Kendi imzasıyla hakkında 'kalpazan' fezlekesi var

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'kalpazan' sözüyle ilgili dava açacağını belirtirken, TBMM'de de Başbakan hakkında 'zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçlarından dokunulmazlık fezlekesi bulunuyor.

cumhuriyet.com.tr

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, referandum sürecinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanan 'kalpazanlık' tartışmasını gündeme getirdi. Basın mensuplarına Başbakan Erdoğan hakkında, yine Başbakan'ın imzasını taşıyan dokunulmazlık fezlekesini gösteren Vural, Başbakan'ın 'kalpazan' suçlamasıyla ilgili dava açacağını hatırlatarak "Belki kendisi hakkında da tazminat davası açar" dedi.

'Kalpazanlık' sçlamasını içeren fezlekede Erdoğan'ın imzası var

23 Ocak 2004 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunulan "Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Milletvekili Mehmet Mustafa Açıkalın ve İdris Naim Şahin, Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan'ın yasama dokunulmazlıkları" fezlekesinde ise Başbakan Erdoğan'ın imzası yer alıyor. Fezlekede dönemin Siirt Milletvekili Erdoğan ve diğer milletvekilleri hakkında "Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak" suçlamaları yer alıyor. Başbakan ve diğer milletvekilleri hakkındaki dokunulmazlık fezlekesi de diğer dosyalar gibi Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu'nda bekliyor.

Kılıçdaroğlu 'kalpazan' dedi, Başbakan 'çok terbiyesizce' buldu

Başbakan Erdoğan katıldığı bir televizyon programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi için kullandığı 'kalpazan' ifadesini 'çok terbiyesizci' bulduğunu ifade ederek "Bu ülkenin başbakanına kalpazan demek çok terbiyesizcedir. Bu konuda dava da açacağım" demişti.

 

'Kutsal ittifakın kimlerle kurulduğu ortaya çıktı'

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural referandum sürecinin amacının ve aktörlerinin açıkça ortaya çıktığını savundu. 'Kutsal ittifak'ın kimlerle kurulduğunun ortaya çıktığını da kaydeden Vural "Anayasa değişikliğinin PKK açılımına hukuki kılıf uydurmak amacıyla hazırlandığı açık seçik ortaya çıktı. İmralı AKP politikalarının destekçisi olarak sahneye çıkmıştır. Gelinen bu noktada referandum sürecinde, ateşkesin siyasi anlamının olduğu, AKP'nin İmralı ile yürüttüğü gizli müzakereler sonucu olduğu da ortaya çıkmıştır. Bu tablo Türkiye'nin siyasi bölünmesine yol açacak bir tablodur, İmralı, BDP ve AKP birlikte bu oyunu oynamaktadır" dedi. Yaşanan süreçte 'pis ve kirli ilişkiler'in ve kapalı kapılar ardında kimlerle neler konuşulduğunun açığa çıkarılması gerektiğini de belirten Vural İmralı, AKP ve BDP'yi rol paylaşımında olmakla suçladı. BDP Diyarbakır İl Başkanı ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sözlerini hatırlatan Vural "İmralı referandum sürecini kendi lehine kullanmak için devreye girmiştir" dedi.

'Şehitlerimiz, gazilerimiz sanal mı?'

Başbakan Erdoğan'ın bölücülüğün sanal tehdit olduğuna ilişkin sözlerini de eleştiren Vural, "Bölücülüğü tehdit olarak görmeyen bir başbakanla karşı karşıyayız. Tehdit olarak görmediği için bölücü örgütle siyasi pazarlık yürütülüyor. Şehitlerimiz, gazilerimiz sanal mı" diye konuştu.
 

'Tam bir siyasi soyka'

Başbakan Erdoğan'ın referandum meydanlarında Özal ve Menderes gibi siyasetçilerin isimlerini kullandığını belirten Vural, Başbakan Erdoğan'ın Özal hakkında Almanya'da yaptığı bir konuşmadaki "Bunlar uşak, uşaktan baba olmaz" şeklindeki sözlerini hatırlatarak "Dün bunu söyleyenler bugün Özal'a yapılan suikast girişimini bile kullanıyorlar. Başbakan Menderes'i, Mustafa Pehlivanoğlu'nu ağzına alabiliyor. Tam bir siyasi soyka. 18 yıl önce giydiği siyasi gömleğin nerede? Gömleğini ne yaptın? Başbakan siyasi elbisesini çıkartmış, işine geldiğinde geçmiş siyasetçilerin elbiselerini giyiyor. Bilmiyorum ama Başbakan'ın niyetli olduğunu düşünüyorum. Oruç tutmak sadece aç kalmak değil, diline hakim olacaksın, doğruları söyleyeceksin" diye konuştu. Vural 'siyasi soyka' ifadesinin anlamını ise "Soyka ölülerin üzerindeki elbiseyi giymektir" şeklinde açıkladı.

'İmzanın namusuna sahip çıkmadın'

Başbakan'ın MHP'ye yönelik 'CHP'nin vagonuna girdi' sözlerini de eleştiren Vural "Sen CHP'nin vagonuna giriş başörtüsü konusunda attığın imzanın namusuna sahip çıkmadın. CHP'nin vagonuna binip Başbakan oldun. Milliyetçi, muhafazakar insanlara dil uzatırken aynaya bakacaksın" dedi.
 

Sümela'daki ayine sert tepki

Vural basın toplantısında Sümela Manastırı'nda ayin düzenlenmesine de tepki gösterdi. Ayine izin verilmesinin AKP'nin gerçek yüzünü ortaya koyduğunu ifade eden Vural "Bugün Sümela Manastırında düzenlenen ayin, Patrikhanenin ekümeniklik sıfatını fiilen kabul ettirdiği bir ayin halinde olmuş ve bunu da Türkiye Cumhuriyeti devleti kabul etmiştir" diye konuştu. Vatikan'ın Roma Kilisesi ile Rum Ortadoks Kilisesi'nin imzaladığı Ravenna Sözleşmesi uyarınca Patrikhanenin ekümenik bir şekilde hareket edeceğinin anlaşmaya bağlandığını dile getiren Vural, tüzel kişiliği olmayan Fener Rum Patrikhanesi'nin başka kiliselerle sözleşme imzalayabildiğini ifade etti. 13 Ekim 2007'de imzalanan Ravenna Sözleşmesiyle Fener Rum Patrikhanesi'nin Türkiye sınırları içinde ekümenik bir şekilde hareket eden bir unsur olarak yaşatıldığına işaret eden Vural "Türkiye Cumhuriyeti'nde bugün, Osmanlı Devleti'nin yıkımına yol açan müesseseler AK Parti tarafından ihya edilmektedir. 'Sümela Helenizmin kabesidir' diyenler için 15 Ağustos günü yapılan ayin, AKP'nin küresel ortaklarla Türkiye'yi hangi noktaya götürdüğünü göstermesi bakımından ibret vericidir. 15 Ağustos Fatih'in Trabzon'u fethettiği tarihtir. Bartholomeos orada bir takım padişahlara şükür duaları okuyor. 2'nci Mehmet var mı acaba? Fatih Sultan Mehmet niye yok? Çünkü İstanbul'u fethetti ve Trabzon'u fethetti. Geldiğimiz noktada Osmanlı devletinin yıkımına yol açan süreçlerle ilgili aktörler Türkiye'de canlandırılmakta ve sorunlar Türkiye'ye kabul ettirilmektedir" diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Almanya'da yaptığı bir konuşmada, 'Bir hançer gibi bağrımıza saplanmış Heybeliada Ruhban Okulu' ifadelerini kullandığını hatırlatan Vural, bugün Rum Ortadoks Kilisesi'nin ekümeniklik sıfatıyla Sümena Manastırında ayin düzenleyebilecek noktaya gelindiğini söyledi.

'Cumhurbaşkanı'nın görev süresi 5 yıl'

Vural bir soru üzerine Cumhurbaşkanın görev süresine ilişkin tartışmaları da değerlendirdi. Başbakan'ın 2011 seçimlerinde aday olmayacağını söylediğini hatırlatan Vural "Başbakan ağzındaki baklayı çıkarsın. Görünen o ki; aralarında bir post kavgası var. Arınç da müdahil oluyor, aradan belki ben çıkarım diye. Siyasi kavganın içerde olduğunu ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır, açık bir hükümdür ve tartışılmasının anlamı yok. Anlaşılan o ki; Cumhurbaşkanı da rahatsız" diye konuştu.

'Başbakan Türk milletinin evladı olduğunu unutmasın'

Başbakan ve Bahçeli'nin akraba olduğuna yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine ise Vural "Hepimiz akrabayız. Biz bir milletiz. 36 parçaya bölünmüş bir topluluk değiliz, mozaik değil, mermeriz. Başbakan bize ırkçı diyordu şimdi kendisi soy soptan bahsediyor. Hepimiz milletiz, büyük bir aileyiz. Müslüman kimliğimiz var ama hepimiz Türk milletiyiz.Başbakan Türk milletinin bir evladı olduğunu unutmasın" dedi.

'Başbakan'ın Hantepe konusundaki sessizliği manidar'

Vural Hantepe saldırısıyla ilgili bir soru üzerine de Başbakan'ın açıklama yapması gerektiğini belirterek "Asker hükümete bağlı değil mi? Gelişme varsa açıklasın. Tozlu raflardaki dosyaları alıp Donkişot gibi sağa sola saldıracağına gereğini yapsın, sessiz kalmasını manidar görüyorum" dedi.