Kemiklerine bile razıyım

Evinden çıktıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hasan Gülünay'ın eşi Birsen Gülünay: Kemiklerinin bulunmasına bile razıyız; bir mezar taşı olsun, orada olduğunu bilelim.

cumhuriyet.com.tr

20 Temmuz 1992’de gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hasan Gülünay’ın eşi Birsen Gülünay, tek isteğinin eşinin kemikleri dahi olsa bulunması olduğunu belirterek “20 yıldır hiçbir haber alamadık. Kemiklerinin bulunmasına bile razıyız; bir mezar taşı olsun, orada olduğunu bilelim” dedi. Gözaltında kaybedilen ve katledilenlerin faillerinin ortaya çıkıp yargılanması gerektiğini vurgulayan Gülünay, “Babam kanlı 1 Mayıs 1977’de Taksim’de öldü, eşim de gözaltında kaybedildi. Çocuk yaşta yetim, genç yaşta da dul kaldım. Hiçbir suç cezasız kalmamalı” dedi.

İstanbul Sirkeci’de arzuhalcilik yapan Hasan Gülünay, TKP/ML TİKKO operasyonu kapsamında arandığı 1992 yılından bu yana kayıp. Tarabyaüstü’nde oturan Hasan Gülünay’ın bir sabah işe gitmek için evden çıktığını ve kendisinden bir daha haber alamadıklarını anlatan eşi Gülünay, eşinin nerede, kim tarafından, nasıl gözaltına alındığının bilinmediğini söyledi. Gülünay, “O gece ağabeyim bizde misafirdi. Eşim, sabah kalkıp kahvaltısını yapmış ve beni uyandırmadan evden çıkmıştı. O gün ne giymişti, onu bile bilmiyorum” dedi. Eşinin yazıhanesine de uğramadığını, kaybolmanın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduklarını anlatan Gülünay, savcılığa yaptığı başvuruyla eşinin TKP/ML TİKKO davasından arandığını öğrendiklerini anlattı.

Günlerce eşini aradıklarını dile getiren Gülünay, Gayrettepe Terörle Mücadele Şubesi’ne gittiklerinde de Hasan Gülünay adında birinin gözaltına alınmadığının kendilerine söylendiğini dile getirdi. Gülünay, eşinin ağabeyinin Susurluk kazasında ölen İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile görüştüğünü, Kocadağ’ın da “Hasan Gülünay yaşıyor. İşkenceden geçmiş, yaralarının iyileşmesini bekliyorlar, düzelince çıkacak” dediğini, bu açıklamaların basına yansımasının ardından eşinin ağabeyinin evinin polis tarafından basıldığını, konuşmaması için tehdit edildiğini iddia etti. Eşinin gözaltındayken son kez sesini aynı sırada gözaltında tutulan Erol Çam’ın duyduğunu kaydeden Gülünay, “Erol Çam’la serbest bırakıldıktan sonra görüştük. Eşimin ‘Beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar’ diye bağırdığını bize söyledi” dedi. 1992’de gözaltında kaybedilen Ayhan Efeoğlu’nun bulunması için Silivri’de yapılan kazı çalışmalarında bulunan kemik parçalarıyla ilgili de Gülünay “Kemikler, insana ait kemikler mi, yoksa hayvana ait kemikler mi onu Adli Tıp Kurumu’ndan çıkan sonuca göre takip edeceğiz. Çıkan sonuca göre DNA testi için biz de savcılığa başvuruda bulunacağız. O kemikler insan kemiklerine aitse, o alanda yapılacak kazı çalışmalarında bizzat bulunmak isteriz. Belki Efeoğlu ile birlikte o bölgede geniş çaplı inceleme yapılır. Artık Hasan’ın yaşadığına dair herhangi bir umudum kalmadı.”

Soruşturmasının yıllardır sürmesine karşın dosyanın zamanaşımına uğratıldığını söyleyen Avukat Gül Altay, itiraz ettiklerini belirterek “İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurduk. Tanıkların ifadelerine karşın savcılık bu tanıkların dinlenmesi konusunda hiçbir işlem yapmamıştır. Zamanaşımı kararı devletin gözaltında kayıplarla ilgili tutumunu gösterir” dedi.