Kasa arkası bir toplum eleştirisi; 'Kasiyer'
Japon Edebiyatının yeni kuşak yazarlarından Sayaka Murata, bir kasiyerin hayatından yola çıkıp Japon toplumunun ataerkillikle kapitalizm arasına sıkışan çıkmazlarını irdeliyor.
Sena KeskinTokyo’da halen yarı zamanlı kasiyerlik yapan Japon yazar Sayaka Murata, bize çok iyi bildiği bir yerden sesleniyor: Bir marketin kasa arkasından. Kasiyer, 1979 doğumlu ödüllü yazarın onuncu romanı. Roman kahramanımız Keiko, geleneksel Japon toplumuna ayak uydurmayı becerememiş yani evde kalmış ve markette çalışan otuz altı yaşında bir kadındır. Bir gün çevresi tarafından garipsenmekten kurtulmak için kendisi gibi bekâr ve uyumsuz bir erkek olan Şiraha’yı evine alır. Onu kelimenin tam anlamıyla evcil bir hayvan gibi sahiplenir, çünkü Şiraha işsiz ve beş parasızdır. Üstelik çalışma ve toplum hayatına karışma gibi bir gayesi de yoktur.
Yazar; Keiko ve onun ilişkileri aracılığıyla ataerkil zihniyeti ve kapitalist toplumun sahteliğini eleştirir. Bu anlamda romandaki yaşantının çoğunlukla markette geçmesi tesadüf değildir. Kahramanımız bir gün eve dönerken yolunu kaybeder ve marketi ıssız bir yerde karşısında buluverir. Aslında market bütün yapaylığı, saydamlığı ve tekdüzeliğiyle Keiko’nun kendisidir. Çünkü Keiko, çocukluğundan beri garip biri olduğuna inanmış/inandırılmış, çareyi de insanları taklit etmekte ve duygularına yabancılaşmakta bulmuştur. Öyle ki roman boyunca karakterin duygularından bahsettiğini görmeyiz. Zaten karakter duygulandığı zaman bile bunun neden olduğunu anlamaz ve okura da anlatamaz.
Uyum sağlamamış, sağlamış gibi yapmış, bunu yaparken de kendi içini boşaltmıştır. Ta ki Şiraha ile karşılaşıncaya kadar... Şiraha da toplumun baskısından nasibini almıştır. Fakat Keiko’dan farklı olarak o sürekli isyan eder ve uyum gösteriyormuş gibi yapmayı reddeder. Fakat bu isyan da görünüştedir ve aslında nefret ettiği zihniyetin düşüncelerini ne kadar sahiplendiğini Keiko’yla olan iletişiminde görürüz. “Senin gibiler bakire bile olsa ikinci el sayılır... Erkek olduğum için ben bir nebze paçamı kurtarabilirim ama artık senin elinden hiçbir şey gelmez” der ve Keiko’nun evindeki penisli varlığının, toplum baskısının kesilmesi için gerekli olduğuna onu inandırır. Böylece Keiko ona bakmak için daha fazla çalışmaya, Şiraha da evin küvetinde parazit bir yaşam kurmaya başlar.
Karakterin donuk anlatımı hikâyeyi yer yer kara komediye dönüştürse de karakterle bağ kurmamızı güçleştirdiğinden metni zayıflatan bir unsur olarak karşımıza çıkar. Nitekim Keiko’nun market yaşamı sayfalarca anlatılırken Keiko’nun ailesi, eski arkadaşları ve Şiraha ile olan ilişkilerine görece az yer ayrılmıştır. Karakterin birdenbire topluma daha fazla uyum sağlama çabasına neden girdiğini okur olarak anlamakta zorlanırız. Keiko’nun hayatını market raflarının önünden geçer gibi izler, tüketiriz. Belki de yazarın amaçladığı şey tam da budur.
Kasiyer / Sayaka Murata / Çeviren: H. Can Erkin / Turkuvaz Kitap / 126 s.