Kazım Koyuncu'suz 7 yıl
"Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem..."
cumhuriyet.com.trLazca müziğe aşina kulaklar yakından tanır Dina K’ak’i'yi. Müziği kadar karakteriyle ve duruşuyla da önemli bir yer edinmiştir sevenlerinin gönlünde. 33 yaşında kansere yenik düşen Koyuncu'nun hayata veda edişinin 7. yılı geride kaldı. 25 Haziran 2005’te yaşamını yitiren “denizin çocuğu”, dağların çocuklarına devrimci bir selam gönderen ezgilerin de unutulmaz sesi. Koyuncu için ölümünden bugüne Dünya Horon Günü etkinlikleri düzenleniyor. Kendisinin de ön ayak olduğu bu proje www.kazimkoyuncu.com sitesi tarafından yürütülüyor.
Ölümünün ardından bile ezgileri halen en sevilenler arasında yerini korumaya devam eden Koyuncu için İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok yerde etkinlikler gerçekleştirilecek. Ankara’da Yüksel Caddesi’nde 25 Haziran’da düzenlenecek bir dizi etkinlikle anılacak. Şair Ahmet Telli, Mehmet Özer’in de yer alacağı etkinliğe Koyuncu hayranlarının yoğun katılım sağlaması bekleniyor.
‘İnsanlığa ait her şeyi yok ettiler’
Devrimci duruşu ve yaşamıyla bütünleşen sanatıyla halkların kardeşliğinden yana kimliğiyle ön planda olan Koyuncu’nun şu sözleri aynı zamanda Türkiye gerçeğinin de bir tezahürü: “Kürt’üm dedim, hadi lan bölücü dediler. Laz’ım dedim, hadi lan devşirme Rum dediler. Çerkes’im dedim, hain Ethem’in torunları dediler. Alevi’yim dedim, dinsiz Kızılbaşlar dediler. Ezidi’yim dedim, Yezid’in pis soyu dediler. Arap’ım dedim, pis yobazlar dediler. Ben dedikçe onlar da bir şeyler dedi. İnsanım diyecektim ama insanlığa ait her şeyi yok ettiler…”
Her şeye rağmen şarkılar söyledik…
Enternasyonalist müzisyen Koyuncu’nun hayatını kaybettiği dönemde söylediği yaşama dair şu sözler ise halen hafızalardaki yerini koruyor: "Güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlara, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara'ya, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya…"
Müzik yaşamı
1992 yılında 20 yaşındayken kurduğu Grup Dinmeyen ile birlikte profesyonel müzik serüveni başlayan Koyuncu, 1993’te ise Zuğaşi Berepe (Denizin Çocukları) adlı Laz rock müzik grubunu kuranlar arasında yer alıyor. “Bir şey ürettim ben, üç beş kişilik değil, sevgi denen şey herhalde. Bütün dünyanın, bütün toprakları hepimizindir. Bütün şarkılar, dünyadaki tüm insanlarındır, tüm topraklar da memleketimizdir” diyen Koyuncu, sosyalist ve devrimci bakış açısıyla yoğurduğu Laz halk ezgilerinin unutulmaz isimlerinden. Lazca rock yapma iddiası ile Zuğaşi Berepe grubuyla yola çıkan Koyuncu, 1995'te Va Mişkunan (Bilmiyoruz), 1998'de İgzas (Gidiyor) adlı albümlerde yer aldı. 1999 grubun dağılmasıyla birlikte Koyuncu’nün 3 solo albümü bulunuyor.
Salkım Söğüt adlı projelerin ikincisinde 3 şarkıyla yer alan Koyuncu 2001’de “Viya” adlı ilk solo albümünü çıkardıktan sonra iki televizyon dizisinin müziklerine de imza attı. Koyuncu, 2004 yılında çıkardığı “Hayde” adlı albümüyle daha geniş hayran kitlesine ulaşırken, Laz müziğinin de popülaritesini arttırdı. Büyük beğeni toplayan ve kendisinin de öncülük ettiği Hey Gidi Karadeniz konserler dizisinde Fuat Saka, Volkan Konak ve Bayar Şahin ile birlikte konserler verdi. Ölümünden sonra 16 şarkının 4’ü konser kaydı, 4’ü demo kayıt, geri kalanı ise farklı albümlerde yer alan “Dünyada Bir Yerdeyim” albümü Halkevleri tarafından Ocak 2007 yayınlandı. Bu albümün geliriyle Kazım Koyuncu Kültür Merkezi çalışmaları başlamış ve halen çeşitli atölye çalışmalarıyla katılımcılarına ücretsiz eğitimler vermeye devam ediyor. 2008 yılında Koyuncu'nun hayat hikâyesinin yanı sıra bir kısmı hiçbir yerde yayınlanmamış görüntülerle anlatılan "Şarkılarla Geçtim Aranızdan" belgeseli de yayınladı.
Dina K'ak'i lakabı
Dina K'ak'i, Lazca bir terim. Kâzım Koyuncu’nun lakabı. Dina; iyi, yüce, önemli insan anlamına geliyor. K'ak'i ise, Kâzım’ın küçük kardeşi Niyazi’nin, Kâzım diyemeyip ona K'ak'i demesinden ileri geliyor. Ailesi, yakınları, dostları ona bu isimle hitap etmeye başlıyor.
Çernobil'den HES'lere
Çevre sorunlarına da duyarlı bir sanatçı olan Koyuncu. Çernobil nükleer faciası nedeniyle Karadeniz’de yaygınlaşan kanser hastalığının mağdurlarından aynı zamanda. Karadeniz Sahil Yolu inşaatına karşı Rize’nin Fındıklı ilçesinde düzenlenen eylemlere destekte bulunan Koyuncu’nun yer aldığı çevre mücadelesi halen sürüyor. Bugün Karadeniz’de Sinop nükleer santral ve Rize Çamlıhemşin’de bulunan doğa harikası Fırtına Vadisi de HES tehlikeleriyle karşı karşıya.
Biyografi
Artvin'in Hopa ilçesine bağlı Sugören Köyü'nde 7 Kasım 1971 tarihinde doğduğu belirtilen ancak nüfusa geç kaydedildiğinden dolayı resmi doğum tarihi 10 Mayıs 1972 olan Koyuncu, müziğe ortaokul birinci sınıfta mandolin çalarak başladı. Çocukluğu, "üstadım" dediği, "Kemençeci Yaşar" lakabı ile tanınan Yaşar Turna'nın yanında türkü dinleyerek geçen Koyuncu, İstanbul'a üniversite eğitimi için geldikten sonra müzikle yoğun olarak uğraşmaya başlamışsa da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden siyasi nedenlerle ayrıldı. 1992 yılında profesyonel müzik hayatına giriş yapan Koyuncu, 2004'ün sonlarında akciğer kanseri teşhisi konulmuş ve kanser tedavisi görmeye başlamıştı. Koyuncu, 25 Haziran 2005'de, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.