Kemal Burkay, Türkiye'ye döndü

Şair ve siyaset adamı Kemal Burkay, 31 yıldır yaşadığı İsveç'ten Türkiye'ye döndü.

cumhuriyet.com.tr

Stockholm'den THY'nin tarifeli uçağıyla kızı Helin Burkay ile İstanbul'a gelen Kemal Burkay'ı, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Geliş Terminalindeki pasaport kontrol noktasında, İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Aydın ile Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR) üyeleri karşıladı.

Kemal Burkay ve beraberindekiler, valizlerini aldıktan sonra Dış Hatlar Geliş Salonu'nda kendilerini bekleyen, Burkay'ın kızı Berivan Kaya, yeğeni türkücü Seher Dilovan ile HAKPAR Genel Başkanı Bayram Bozyel'in de aralarında bulunduğu kalabalık grupla buluştu.

Burkay'ın posteri ile Kürtçe ve Türkçe ''Özgürlük ve barışın insanı hoş geldiniz'' yazılı afişi taşıyan gruptakiler, Burkay'ın etrafında çember oluşturarak, havalimanı çıkışında bekleyen aracına kadar eşlik etti.

Bu sırada görüntü almak isteyen basın mensupları ile Burkay'ı karşılayan gruptakiler arasında arbede yaşanırken, havalimanında bekleyen diğer yolcu yakınları da kalabalık nedeniyle ezilme tehlikesi geçirdi.

Çevik Kuvvet ekiplerinin aldığı yoğun güvenlik önlemleri dikkati çekerken, havalimanı apron-terminal giriş kartı sahibi basın mensuplarının da gümrüklü sahada görüntü almasına izin verilmedi.

HAKPAR Genel Başkanı Bozyel

HAKPAR Genel Başkanı Bozyel, Burkay'ı beklerken gazetecilere yaptığı açıklamada, Kemal Burkay'ın entelektüel birikimi ve bir ''akil adam'' sıfatıyla, yaşanan sürece katkıda bulunmak istediğini belirterek, ''Bu süreçte Burkay'a çok ihtiyaç var. Böyle bir süreci doldurmak ve katkı sağlamak açısından Burkay'ı önümüzdeki sürece nefes aldıracak bir şans olarak görüyoruz'' dedi.

Bozyel, Burkay'ın daha önce tehdit aldığı yönündeki soruya karşılık, Kürt sorununun çözümü için çaba sarf etmenin başlı başına bir risk olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
''Bu bugün de böyle, geçmişte de böyleydi. Muhtemeldir ki önümüzdeki süreçte de böyle olacak. Şiddet miadını doldurdu bize göre. Tehdit söylemleriyle gidecek bir yer yok. O bildiği yolda mücadelesini devam ettirecek. Türkiye toplumu gerçek anlamda barışa ulaşana kadar bu mücadelesini sürdürecek.''

Burkay'ın HAKPAR ile bir teması olup olmadığı sorusuna da Bozyel, Burkay ile geçmişe dayanan bir diyalogları olduğunu ve aynı hedef uğruna siyaset yürüttüklerini belirterek, ''Burkay'ı dar anlamda bir partili olarak görmek istemiyoruz. O, Kürtlerin tümünün, Türkiyeli barışçıl demokratik güçlerin tümünün dostudur, onların lideridir'' yanıtını verdi.

Burkay'ın kızı Berivan Kaya da bugünleri hayal etmenin çok zor olduğunu kaydederek, babasının döneceğine yönelik umudunun son iki yıldır arttığını söyledi.

Darbelerden sonra çok sayıda insanın cezaevine, bir o kadar insanın da yurt dışına gitmek zorunda kaldığını belirten Kaya, ''Babam mücadelesini özgürce sürdürmek istedi. Burada olsaydı, çok daha zorluklar yaşardı ve uzun yıllar cezaevinde olacaktı. Orada hem teorik hem de pratik anlamda kendini çok geliştirdi'' dedi.

 

'Benim bir kedim bile yok, Öcalan'ın ordusu var!'

Türkiye'nin, 43 yaşındayken ayrıldığı eski Türkiye olmadığını ifade eden Kemal Burkay, yeni anayasa çalışmaları, demokratik açılım ve Ergenekon davası gibi önemli süreçlere dikkat çekiyor. Kendisinin de artık memleketinde bu süreçlere destek vereceğini ifade ediyor.

Öcalan'ın dün avukatları aracılığıyla yaptığı "Bazı Kürt aydını geçinenler benim sırtımdan geçiniyor. Bazırları burada iken her şeylerini biz karşılıyorduk. Bunlar Avrupha'da da bizim sırtımızdan yaşatıyorlar kendilerini hiçbir şey yapımıyorlar ama yine de bana saldırıyorlar" sözlerini Kemal Burkay Radikal Gazetesi'ne şöyle değerlendirdi: "Benim bir kedim bile yok ama Öcalan'ın ordusu var. Meclis'te kendisine yakın bir grup var, yüzün üzerinde belediye var, ben onu da kimseyi de korkutabilecek güce sahip değilim."

 

'Demokratik açılım'

Burkay Zaman Gazetesi'ne verdiği söyleşide ise dönüş kararını şu sözlerle açıkladı:
"Türkiye'ye dönme fikri bende açılım süreci ile birlikte doğdu. Elbette daha önce de düşünüyordum ama koşulları uygun görmüyordum. Başbakan Sayın Erdoğan, benim de ismimi vererek bazı kişilerin yurtdışından dönmelerinin önünde bir engel olmadığını söyledi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay da telefon açtı bana.

Seçimler olmasaydı nisan veya mayıs aylarında dönecektim. Seçimler araya girince, ona yönelik spekülasyonları da düşünerek erteledim. Kürt hareketi 60'lı ve 70'li yıllardan başlayarak demokratik ve barışçı bir şekilde gelişiyordu. Ne yazık ki sistem sola karşı olduğu gibi Kürt hareketine de sert yaklaştı. O kadar sert olmasaydı, yani demokratik, barışçı bir şekilde örgütlenerek devam etseydi büyük bir ihtimalle bu şiddet sarmalını yaşamazdık. 30-40 yıldan bu yana ülkeyi perişan eden, ülkenin kaynaklarını tüketen on binlerce can kaybına yol açan bu süreci yaşamayabilirdik."

BDP, Ergenekon davasını desteklemedi

Burkay, BDP'yi ise şu sözlerle eleştirdi: "Geldiğimiz aşamada değişimden ve özgürlüklerden yana olan kesimlerin bu değişim sürecine destek vermesi gerekiyor. Eski önyargılardan kurtulmalıyız. Ekmeğinin daha da büyümesini isteyen kitleler, baskı gören Kürtler, inanç özgürlüğünü her bakımdan isteyen Aleviler, belli durumlarda birçok engelle karşılaşan İslami kesimler... Bütün bu toplumsal kesimlerin sürece destek vermesi gerekir. Kürtlerin bir kesimi 'devletten ve hükümetten gelecek her şey Kürtlerin zararınadır' diye düşünüyor. Daha çok politize olan ve iddia sahibi olan Kürtleri kastediyorum tabii. PKK çevresi, BDP falan... Ben bunu çok yanlış buldum. Bir Ergenekon davasını bile desteklemediler. Halbuki bu dava Türkiye için bir şans. Çetelerden kurtulmak için bir fırsat. Alevi kesimi örneğin, AK Parti'nin İslamcı bir gelenekten geldiğini söyleyerek destek vermediler. 'Bunlar İslamcı, Sünni' diye düşündüler. O halde bizim için tehlikeli olabilir önyargısıyla yaklaştılar. Böylesi önyargılarla olmaz. Birtakım liberal aydınlar daha sağlıklı yaklaşabildiler. Değişimden yana olan herkesin el ele vermesi lazım. Bu sol olur, emekçiler olur, işçi kesimi olur, Kürtler ve Aleviler, Müslüman inancı ağır basanlar olur herkes el ele vermeli."