Kaymak tabakadan dostluk öyküleri

Burcu, Woody, Kulaksız, Profy ve Milky sabah ve akşam, neredeyse hep aynı saatlerde dörtlü halde parka giderler. Önden köpekler, arkalarında köşe bucak saklanarak kediler. Evde de kimse birbirine bulaşmaz. Çok içli dışlı, sıkı fıkı değiller ama bir aile bağı var aralarında. Mahallenin esnafı, berber Ömer ve Fatih, kafeci Mehmet, hem Kulaksız’a hem Woody’ye, Milky’ye ve Profy’ye kol kanat gererler.

ELİF TOKBAY

Woody yaşlı, kulakları ağır işitiyor, bir şeyler duyar gibi oldu ama çok da umursamadı. Profy yüksekten düşüp bacağını kırmıştı, ameliyat oldu. O sırada narkozun etkisi altındaydı. Kulaksız sokakta büyüdüğü için öyle söylenen her şeyi kafasına takmaz, rahatını bozmaz, güldü geçti, kemiklerini kemirmeye devam etti. Mahallenin kara kızı Milky ise olayı tamamen yanlış anlamış olacak: Kaymak mı, eh bir dil alırım! İşte “Beşiktaş, kaymak tabaka” sözleri bizim mahallede böyle yankılandı.

Bir evin dört çocuğu Woody, Kulaksız, Milyk ve Profy... İki köpek, iki kedi, Burcu’nun çocukları, mahallenin sevgilileri. Burcu Contepe, Beşiktaş’ta yaşıyor ve hayvanseverliğiyle tanınıyor. Burcu, “Woody 14 yaşında, kalp hastası, bacaklarında ileri derecede kireçlenme var, arka bacaklarında bağları kopuk. Vücudunda onu yürürken bile yalpalatan tümörleri var, nefes darlığı çekiyor. Karaciğer yağlanması var, kulakları az duyuyor ama hâlâ mutlu, yaşam enerjisiyle dolu. Yürüyor, yemeğe koşuyor, gençlere kızıyor, oyun oynamak bile istiyor” diye anlatıyor. İyi olduğu zamanlar parka yürüyerek, kendini iyi hissetmediğinde Burcu’nun ona tahsis ettiği arabasıyla gidiyor. Onun dışında evden pek çıkmıyor, bahçede takılıyor.

Mahallenin yakışıklısı
Mahallenin yakışıklısı Kulaksız ise Burcu’nun yaşamına 8 yıl önce giriyor. Kulaksız’ı ilk olarak mahalledeki parkta görüyor: “Çok korkaktı, sevmeye çalıştım, diş attı, ama ısırmak için değil korkutmak için. Sonra uzaklaştık. Yemek verdim, geldi yedi. Sonra sonra benim peşimden apartmana geldi. Evin önünde ona bir paspas verdik, orada yatıp kalkmaya başladı. Kulaksız’ın insanlarla ilişkisi böylece başladı.”

Sokağı gören canlı çok farklı
Kulaksız neredeyse 5 yıldır bütün mahallenin maskotu. Esnafla selamlaşır, merhaba der, lokantaların önünde günlük payını bekler, kedileri kollar, gelenin gidenin poşetinde ne var ne yok kontrol eder. Herkesten sevgisini alır: “Daha önce çok sokak köpeği baktım. Evde yaşayan hayvanlar ne kadar şımarıklıktan ölecekse, onlar senin bir bakışına muhtaç. O bakışla karşılaşınca sana kul köle oluyorlar. O kadar minnet vefa bir tek onlarda var. Sokağı gören canlı çok farklı.

Zıpzıp ve Rıfkı
Mahallede bir de Zıpzıp var. Arabaların altında yatar. Ona da bakıyorum sabahları mama veriyorum. O da çok travmalı bir köpek. Sokağın bir yaşam enerjisi var. Yeni çıkacak yasa güya hayvanlara yapılan şiddeti cezalandırmayı amaçlıyor. Ama bunun altında gizli maddeler var. Bunlardan bir tanesi de sokaktaki bütün hayvanların toplanıp yapım aşamasında olan devasa barınaklara kapatılması. Bu hayvanlar sosyal hayvanlar. Yani Kulaksız’ın bir insanla hayatı boyunca görüşmediğini düşün! Barınak her zaman bir hapishanedir.”

(Milky)

Woody ve Kulaksız’dan sonra kara kız Milky ile tanışıyor Burcu, yine parkta. Onu da yavruyken buldu. Sonra hayatlarına Profy girdi: “İyi ki de hayatımdalar.
Beşiktaş’ta hayvanları seviyorlar. Ne de olsa kaymak tabaka. Herkesin tuzu kuru! Hayvanseverle hayvanseverin arkadaşlığından mutlu son doğar. Çünkü vicdanlılardır. Beşiktaş’a, parka özellikle bırakıyorlar bu hayvanları. Başka semtten de bırakıyorlar, başka belediyeler de getirip bırakıyor. Çünkü biz bakıyoruz.” 

ARABAYLA PARKA GİDİYOR

Hollanda’daki bir çiftlikte sipariş üzerine üretilen bir köpek olan Woody Türkiye’ye pasaportuyla gelmiş. Annesi babası, bütün soyağacı belli. İlk sahibi 1 yaşına gelince onu sahiplendirmek istemiş, barınağa vermiş, yolları Burcu’yla böylece kesişmiş. “Woody’nin bir sürü hastalığı var, insanların çok kolay pes edebileceği bir noktadan döndük. Bazı arkadaşlarım acı çekiyor uyut dedi. Ama o sevgiyle hastalıklarının üstesinden gelmek istiyor. Ben de ona destek veriyorum. Kolay pes eden bir hayvan değil. Son derece canlı, çok ağrıları var. Vazgeçmiyor yaşamaktan, pes etmiyor. Ben de bu pes etmemişliği çok sevgi ve saygıyla karşılıyorum ve ona destek veriyorum” diye anlatıyor Woody’li yaşamı.

Mahallede güzellik salonu işleten Güşlen Epözhan, Kulaksız’la olan macerasını şöyle anlatıyor: Ben köpeklerden çok korkardım, Kulaksız sayesinde bu korkumu yendim. Geç kapattığım zamanlar dükkânı kapatana kadar beni bekler. Bir gece yine geç çıkmıştım, Kulaksız’a dedim ki, sen dükkânın önünde yat beni bekle, korkuyorum. Dükkânı kapatana kadar kapının önünde yattı, beni bekledi. Bir tane daha köpek var Zıpzıp arabaların altında yatar. O çok korkak ama gelmez.

Mahallenin bakkalı İslam, annesi Emine Balcı. Emine Teyze dükkânda oğluna yardım ediyor. O da dükkânı geç kapattığı bir gece caddede oğlunu beklerken Kulaksız yanına gelmiş. N’oldu oğlum ben korkmuyorum sen git dememle birlikte yanımdan ayrılmadı. Ve İslam gelene kadar bekledi. Çok akıllı bir köpek, böylesini görmedim. Köye gidince bile Kulaksız’ı anlatıyorum.

Saatçi Mahmut Arseven 44 yıldır Beşiktaş’ta. “29 Ekim 1975’te açtım dükkânı. Başlarda bir kuş kadar korkaktı. Yiyecek verdiğimizde kaçıyordu. Kulaklarını kesmişler. Bir ara yüzüne top gelmişti, veterinere götürdüm, cinsini sordum. İskandinav türü çoban köpeği kırması dedi. Asil ve akıllı bir köpek. Bir gün otobüse bindim. 43’e. Ihlamur Kasrı’nın orada yolun ortasında durdu otobüs. Şoför dedi ki bu ne yapıyor. O beni yolculuyor dedim. El salladım döndü gitti...