Kendi toprağında tutsak…
Sarkis Torosyan’ın hayatından esinlenilen “Bir Ezginin Yazgısı” adlı oyunu Aytekin Özen yönetiyor. Özen, ‘Bizim için önemli olan insandı. Savaşa rağmen, o insanların derinlemesine yaşadığı aşkları, sevdaları, umutları, kaygıları ve büyük acılarıydı’ diyor.
Öznur Oğraş Çolak/CumhuriyetSarkis Torosyan’ın “Çanakkale Cephesinden Filistin Cephesine” adlı kitabından esinlenerek Aytekin Özen’in yazdığı ve yönettiği “Bir Ezginin Yazgısı”, Çanakkale Savaşı’nın sürdüğü yıllarda, cephede subay olarak savaşan Ermeni asıllı Sarkis Torosyan’ın başından geçen olaylara dayanıyor.
Nar Taneleri Sahnesi Tiyatro Topluluğu’nun yeni oyunu “Bir Ezginin Yazgısı” bugün ve 4 Mayıs’ta saat 20.30’da Yunus Emre Kültür Merkezi Müşfik Kenter Sahnesi’nde sahnelenecek.
Oyunun konusu 1800’lü yılların sonunda başlıyor. Cumhuriyet öncesi, Osmanlı’nın giderek kan kaybettiği son dönemler. Her taraftan kuşatılmış, ülkenin içinde bulunduğu o bunalımlı zor yıllar… Savaş ortamı; ülke genelinde yaşanan siyasal, sosyal gerginlikler, çıkmazlar, oyunun ana karakterini oluşturuyor.
Özen, “Oyun konusu gereği, birçok değişik siyasal, sosyal, fanatik görüşe malzeme olabilme riskini de beraberinde getiriyordu. Bu bizim zorlandığımız bir durum oldu” diyor.
Kayseri’nin Everek ilçesinde geçen oyunda ele alınan dramın içinde sağlam bir karakterin, Sarkis Torosyan’ın yaşamöyküsünü görüyoruz. Özen’in ilgisini de Torosyan’ın hikâyesi çekmiş. Dönemin o bulanık siyasal ortamını oyunun arka penceresi olarak ele almış:
“Bizim için önemli olan insandı. Savaşa rağmen, o insanların derinlemesine yaşadığı aşkları, sevdaları, umutları, kaygıları ve büyük acılarıydı.”
Nar Taneleri Sahnesi Tiyatro Topluluğu’nun ilk oyunları “Nar Taneleri”nin yönetmenliğini de Özen yapmıştı. Oyunda, aynı topraklarda yaşayan değişik folklorların, farklı düşüncelere, inançlara sahip olmalarına rağmen birlikte oluşturdukları ortak kültürün yaşamsallığına değinmişti Özen.
İkinci oyun “Bir Ezginin Yazgısı” ise Özen’in ilk oyunda ele aldığı o farklı kültürün, yaşadığı, yurt edindiği kendi topraklarında çektiği sıkıntılar ve büyük acılar anlatılıyor.
Oyunda geçmiş tarihin çalkantılı dönemine uzanıyor Özen, o dönemden bugüne aktarılmamış ya da yeterince üzerinde durulmamış, değerlendirilmemiş toplumsal değişimlere trajik olaylara değiniyor. Oyuna Ermeni asıllı Osmanlı Subayı Sarkis Torosyan’ın yaşam penceresinden bakıyoruz.
Savaş, aşk, özlem ve hasret danslarla anlatılıyor oyunda. Sahnede kullanılan gölge oyunları oldukça etkili. Danslarda anlatılan acı birebir geçiyor seyirciye. Söylenen şarkı ise birçok şeyi özetliyor aslında:
“... Hüzünlü bulutlar gibi/ Mahşere yazıldı,/ Alnından öpülesi en masum sevdalarımız./ Dağıldık nar taneleri gibi, savrulduk./ Yuvarlandık,/ Tarihin üstü örtülmüş sayfalarında,/ İnce bir sızı gibi, esrik…/ Tutsaklığı yaşadık/ Kendi topraklarımızda...”
Koreografisini Hagop Ari Güleç’in yaptığı oyunun, dekor tasarımı Suzan Erbiligin’e, kostüm tasarımı Sadık Kızılağaç’a, müzik Sezgin Gezgin’e ait.
Okan Vardar, Kevork Taşkıran, Hagop Ari Güleç, Erdoğan Karlı, Maria Boztaş, Süheyla Orhan, Güngör Şahinli, Faruk Sağlam, Narod Nayir Güleç, Dikran Taş, İbrahim Dikme, Kohar Petrosyan, Lusi Avcı Sekizkardeş, Lara Uykız, Nazeli Yardım oyunda rol alan oyunculardan bazıları.