Katliamla sabahlamak
Cumhuriyet muhabiri Süleyman Tosunoğlu, yaşanan dehşete tanıklık etti.
Süleyman TosunoğluParis yazdan kalma sıcak bir cuma gecesi kana bulandı. Bu şehir tarihinde daha önce böyle bir saldırı yaşamamıştı. Yalnızca Paris değil tüm Fransa gece boyu ayaktaydı.
Paris’te oynanan Fransa, Almanya dostluk maçını izliyoruz, maçın sonlarına doğru Cumhurbaşkanı Hollande’ın bulunduğu kısımda hareketlik var, maça neşeli gelen Hollande, üzgün bir şekilde stattan ayrılıyor. Dışarıda silah seslerinin geldiğinin haberini alarak dışarı çıkıyoruz, stat yakınında bulunan Kamboçya restoranının yanında intihar saldırısı olduğunu görüyoruz.
Olay yerine doğru giderken bu kez parisin göbeği sayılan Bastille Meydanı yakınındaki Voltaire Caddesi’nde bulunan Bataclan gösteri merkezinin önünde teröristlerin saldırısı haberini alarak bize 8 kilometre uzaklıkta bulunan katliam yerine doğru hareket ediyoruz. Polisler yolları şimdiden kapamış, Paris’in içine doğru yaklaştıkça silah sesleri duyuluyor. Aldığımız haberlere göre terör Paris’i kana bulamış.
Ağlayan çocuklar
Akşam geç saatlerde katliamın yapıldığı Voltaire Caddesi’ne geldiğimizde, insanların can havliyle kaçıştıklarına tanık oluyoruz. Bastille’in bütün caddelerini polisler kapatmış durumda. Silah sesleri devam ediyor. Cadde üzerinde bulunan barlarda insanlara ne olduğunu sormaya çalışıyoruz, çocuklar ağlıyor, insanlar korku içerisinde. Halkın dışarı çıkmaması yönünde polisler anons yapıyor. Avrupa’nın göbeği olan Paris tam anlamıyla savaş alanı gibi. Oysa yazdan kalan sıcak bir Paris havası yaşanıyordu daha birkaç saat önce...
Paris’te insanlar Kafelerin önüne kurulan masalarda ailece yemek yiyip eğleniyorlardı. Şimdi tablo bambaşka. Cadde üzerinde itfaiye ve ambulanslar cesetleri kaldırmaya çalışıyor, yaralılar acı içerisinde bağırıyor. “Aman Tanrım burası Paris mi yoksa rüyada mıyız” diye düşünürken Bataclan gösteri merkezinde 1500 kişinin konser izlerken teröristler tarafından rehin alındığını öğreniyoruz. Olay yerine çok sayıda asker ve özel polis ekipleri takviye edilerek rehinelerin nasıl kurtulacaklarını endişe içerisinde bekliyoruz.
Katliam ‘selfie’si
Diğer caddelerden de zaman zaman silah sesleri gelmeye devam ediyor. Bataclan’ın önüne geldiğimizde içeriden bomba ve silah sesleri yükseliyor. Polisler teröristlerin içeride katliam yaptıklarını söyleyerek operasyona başlıyorlar. Kısa süren operasyon sonunda korkunç bilanço onlarca ölü. Çıkanlar içerinin kan gölüne döndüğünü anlatıyor. Hafta sonunun ilk akşamı Paris’te yaşadığımız bu katliamla beraber sabahlıyoruz.
Sabaha karşı hava oldukça soğuk. Biraz ileride açık bulduğumuz Kafeye kendimizi atıyoruz. Akşam terör vahşetini yaşayan Parisliler endişeli ve üzgün. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Paris’in böyle bir korku ve katliam yaşamadığını anlatıyorlar. Havanın iyice aydınlanmasıyla birlikte katliamın yaşandığı caddeye tekrar dönüyoruz. Tüm dünyadan basın ordusu olay yerinden canlı yayına başlamış. Diğer taraftan tarihi anı yaşayan insanlar Bataclan’ın önünde selfie çekiyorlar. Paris’te yaşam az da olsa normale doğru dönmeye başlıyor. Uğursuz olduğuna inanılan ayın 13’üne denk gelen bir cuma gününde Paris’in kana bulanmasının ardından bu günün gerçekten de lanetli olduğuna artık ikna oluyoruz.
Bedenlerin altında kaldık Britanyalı psikoterapist Mark Colclough bir meslektaşıyla, silahlı saldırganların hedefindeki Rue de la Fontaine’deydi: “Saldırganın omzunda uzun otomatik makineli silah vardı. Baştan aşağı dar siyah kıyafetler giymişti, asker gibi görünüyordu. Tek seferde üç dört kurşun yağdırdığı profesyonel atışlar yapıyordu. Kafenin önündeki merdivenlerde oturan üç dört kişiyi öldürdü. Sandalyelerinden düştüklerini gördük. Ardından dönüp arkasındaki aracın şoför penceresinden içeriye ateş etti. Sonra kafeye girdi, sağa sola ateş açtı. Biz o sırada yere yatıp saklandık. 15-20 el ateş sesi duyduk, sonra sessizlik oldu” Ben Grant da saldırılar sırasında eşiyle birlikte bir barda eğleniyordu. Yaşadıklarını şöyle anlattı: “Silah sesleri duydum. İnsanlar yere düştü. Bir masayı kafamıza siper ederek korunmaya çalıştık. Önümüzde bir dolu beden yığılı olduğu için barda mahsur kaldık. Yerde altı-yedi ceset vardı. Birileri otomobillerden ateş açıldığını söyledi.” |