Kemal Kılıçdaroğlu: Hükümet sivil dikta rejimi uyguluyor
CHP lideri Kılıçdaroğlu ile görüşen Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti, Türkiye’deki tutuklu gazetecilerle ilgili rahatsızlığını iletti.
iklim öngelCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti ile görüştü. Cezaevindeki gazetecilerin, referandum sürecinin konuşulduğu toplantıda, heyetin “Bu anayasa değişikliklerinin yürürlülüğe girmesinin parlamento üzerindeki etkisi ne” sorusuna Kılıçdaroğlu’nun “Bugün yaşadığımız OHAL uygulamaları süreklik kazanacak artık, işin doğrusu 1789 Fransız devriminin gerisine düşmüş olacağız” yanıtı verdiği belirtildi. Toplantıda heyetin “Türkiye’de basın özgürlüğü ciddi yara aldı, demokrasi zedelendi” yorumu yaptığı öğrenildi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Uluslarası basın meslek örgütlerinin temsilcilerinden oluşan Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti’ni kabul etti. Basına kapalı olarak yaklaşık 1 saat süren toplantıda, Türkiye’deki basın özgürlüğü ve referandum süreci konuşuldu. Görüşmede Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz ve Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de hazır bulundu.
‘Hayır çıkaracağız’
Edinilen bilgiye göre CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu toplantıda, iktidarın kendisi ve bütün devlet organlarının “Evet” kampanyasını başlattığını belirterek, “Hükümet ‘evet’in serbest olduğu bir atmosfer ele alıyor, ‘Hayır’ın adeta suçlandığı bir atmosfer yaratıyor. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı tarafsız değil, tarafsız olması gereken vali, kaymakam, devlet organları tarafsız değil, tarafsız olması gereken yargı tarafsız değil. Zor koşullarda bir referanduma gidiyoruz ama bu referandumdan ‘Hayır’ çıkaracağız” dedi.
‘1789’un gerisine düşeriz’
Uluslararası Basın Özgürlüğü Heyeti’nin “Bu anayasa değişikliklerinin yürürlülüğe girmesinin parlamento üzerindeki etkisi ne?” sorusuna karşılık, Meclis’in yasa yapma tekelinin elinden alındığını, devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili kararları yalnıcza başkanın alacağını anlatan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bugün Cumhurbaşkanı yurtdışına gittiğinde ona TBMM Başkanı vekâlet ediyor. Meclis başkanı da seçimle gelen birisi, anayasa değişikliği eğer kabul edilirse başkanın yerine seçimle gelmeyen birisi vekâlet edecek. Biz bunu sadece darbe dönemlerinde gördük. Ayrıca bu anayasa değişikliği kabul edildiğinde bugün yaşadığımız OHAL uygulamaları süreklik kazanacak artık, işin doğrusu 1789 Fransız devriminin gerisine düşmüş olacağız” ifadelerini kullandı.
‘Medya dördüncü güç’
CHP lideri Kılıçdaroğlu, gazetecilerin özgürce haber yaptıkları, haber yapabilecekleri, düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri, eleştirilerini yapabilecekleri bir ortamı sağlamanın demokrasiye yapılmış en büyük katkı olacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Biz medyayı yasama, yargı ve yürütme dışında dördüncü güç olarak kabul ediyoruz” dedi.
‘Medyaya siyasi baskı’
Heyet, OHAL koşullarında muhalefet açısından sağlıklı bir referandum kampanyasının yürütülüp yürütülmediğini ve tutuklu gazetecilerin durumunu sordu. Kılıçdaroğlu, “İçerde olan gazetecileri sürekli gündemde tutuyoruz, gazetecilerin hapse atılmasını sürekli eleştiriyoruz. Hükümet, ciddi bir sivil dikta rejimi uyguluyor. Muhalifler susturuluyor. Medyada referandum kampanyaları adil şekilde yer almıyor. ‘Evet’ diyenler medyada geniş yer alabilirken, ‘hayır’ diyenlere yer verilmiyor. Medyaya da siyasi baskı uygulanıyor” karşılığını verdi.
‘Adil temsil yok’
Heyetin “OHAL koşullarında referanduma gidilmesi”ne yönelik sorulan soruya ise Kılıçdaroğlu, “Demokratik meşruiyet yok. Adil bir temsil yok, adil bir referandum kampanyası yürütülemiyor. OHAL’deyiz, Her şey yürütmenin elinde. İstedikleri zaman istedikleri gibi baskı uygulayabiliyorlar. Biz tüm bu olumsuzluklara karşın elimizden gelen tüm imkânları seferber ederek hayır kampanyasını güçlü kılacağız” yanıtını verdi.
Heyetin de toplantıda referanduma eşit koşullarda gidilmemesini eleştirildiği, Türkiye’de basın özgürlüğünün ciddi yara aldığını, demokrasinin zedelendiğini belirttikleri öğrenildi. Toplantıda; cezaevindeki gazetecilerin, terörle mücadele yasasının ve cumhurbaşkanına hakaret davalarının basın özgürlüğünün önünde ciddi engel oluşturduğu kaydedildi.