Kazananlar ve Kaybedenler...

cumhuriyet.com.tr

10 Haziran 2010.

TBMM tutanaklarında oturumun kapanma saati 05.04!

“Bütün ülke en derin uykusunda” iken ülke hakkında verilmiş bir karar daha hayatımıza yön verecek!

Maden kanunu ve bazı kanunlarda yapılan değişikliklere ilişkin 3213 sayılı kanun. Bu da “torba kanunlar” serisinden... Son zamanlarda yapılmaya alışıldığı üzere genel kurul, dönemini bitireceği 1 Temmuz tarihine kadar, önündeki yasaları bu şekilde görüşmeyi ilke kararı olarak benimsemiş. Uyuklayan, yalnızca genel kurul oturumunda 16 saat bulunan bir insanın, neyin konuşulduğuna, konsantrasyonuna ne denli hâkim olabileceği bile fizyolojik bir sorunken! Böylesi çalışma koşulları bile insan haklarına uyumsuzdur.

Ve artık, ortada ülkenin kaderini belirleyecek bir yasa metni olarak yürürlüğe girmesi kararı... Kabul edenler, kabul etmeyenler, kabul edilmiştir! Ya verilen bu kararın ülke insanlarının haklarına olan uyumluluğu... Asıl tartışılan/tartışılacak olmanın ötesinde yaşanan sonuçları olacak tarihi bir karar...

Bu ülkenin bilinen on beş bin yıllık tarihini değiştirecek nitelikte bir kırılmanın yaşanmasına yol açacak bu kanun. Bu topraklara sahip olanlar, bir önceki uygarlığı ele geçirip, üzerine kendisininkini, önceki ile birleştirerek kurdu. Savaşlarda yerleşimler ele geçirilmek için tahrip edildi. Ama topraklar, ormanlar, sular ve yaşamın geleceği hiçbir zaman tahrip edilmedi.

Toprak her zaman değerliydi, Kibele’yi yarattı, ırmakları tertemizdi, Afrodit’in güzelliğini borçlandırdı.

Diğer sayısız örnekleriyle kutsadı Anadolulular topraklarını. Ve dünyanın en zengin ve sayısız uygarlıklarının toprağı yaptılar bu toprakları.

5 Haziran 2004 tarihinde çıkarılan Maden Yasası için yapılan eleştirilerin ortak paydası soygun, yağma ve talan yasası idi. İki maddesini Anayasa Mahkemesi iptal etmişti. 10 Haziran 2010 günü Meclis’ten geçirilen yasa ile de bu iki madde dışında, eksik kaldığı düşünülen ve istenen dikensiz gül bahçesi tamamlandı.

Artık bundan sonra Anadolu toprağı “hallaç pamuğu” gibi atılabilir!

Bu ülkenin bugüne kadarki tarihinde görmediği en büyük barbarlık projesiydi dayatılan. Niçin çıkardı Avrupa Parlamentosu siyanür yasağı kararını? Macaristan’da, Romanya’da yaşananları, ölümleri yaşamayı beklememiz mi gerekiyor? Meksika Körfezi’nde “koskoca” ABD, yayılan petrolün zararını giderebilecek mi? Kızılderili topraklarında terk edilmiş madenlerin (abonded mines), geri dönülemez çevre felaketinin “rehabilitasyonu” için ABD bütçesi yeterli mi?

Bu yasa kimin için? Elbette ki Anadolu halkı ve çevresinde yaşayan ülke insanları için değil! Gerçekte 10 Haziran 2010 tarihi, beklenen büyük depremden daha büyük bir depremin olduğu, “fay hattının kırıldığı” gün olarak ülke tarihine kaydedilmiştir.

Bu kırılmanın kazananları kimlerdir?

- Çokuluslu başta altın ve değerli metal madencileri,

- Bunların yerli işbirlikçileri, yandaş ve paydaşları,

- Borsa spekülatörleri,

- Kimya sanayii (siyanür, sülfürik asit),

- Otomotiv, petrol, lastik sanayii,

- Alkol, uyuşturucu ve beyaz kadın ticareti,

- Termik ve Nükleer santrallar, enerji şirketleri,

- Rehabilitasyon(!) şirketleri,

- Rüşvet ve aracı şirket organizasyonları,

- Sigorta şirketleri,

- Ormanları kesen kereste endüstrisi,

- Diğer benzer bağlaşıkları...

Kaybedenleri kimlerdir?

- Başta Türkiye’nin bütün halkı,

- Hukuk ve adalet sistemi, hukuk devleti,

- Doğa, ormanlar, akarsular, yeraltı su kaynakları,

- Tarihi, kültürel, etnografik ve sosyal değerler,

- Siyasal-ekonomik bağımlılıklar, ulus- lararası güç kaybı, teslimiyet.

Kısaca anlatılan bu mekanizmaların işlemesi halinde bile yirmi yıl sonra bu ülkenin ne hale gelebileceği ortada değili mi? Daha Maden Yasası görüşmeleri TBMM’de yapılırken CHP Kayseri Milletvekili Sayın Şevki Kulkuloğlu’nun anlattıkları nasıl bir yağma ve talancılık yapıldığının örnekleri değil miydi? Kaldı ki orada anlatılanlara göre 2004 yılından bu yana verilen maden ruhsatlarının 44 bin olduğu; bütün Cumhuriyet tarihi boyunca verilen 1500 ruhsata karşılık, 340 katı ruhsat ile ortaya çıkacak yağma ve tahribatın nitel ve nicel olarak karşılığı korkunç bir negatif büyüklük olacaktır.

Madenciliğin, GSMH’nin yüzde 7-8 büyüklüklerine ulaştırılmasını kendisine hedef seçen AKP iktidarı, eksikleri düzenlenen Maden Yasası ile bu ülkenin gerçek bir sömürge olmasının son büyük düğümünü atmıştır.

Son uluslararası gelişmelerle “Yahudiler bizim ipimizi çekmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor” diyen AKP’li vekillerin, bu yasa ile Ortadoğu ateşinin içine çekilen ülkede, kendi elleriyle ateş çemberi içindeki akrebin intiharı gibi olduklarının farkında olmamaları bir ironi ise, bu Maden Yasası’na “kabul” oyu verirken sabahın beşi uykunun en tatlı saatleri ise bir başka “güzellik”?!..

Kasalarını nasıl dolduracaklarının keyfi ile “viski”lerini içen Oppenheimer’lar, Rothschild’ler kutluyor olmalıydılar o saatlerde... Amerika’da saat 22.04!

Tam bağımsız, gerçek demokratik ve halkçı bir Türkiye!

Bugün için dünden daha fazla elzem değil mi?

Ne dersiniz?..