yeniden 7 aylık çalışma talebimiz var.
- Yenikapı kazısından çıkan en ilginç hikâye hangisiydi sizce?
M.S 5. yüzyıla tarihlenen YK 35 numaralı teknenin içinde 127 adet amphora bulundu. Bu amphoralarla hamsiden yapılmış bir tür balık sosu taşındığı ve Kırım’dan geldiğine dair hikâyeler var.