Kaynak paylaşım savaşına Çin'de katıldı

Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Vladimir Vyotskiy, Kuzey Kutbu'na sınırı olmayan ülkelerin de bölgeye dahil olmaya başladığını belirterek, Çin'in bu konuda sorunlu bir duruşla "ciddi bir ortak" haline geldiğini savundu.

cumhuriyet.com.tr

Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Vladimir Vyotskiy, Rus Vzglyad gazetesine yaptığı açıklamada, bu bölgeye Çin'in de sorunlu bir şekilde dahil olduğunu belirterek, Rusya'nın bu bölgedeki çıkarlarını korumaya devam edeceğini söyledi.

Norveç ile daha önce Kuzey Kutbu'nun geliştirilmesi anlaşması imzalayan ve kutba sınırı olmayan Çin gibi bazı ülkelerin de bölgeye girmeye başladığını belirten Vyotskiy, "bu yüzden Rusya mantıklı, çıkarlarında en küçük kırılmaya mahal vermeyecek bir duruş belirlemeli" dedi.

Vyotskiy, Kuzey Kutbu'ndaki ilişkilerin hala belirsiz olduğunu, şu ana kadar herhangi bir müttefik veya düşmanın ortaya çıkmadığını belirterek, Moskova'nın ileride Kuzey Kutbu Konseyi üyesi olmayan dışarıdan gelecek ülkelerle ciddi sorunlar yaşayabileceğini söyledi.

Kuzey Kutbu Konseyi, Helsinki'nin inisiyatifiyle 1996 yılında Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Kanada, Norveç, Rusya, İsveç ve ABD'nin katılımıyla kuruldu. Fransa, İngiltere, Hollanda, Polonya ve İspanya Konseyin daimi gözlemci üyelerini oluştururken, Çin, İtalya ve Kuzey Kore'de geçici üyelerini oluşturuyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü geçen ay yayımladığı raporda, Çin'in, Kuzey Kutbu'ndaki rolünü hem siyasi hem de ekonomik olarak önümüzdeki yıllarda artırmaya çalışacağı savunularak, bölgenin Pekin'in jeopolitik çıkar alanı haline gelebileceği ileri sürülmüştü.

Raporda, bu durumun Çin ekonomisinin büyük oranda dış ticarete bağımlı olması ve deniz yollarını kısaltma çabasından kaynaklandığı belirtilerek, Çin'in yeni fırsatları kaçırmama isteğine dikkat çekilmişti.

Çin bütçeden kutupların araştırılması için ilave kaynak ayırırken, uzmanlar da Pekin'in Kuzey Kutbu'ndaki mineral yataklarını kendi başına işletmeyle ilgilendiğine dikkat çekiyorlar.

Kuzey Kutbu yataklarında dünyadaki hidrokarbon rezervlerinin yüzde 75'inin bulunduğuna inanılıyor.