Kaş'ta büyük yağma: Kanunlar çiğneniyor, büyük bir rüşvet ağı var

Antalya’nın eşsiz doğal güzelliklere sahip tatil bölgelerinden Kaş'ta kaçak inşaatların önü alınamıyor. Bölgeyi alt üst eden inşaat yağmasının arkasında büyük bir rüşvet ağının da olduğu belirtiliyor.

cumhuriyet.com.tr

Antalya’nın gözde tatil bölgelerinden biri olan Kaş ilçesinde son birkaç yıldır hızlanan kaçak inşaat furyası akıl almaz boyutlara ulaştı. Covid-19 pandemisi nedeniyle 5 yıldızlı oteller kapısına kilit vururken 'sosyal mesafeli tatil' arayışında olanların villa kiralamaya yönelmeleri bölgedeki dengeleri alt üst etti.

Antalya3t.com'dan Yusuf Yavuz'un haberine göre, binlerce villanın bulunduğu Kaş’a bağlı Kalkan beldesinde haftalık lüks bir villanın kirası 80 bin TL’yi bulan fiyatlara çıkarken, sezonda 25 hafta kiralama olanağı bulunması bölgedeki kaçak inşaat ve kayıt dışı turizmi körüklüyor. Kaçak ve ruhsatsız yapılar için yerel belediye tarafından kesilen cezaların önemli bir gelir kaynağına dönüştüğü ve siyasi rantın bir parçası olduğu iddia edildi. Kaçak yapıların yıkılması için belediye tarafından açılan göstermelik ihalelerin ise genellikle “teklif veren olmadığı” gerekçesiyle bir gün sonra iptal edilmesi dikkat çekiyor. Birkaç yıl öncesine kadar zeytinliklerin ve yabani harnup ağaçlarıyla makiliklerin bulunduğu deniz manzaralı yamaçlarda belli aralıklarla betonarme binaların yükseldiği görülüyor. Kaş ve Kalkan çevresinde hızla artan betonlaşma, bu betonlaşmayı “yasal hale getirmeyi” öngören imar planlarına yönelik açılan davaların uzun sürmesi nedeniyle yasa dışı olarak devam ediyor. Her yıl Mayıs ayının ortalarında başlayan “yasal” inşaatların sonlandırıldığı inşaat yasağı sezonu bu yıl halen başlamış değil. Son iki yılda sosyal mesafeli ve gözlerden uzak tatil anlayışının da öne çıkmasıyla birlikte Kaş-Kalkan bölgesi adeta kiralık villa pazarının merkezi konumuna geldi.

LÜKS VİLLALARDA HAFTALIK 80 BİN TL’Yİ BULAN KİRALAMA ÜCRETLERİ

Muhafazakâr villa, balayı villası ve aile villası gibi adlarla pazarlanan lüks villaların haftalık kira ücreti ise adeta cep yakıyor. Kalkan bölgesinde haftalık 5 bin TL düzeyinde olan villa kiraları şu günlerde ortalama 20-25 bin TL’yi buluyor. Ancak yüksek sezon olarak anılan Ağustos ayında haftalık 80 bin lirayı bulan tatil villaları da göze çarpıyor.

‘ORTADA KOLAY BİR KAZANÇ VAR, KİMSE KAYBETMEK İSTEMİYOR’

Kalkan’daki bu astronomik rakamların nedeni ve villa pazarının geldiği boyutlar hakkında sorularımızı yanıtlayan bir işletmeci, yaşananları şöyle özetliyor: “Kalkan’da ve yakın çevresinde son 3 yılda 2 binin üzerinde villa inşa edildi. Daha önce yılda ortalama 10 hafta kiraya verilebilen villalar pandemi sürecinde 25 hafta kiralanabilir hale geldi. Haftalık ortalama 25 bin TL ile 25 hafta kiralama dönemini hesaplarsanız, bir sezonda 625 bin TL gibi rakamlar ortaya çıkıyor.  Oda sayısı ve lüks ölçüsüne göre bu fiyatlar 80 ila 100 bin liraya kadar çıkıyor. Bunlar çok büyük rakamlar. Haftalık bir villa kiralamasından söz ediyoruz. Bu durum Kalkan’daki her şeyi etkiliyor. Villa işletmecisinden acentesine, temizlik işçisinden inşaatçısına hemen herkes bu sürecin bir parçası. Ortada kolay bir kazanç var ve bunun kaybedilmesi istenmiyor. Örneğin herhangi bir Anadolu kentinde 3 bin TL’ye yapılabilecek bir tesisat işi Kalkan’da 30 bin TL’ye yapılıyor. Bir işçinin yevmiyesi 300 TL’yi buluyor. Kısacası herkes durumdan memnun. Bu konuda herhangi bir eleştiride bulunan kimseleri de hedef haline getiriyorlar. Bu kolay ve kayıt dışı kazanç çarkına çomak sokmaya çalışanları parça parça edebilecek durumdalar. Kaçak inşaat yapanlar 3-5 yıl hapis cezasını bile göze almış vaziyetteler.”

PARA CEZALARI BELEDİYEYE GELİR KAPISI, ORTALAMA CEZA 50 BİN TL

Can güvenliğinden endişe ettiği için adının açıklanmasını istemeyen işletmeci, kaçak olarak inşa edilen bir villanın arsası dâhil maliyetinin yaklaşık 500 bin lirayı bulduğunu ancak bir sezonda kiraya verildiği zaman bu rakamın daha fazlasının elde edildiğini söylüyor:

“Villalar çoğunlukla acenteler üzerinden kiraya veriliyor. Her kiralamada acentelerin payı yüzde 15-20 civarında. Villaların neredeyse yarısına yakını kayıt dışı. Zaten inşaat sürecinde kayıt altına alınmış değil ki, işletme aşamasında kayıtlı olsun. Belediye kaçak inşaat olduğunda ilgili yasalar gereği tutanak tutuyor ve para cezası uyguluyor. İnşaatın metrekare büyüklüğü ya da imar durumuna göre değişse de Kalkan çevresinde kaçak olarak yapılan inşaatlar için ortalama 50 bin TL tutarında para cezası uygulandığı söyleniyor.”

MALİYE HER YIL DENETİM YAPIYOR, CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL

Kaş Belediyesi’nin kaçak inşaatlar nedeniyle uyguladığı para cezalarının önemli bir gelir kaynağı olduğu iddia ediliyor. İlçedeki siyasilerin de kaçak inşaat sürecinde yapılan denetimlerde ve uygulanan para cezalarında inisiyatif aldığı iddiası da sokaktaki hemen herkesin dilinde olan bir konu. Villaların kayıt dışı olduğu devlet tarafından da biliniyor. Maliye her yıl denetim yapıyor. Kayıt dışı çalışan işletmelere kesilen para cezaları da caydırıcı değil: “Faturalandırılsa ortalama 100 bin lira vergi ödeyecek, cezası da zaten o civarda. Çoğu işletme ceza ödemeyi tercih ediyor. ‘Nasıl olsa bir af çıkar ve bu cezayı ödemem’ diye düşünüyor.”

‘KAYITDIŞI KONAKLAMA AZALDI AMA TAMAMEN BİTMİŞ DEĞİL’

Bölgede konuşulan bir başka villa işletmecisi yasal ve kayıtlı olarak turizm hizmeti verdiğinin altını çiziyor ancak kaçak yapılaşmanın ve kayıt dışının bölgede adeta teşvik edilen bir sistem olduğunu savunuyor: “Ben de gecelik olarak 5 bin liraya kiraya veriyorum villamı. Kayıtlı, her misafirin bildirimi yapılıyor. Polis ve jandarmaya konaklayan kişinin bildiriminin yapılması uygulamasından sonra kayıt dışı konaklamalar azaldı, güvenlik ve maliye denetimleri yapılıyor, ancak tamamen bittiğini söyleyemeyiz.”

GÜN BATIMIYLA MUTLU OLAN TATİLCİLERİN YERİNİ ARABASIYLA MUTLU OLANLAR ALDI

Kaş bölgesindeki tatilci profilinin de geçmişe oranla çok değiştiğinin altını çizen işletmeci, “Eskiden belki parası daha az olan ama entelektüel seviyesi yüksek, bir kadeh şarapla, gün batımını izlemekle mutlu olabilen insanların tercih ettiği bu bölge şimdi yerini lüks otomobiliyle mutlu olan bir kesime bıraktı. Bu kesim görece daha zengin ancak küstah ve şımarık. Yaklaşık 30 yıl öncesini düşündüğümüzde bugünkü durumdan bizler de çok mutlu ve hoşnut değiliz.”

VİLLA PATLAMASI DAĞ KÖYLERİNE KADAR SIÇRADI

Kalkan’ın dışında en yakın yerleşimler olan İslamlar, Üzümlü ve Yeşilköy sınırlarındaki Fırnaz Koyu bölgesi de villaların yayıldığı alanlar. Heyelan riskinden dolayı 1979 yılında afet bölgesi ilan edilen İslamlar köyündeki eğimli araziler havuzlu villalarla dolmuş durumda. Ancak villa furyasının Kalkan’a yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki Elmalı Yolu üzerindeki İkizce köyüne de sıçramış olması gelinen aşamayı özetliyor.

YAPILAŞMA ZEYTİNLİKLERİ VE ASMA ÇARDAKLARINI TEHDİT EDİYOR

İslamlar’da hızla gelişen villa turizmi, bölgenin geçmişindeki ana geçim kaynağı olan tarımsal üretimi ve doğal yaşamı da olumsuz etkiliyor. Resmi bir veri bulunmasa da yerel kaynakların verdiği bilgiye göre 2675 nüfusa (2020) sahip olan İslamlar köyü sınırları içinde 1000’den fazla villa bulunuyor. Kimilerine göre bu rakam 1400 civarında. Villa inşa etmek için yamaç ve heyelan riski bulunan arazilerdeki zeytin ağaçları ve asma çardakları yok ediliyor.

YILLIK ÜZÜM ÜRETİMİ 3 BİN TONDAN 300 TONA GERİLEDİ

İslamlar’da yaşayan bir üreticinin verdiği bilgilere göre 2000’li yıllara kadar köyde 3 bin ton düzeyinde üzüm yetiştiriliyordu. Yıllık zeytinyağı üretimi ise ortalama 35-40 ton civarında. Ancak son yıllarda üzüm üretiminin 300-350 tona kadar gerilediği kaydediliyor: “İslamlarda bir aile 5-6 ton üzüm yetiştirir, yıllık ekonomik ihtiyaçlarının önemli kısmını bu üretimden elde ettiği gelirle karşılayabilirdi. Köye üzüm taşımak için kamyonlar geldiğinde ortalık bayram yerine dönerdi. Günde 5-6 kamyon üzüm giderdi köyden.”

ALTYAPISI OLMAYAN KÖYDEKİ VİLLALARIN ATIK SULARI TOPRAĞA

İslamlar köyündeki kaçak yapılaşmanın en önemli gerekçesi villa turizmi. “Doğayla iç içe tatil” diye pazarlanan lüks villaların havuzlarında kullanılan su, köydeki tarımsal üretime de darbe vuruyor.  Havuzlarda kullanılan tonlarca klor ve yosun önleyici bromürün de hem çevreye hem de tarımsal üretime olumsuz etki ettiği belirtiliyor. İslamlar’daki yapılaşma baskısının yarattığı sorunlardan biri de alt yapı olmadığı için villaların atık sularının toprağa ya da yeraltına deşarj edilmesi olduğu öne sürülüyor. Dere yatakları ve tarım alanları atık sularla kirleniyor.

SAHTE SERA İLE ELEKTRİK VE SU ABONELİĞİ ALIP VİLLA YAPILIYOR

Bölgedeki kaçak inşaatların elektrik ve su aboneliği alma yolları da bir hayli ilginç. İslamlar’da konuştuğumuz bir üretici, inşaat yapmak için gerekli olan elektrik ve su aboneliği için önce geçici ve sahte bir sera kurulumu yapıldığını ve “ben burada tarımsal üretim yapacağım” denilerek elektrik ve su aboneliği alındığını dile getiriyor: “İlçe Tarım Müdürlüğü yetkilileri gelip bakıyor, sera maketini görüp onay veriyorlar ve ardından abonelik alınınca serayı söküp bina inşaatına başlanıyor.”

TOPRAK KORUMA KANUNU ÇİĞNENİYOR, BÜYÜK BİR RÜŞVET AĞI VAR

Konuyla ilgili bilgisine başvurulan, bölgede yaşayan bir uzman, Kaş bölgesinde yaşanan bu olumsuz tablodan belediye kadar Tarım İlçe Müdürlüğünün de sorumlu olduğunun altını çizerek şunları dile getirdi:

“Toprak Koruma Kanunu'nun 20. ve 21. maddelerine rağmen tarım ilçe müdürlüğü, elektrik ve su aboneliklerine izin veriyor. Abone oluncaya kadar günübirlik ve geçici seralar kurulabiliyor. İzin aşamasında tarım ilçe görevlilerinin bu durumun farkında olmaması mümkün değil. Bu konu ile ilgili bütün kurumların ilgili birimlerinde çalışanların bulaştıkları büyük bir rüşvet ağı var. Kaçak inşaat konusu büyük bir insan kirliliği ve bozulma yaratıyor” iddiasını dile getirdi.


ANTİK KENTİN SUYUNU KARŞILAYAN KÖY KAÇAK İNŞAATLAR YÜZÜNDEN SUSUZ KALMAK ÜZERE

İslamlar antik çağdan bu yana bölgenin önemli su kaynaklarını barındıran bir yerleşim. Köyün eski adı olan Potamya (Bodamya), eski Yunan dilinde akarsu ya da dere ile ilişkilendiriliyor. İslamlar sırtlarındaki su kaynakları, antik dönemde Patara kentinin su ihtiyacını da karşılamış. İslamlar’dan Patara’ya su taşıyan, yöre halkının delik kemer adını verdiği künk sisteminin bir bölümü halen varlığını sürdürüyor. Köyün su kaynaklarının yüzlerce villa ve havuzlar için kullanılacak olması kuraklık ve iklim krizi ile karşı karşıya kalınan bu günlerde bölgede geçimini tarımla sağlayan aileleri endişelendiriyor.

SATIN ALDIKLARI ARAZİNİN ÜZERİNDE İKİ KATLI BİNA ÇIKTI

Kaçak, imarsız ve plansız yapılaşmanın yarattığı sorunlar yalnızca doğa tahribatı be betonlaşmayla sınırlı değil. Emekliliğini geçirmek hayaliyle ya da yatırım amacıyla bölgeden mülk satın alan kimi ailelerin de hayatlarını karartan bir süreç yaşanıyor. Kalkan sırtlarında bulunan Kördere Mevkii’nde yıllar önce eşinin satın aldığı 1 dönümlük araziyi görmek için gelip baktıklarında üzerinde iki katlı bir bina inşa edilmiş olduğunu gören S.A., yargıya taşınan ve davası devam eden olayla ilgili yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Eşim 1987 yılında Kalkan-Kördere Mevkiinde bir arazi satın aldı. Satın alma işlemi, o tarihte henüz bu bölgede arazi tapulaması yapılmadığı için ‘el senedi’ yoluyla gerçekleşti. Eşim, araziyi satın aldığı kişiye kiralayarak başka bir kente gitmişti. Bir yıl sonra da vefat etti. Birkaç yıl sonra kiracılığı sonlandırmak ve araziyi almak için gittiğimde ise bana arazimin yol için istimlak edildiğini söylediler. Bölgedeki birkaç emlakçı ile de ağız birliği edip arazimi bulmamı hileli yolla engellediler. Sonradan öğrendim ki arazimin bulunduğu bölgede tapulama işlemi gerçekleştirilmiş ancak eşimin adına hiçbir tescil yaptırılmamış. Üstelik arazimin üzerine kaçak yapılar inşa edilmiş. Bunun üzerine arazimin hileli yollarla kimlerin üzerine tescil ettirildiğinin araştırılması ve arazimin tarafıma verilmesi amacıyla 2018 yılında konuyu yargıya taşıdım. Hilelerle elimden alınmaya çalışılan arazimin, gerçekler ortaya çıkarılıp tekrar tarafıma verileceği umuduyla yüce Türk adaletine inancım tamdır.”

YABANCILARIN DA KABUSU: RAPOR HAZIRLADILAR

Kaş ilçesindeki kaçak inşaat patlaması ilçede yaşayan, planlı ve kayıtlı bir turizmin geliştirilmesini talep eden yabancıların da tepkisini çekiyor. Kaş ve Kalkan çevresinin doğal güzelliğinden etkilenerek bu bölgeye yerleşen ya da tatil için tercih eden 600 yabancının katılımıyla gerçekleşen ankette 593 kişi kaçak inşaatların durdurulması yönünde oy kullandı.

Bölgede yaşayan yabancıların sosyal medya ve bölgeyle ilgili internet siteleri üzerinden yapılan ankette, katılımcılara “Yasadışı, ruhsatsız bina durdurulmalı” önermesi hakkında ne düşündükleri soruldu. Bölgede yaşayan 600 yabancının katıldığı ankette 593 kişi kaçak inşaatların durdurulması yönünde oy kullandı. Ankette kullanılan “Yasadışı, ruhsatsız bina durdurulmalı” yönündeki önermeye, yalnızca 2 kişi “katılmıyorum” şeklinde görüş bildirirken, 5 katılımcı ise “ilgilenmiyorum” görüşünü bildirdi.

Anketin ardından ise İngilizce ve Türkçe olarak bölgedeki kaçak ve plansız yapılaşmanın yarattığı sorunların ve çözüm önerilerinin ele alındığı bir rapor hazırlandı. “Plansız Yapılaşma: Yabancının Sesi” başlığını taşıyan raporun Kaş Kaymakamlığı ve Kaş Belediye Başkanlığı’na ulaştırılması planlanıyor.

On yılı aşkın süredir bölgede yaşayan yabancılardan İngiliz uyruklu bir vatandaşın kaleme aldığı raporda, kaçak inşaatların önüne geçilmesi için şu önerilere yer veriliyor: “Kaçak inşaatı önlemek için alınabilecek pek çok önlem var. Yapı ekipmanlarını denetim altında tutun. Kepçe yoksa kazı yok. Kaçak binalara su veya elektrik aboneliği verilmesini durdurun. Şantiyelerin işe başlamadan 1 ay önce bildirim göndermesini zorunlu kılın. Yasadışı şantiyeleri tespit etmek için drone (yerden kumandalı hava aracı) kullanın. Çimento ve demirin satışını ve teslimatını kontrol edin. İnşaat cezalarından elde edilen gelir genel amaçlar için kullanılmamalıdır. Bu kaynak, uygulama ve planlama faaliyetlerinde kullanılmalıdır. Bazı yasa dışı inşaat alanları mühürlenmeli ve doğal durumlarına geri döndürülmelidir.”

HERKES YASADIŞI İNŞAAT PATLAMASININ İÇİNE DÜŞMÜŞ: Bölgede daha geniş alanda planlama yapılması gerektiğinin altı çizilen raporda, Kasım 2012'de Büyükşehir Yasasında yapılan değişikliklerin, binlerce köyü ve yüzlerce kasabayı mahalleye dönüştürdüğü anımsatıldı. Bu yasal düzenlemenin ardından Kaş’ın 54 mahallesinin Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğuna girdiğine işaret edilen raporda, “Hükümet düzeyinde birçok yerel değişikliğin yürürlüğe girmesi gerekiyor. Bir planlama bölgesi oluşturma ve gerekli kontrolleri sağlama süreci karmaşık ve zordur. Bu 54 mahalleden sadece 3’ü planlamaya açık. Bunun sonucu olarak yasadışı bina inşa etmek, mali cezayı ödemek ve hiç bir şey yok gibi devam etmek kısır döngüsü oluştu. Küçük inşaatçılar, büyük geliştiriciler, planlama görevlileri, politikacılar ve jandarma- zabıta- muhtar gibi kanun uygulama görevlilerinin de hepsi aslında suç unsuru olan yasadışı inşaat patlamasının içine düşmüşlerdir.”

CESARET, KARARLILIK VE ŞEFFAFLIKLA SORUN ÇÖZÜLEBİLİR: Bölgedeki kaçak ve plansız inşaat sorununu çözmek için cesaret ve kararlılığın yanı sıra şeffaflığın da olması gerektiğinin altı çizilen raporda, bölgede ikamet eden yabancıların ve Kalkan’ı seven turistlerin zorlu bir süreçle karşı karşıya olduğu belirtildi. Konuyla ilgili atılan adımların şeffaf biçimde açıklanmasının kolay olmadığına da işaret edilen raporda, bunun ‘kârlı’ olmadığı ve politik olarak da istenmediği görüşü savunularak, “Yani çok da mümkün mü değil mi? Türkiye’nin son yüz yılında da gösterdiği gelişmelere bakarak, her şey mümkün. Öyleyse bunun büyük bir görev olduğunu tekrar belirtelim. Örneğin İslamlar köyünü planlamaya açmak için, toprak kayması çalışmasını güncellemek, tam bir jeolojik araştırma gerektirecektir. Ama alternatif daha kötü. Çevrenin geri dönüşü olmayan tahribatı, tarımsal yaşam tarzının sona ermesi, sürdürülemez su ve elektrik talepleri veya muhtemelen büyük bir heyelan” ifadelerine yer verildi.