Kâtiplere baskın gibi sınav

Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek, 26 Eylül’de adliyelere gönderdiği yazıda, 15 gün içinde tüm zabıt kâtiplerinin klavye sınavına alınmasını istedi.

Alican Uludağ

Gerekli hazırlık süresi tanınmadan dar zamanda yapılacak bu sınav, personel arasında tepki çekti. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek, 26 Eylül’de 81 ildeki adliyelere “klavye uygulaması” konulu yazı gönderdi. 2018 Yıllık Eğitim Planı kapsamında, soruşturma ve duruşma ile yazı işleri hizmetlerindeki kalite ve etkinliğin artırılması amacıyla, zabıt kâtiplerinin klavye becerilerinin geliştirilmesi ve bilgisayarı etkin kullanımına yönelik eğitimlerin verilmesinin planlandığı belirtilen yazıda, mevcut durumun belirlenmesine yönelik olarak, komisyon başkanlıklarınca yetki alanlarındaki görev yapan tüm zabit kâtiplerinin klavye uygulamasına tabi tutulacağı belirtildi. Bu uygulama sonucunda ortaya çıkacak ihtiyaca göre Eğitim Daire Başkanlığı tarafından uygun görülecek personele eğitim programı düzenleneceği kaydedilen yazıda, eğitime alınan personele bu program sonunda yeniden bilgisayar ve klavye uygulaması yapılacağı öne sürüldü.

‘15 günde sınavı yapın’

Müsteşar Kenan İpek, bu kapsamda tüm zabıt kâtiplerinin klavye uygulamasına tabi tutulmasını isteyerek, klavye uygulamasında 3 dakikada doğru yazılan kelime sayısının tespit edilmesi, bu sürecin en geç 15 gün içinde tamamlanması talimatını verdi. Ankara Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanı İsmail Ulukul, bu konuda sınav yapılacağını merkez ve taşra adliyelerine 28 Eylül’de gönderdiği yazıyla tebliğ etti. Ulukul, sınavın 1 Ekim, yani bugün yapılacağını, mazereti olanların ise 5 Ekim’de sınava tabi tutulacağını açıkladı. Sınav duyurusunun bu kadar dar zaman diliminde yapılması, adliye personelinin tepkisini çekti. Bazı personel, “Sınavın 15 günlük zaman dilimine sıkıştırılması ve bunun bize 3 gün önceden bildirilmesi doğru bir uygulama değil. Bu kadar dar zamanda sınava nasıl hazırlanacağız?” derken, bazıları da “Bu güvenceli çalışmayı ihlal eden bir uygulama. Başarısız olanların ne olacağı tam belli değil? Kazanılmış haklar elden gidebilir. Hukuksal hiçbir dayanağı yok” görüşünde.