‘Kaşıkçı gibi benim abimi de mi paramparça ettiler?’

700’üncü haftadan bu yana Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi yapmasına izin verilmeyen Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) bulunduğu Çukurluçeşme Sokağı’nda basın açıklamasını yaptı.

Zehra Özdilek

Fotoğraf: Vedat Arık

Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, “23 yıl mücadele ettik. Katillerin yargılanması için mücadele ettik. Her türlü engelle karşılaştık. Annelerimizi, babalarımızı Galatasaray’da kaybettik. Onların mirasını devraldık. Biz alnımızın akıyla yaşayacağız. Siz utançla yaşayacaksınız” diye konuştu. 
 
‘Gülmez’in akıbeti açığa çıkartılsın’
 
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’ndaki 710. buluşmasını polisin engellenmesi sonucu İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önünde gerçekleştirdi. Eyleme CHP Milletvekili Ali Şeker, İlhan Cihaner, HDP Milletvekili Hüda Kaya, Oya Ersoy da katıldı. Kaybedilen Nazım Gülmez’in akıbetinin sorulduğu eylemde basın açıklamasını okuyan İHD Üyesi Sebla Arcan, devleti yönetenlerin, görevlerini yapmak yerine “Hakikati bilmeye ve adalete ulaşmaya hakkımız var!” diyenlerin sesini kısmaya çalıştığını söyledi. Gülmez hakkında bilgi veren Alcan, “61 yaşındaki 9 çocuk babası Nazım Gülmez Dersim’de Taşıtlı köyünde yaşıyordu. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan Nazım Gülmez, çevresinde sevilen, sayılan biriydi. 14 Ekim 1994 tarihinde bölgede operasyon yapan Bolu Komando Tugayı’na bağlı askerler Taşıtlı köyüne geldi. Askerler Nazım Gülmez’den arazide kendilerine kılavuzluk etmesini söyleyerek evinden alarak götürdü. Gülmez ile birlikte üç köylü daha götürüldü. Olaya muhtar ve bütün köylüler tanıklık etti” dedi. Gülmez ailesinin Hozat Savcılığına başvurduğunu ifade eden Alcan şöyle devam etti: “Dosya Hozat Savcılığı, Elazığ Askeri Savcılığı ve Malatya DGM Savcılığı arasında gidip geldi. Savcılıkların olayın aydınlanması için gereken çaba ve özeni göstermemesi nedeniyle dosyada herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Gülmez’in akıbeti açığa çıkartılsın.”

 
 Fotoğraf: Vedat Arık

‘Bize toprağı yasaklıyorlar’
 
Gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır ise, 38 senedir abilerini aradıklarını belirterek, “38 yıldır bize bu ateşten gömleği giydirdiler. Annem buralara kadar geldi, yavrusunu bulmak için Erdoğan’la bile görüştü. Erdoğan Cemil’i bulacağım diye söz verdi ama yıllardır Cemil ortada yok. Biz sadece kayıplarımızın kemiklerini istiyoruz, biz kimse ağlamasın diyoruz. Cemil’i ne yaptınız? Gözaltında kaybedildiğini devlet de kabul etti. Televizyonları izledikçe; ‘Kaşıkçı gibi benim abimi de mi paramparça ettiler?’ diye düşünüyorum. Biz abimi devlete teslim ettiğimiz için pişmanız, cenazesini alamıyoruz. Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum: Abimin cenazesini versin bana, onun mezarı yok. Bir kardeş için çok zor, bir toprağı yasaklıyorlar. Süleyman Soylu senin kimsen ölmedi mi? Bu anaları gördükçe içim parçalanıyor. Biz yine barış, adalet diyoruz. Kayıplarımızı, unutmuyoruz. Bize adalet versinler”diye konuştu. 
 
‘Utancınızla yaşayacaksınız’
 
Gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç da, 23 yıldır kayıplarının akıbeti için mücadele verdiklerini dile getirerek şöyle devam etti:“ İnsanlar öldürülmesin, kaybedilmesin, insanlar gömülme hakkına sahip olsun diye buradayız. Bizi kandırdılar, yalan söylediler, saldırdılar. Annelerimizden aldık bu mücadeleyi, 4. kuşak bu mücadeleyi devralıyor. Bu mücadeleyi asla bırakmayacağız, biz vazgeçsek de; insanlık, tarih vazgeçmeyecek. Biz alnımızın akıyla yaşayacağız, sizler de utancınızla yaşayacaksınız. Biz makam istemiyoruz, biz defnetme hakkımızı istiyoruz. 21. yy'da insanlar 'mezarım' diyor. Ama yetkililerden cevap yok, anneler ziyaret edebilecekleri bir mezar istiyor. Bir devlet bu kadar gaddar olabilir mi?”