Kartalın kanatları altında: Turunç
Yeni Belediyeler Yasası’na açılan dava yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nde görüşülecek. Yasanın yürütmesi durdurulmazsa, nüfusu iki binin altında kalan belediyeler kapatılacak. Bu yerel yönetimlerin arasında Muğla-Marmaris’e bağlı Turunç da bulunuyor. Yazın nüfusu 15 bini bulan, yedi bin yatak kapasiteli beldeyi, manganez madeni işletmecileri de tehdit ediyor.
cumhuriyet.com.trYeni Belediyeler Yasası durdurulmazsa, nüfusu iki binin altında kalan belediyeler kapatılacak. Bu yerel yönetimlerin arasında Muğla-Marmaris’e bağlı Turunç da bulunuyor.
Turunç Belediye Başkanı Ali Fuat Fidan da, belediyenin kapatılmasıyla beldede sorunların daha da büyüyeceğini vurguluyor. Yazın belde nüfusunun 15 bini bulduğunu dile getiren Fidan, “Borcu olmayan, yazın nüfusu 15 bini bulan bulan bir yerin belediyelikten düşürülmesi kabul edilemez.
Özel idareye bağlanmayla buranın sorunları hallolmaz. Şu anda altyapı, kanalizasyonu bile çalıştıramayız.
Her bakımdan dünyaya kendini kabul ettirmiş, ülke ekonomisine ciddi kazanç sağlayan, butik, marka olma yolunu seçen bir yer bu iddiasının önüne geçilmesi kabul edilemez. Buraya dünyanın her ülkesinden turist geliyor. 15- 20 yıldır gelen turistler var. Yıllardır bunlar belediye hizmetlerine alıştılar. Birdenbire “çocuğun ağzından emziği almış” gibi olacak.
Doğudaki bir çok ilden iyiyiz. Bu durumda kapatılmamalıyız.
Dünya güzeli bir yerin mavi bayrağı kaybetme riski var. Kendimize özgü özelliklerimizi yitirebiliriz” dedi.
Ülke kaynaklarının öngörüsüz politikalar nedeniyle hızla talan edildiği şu günlerde Turunç, sahip olduğu zenginliklerle konuklarını ağırlamaya çağırıyor. Buradaki güzellikler politik gücün oyunlarıyla yok olmadan, bölgeyi keşfetmenizi öneriyoruz.
Ege’nin her tarafı ayrı güzel! İşte size şu anda turistler tarafından “işgal” edilmiş, “yerlilerin” sadece hizmet ürettiği Turunç! İzmir Adnan Menderes Havaalanı’na 285, Dalaman Havaalanı‘na 120, Marmaris’e ise 23 kilometre uzaklıktaki bu “doğa harikası” beldeye ulaşmak o kadar da zor değil. Marmaris içinden kalkan minibüsler, deniz taşıtları ve kendi aracınızla ormanlık alanda 20 dakikalık bir yolculuk, sizi Turunç’a kavuşturuyor.
İklimi ve korumuş doğasıyla her mevsim denize girilebilen Turunç’u sahillerinde bugünlerde neredeyse boş yer yok. Okulların açılmasıyla birlikte belde yabancı turistlere teslim edilmiş. Deniz suyu o kadar sıcak, hava o kadar güzel ki, çam ormanları altında bölgenin tadını çıkarmanın tam zamanı. 31 Ekim’e dek bölgede turizmin hareketli olduğu söyleniyor. Deniz suyunun sıcaklığının ise 15 derecenin altına düşmediği belirtiliyor. Turunç, Akdeniz iklimine sahip olmasına karşın, etrafını saran yüksek çam ormanı dağlardan inen serin rüzgarlar, insanın bunalmasına izin vermiyor.
Keçi yollu dağlar
Bölgenin son 15 yılda gelişen turizm potansiyeline dikkat çekmek istiyoruz. Özellikle kitle turizmine karşı, doğayı korumayı amaç edinmiş, sürdürülebilir turizm anlayışı benimsenmiş. Beldedeki neredeyse tüm oteller ve işletmeler tarafından kabul görmüş bu anlayış nedeniyle Turunç’a gelen turistler, diğer tatil beldelerinkinden farklı özellikler taşıyor. Burada tatile gelenlerin tercihi doğa sporları, alternatif tıp, yüzme ve organik ürünler...
Bölgenin dağları yüzyıllardır kullanılan keçi yollarıyla sarılmış. Turunç ve çevresinde eski Yunan ve Roma zamanlarında, daha sonra ise Rodos ve yakın çevrelerin ticaret için kullandıkları yaygın bir keçiyolu ağı bulunuyor. Günün her hangi bir zamanında, yöreyi tanıyan bir rehber eşliğinde dağ yürüyüşü (trekking) yapabilirsiniz. Bu şekilde az kişinin görebileceği eşsiz manzarayla da başbaşa kalabilirsiniz. Turunç’tan yola çıkıp çevresinde daha eğlenceli bir gezi yapmak isterseniz cip safari seçeneği önünüzde duruyor. Çamura bulanmak, toz içinde kalmak, ekip çalışmasıyla cipinizi battığı yerden çıkarmak ilginizi çekebilir. Dağlarda yapacaklarınız bunlarla sınırlı değil. Dağ bisikletlerinin yer aldığı turlarla kanyon aşma da (canyoning) beldenin kendi özgü uygulamalarından. Turunç’un bir çok otelinde dağ bisikleti turları rehberler eşliğinde gerçekleştiriliyor. Bunun yanı sıra, Dalaman çayında rafting yapmak için de bu turlara katılabilirsiniz.
Kartal yuvası
Turunç’un denizi dağlar tarafından korunmuş bir yapıda bulunuyor. Adeta dağlar, kartalın yavrusunu kanatlarının altında tutması gibi sıkı sıkıya kavramış denizi. Bu da denizde yüzerken yeşil mavi buluşmasını daha görkemli hale getirmiş.
Denizden sadece yüzerek yararlanmak yerine kanoyu da deneyebilirsiniz. Türkiye’nin ilk deniz kanosu şampiyonasının yapıldığı yer olan Turunç’ta deniz bisikletleri de gezi için uygun araçlar olarak göze çarpıyor.
Heyecanlanmak isteyenlere ise ringo, muz, su kayağı da firmalar tarafından sunulan alternatifler arasında.
Denizden Turunç’u da içine alan Bozburun Yarımadası’nı keşfetmek isterseniz yat turlarına katılmanız gerekecek.
Pek çok tekne turları birbirinden güzel koyları ve mağaraları dolaştırıyor. Kadırga, Akvaryum, Fosforlu Mağara, Gerbekilise turların başlıca güzergahı. Dalışseverler içinse Kadırga örneği olmayan bir bölge.
Gerekli eğitimi alarak, turlarla burada dalış gerçekleştirebiliyorsunuz. İstanbul Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün 2002- 2004 yılları arasında yaptığı bin 500 dalışlık araştırmada, bölgede bin 500’ün üzerinde mikro ve makro canlı varlık olduğunu açıkladı. Hisarönü Körfezi bölgesindeki bu canlılık, dalış yapmak isteyenleri kendisine çağırıyor.
Turunç’a 19 kilometre uzaklıkta bulunan şelale ise tatilinizin en özel anlarından birini yaşatacak sizlere. Şelalenin etrafında bulunan alabalık restoranlarında yemeğinizi yiyebilir, taşların arasından akan suyun güzelliğine hayran kalabilirsiniz. Turunç’ta bulunan bir çok yer gibi şelale de henüz yeni yeni keşfedilen bir yer olduğu için burada ki eşsiz doğada hiçbir şekilde bir bozulma olmamış. Şelalenin etrafında değişik türde bir çok ağaç çeşidiyle karşılaşabilirsiniz.
Korunması \tgereken bölge
Bozburun Yarımadası Doğal Hayatı Koruma Vakfı tarafından 2000 yılında Türkiye’de korunması gereken 10 sıcak noktadan birisi seçildi. Avrupa’da 200 bölge içinden biri olan Turunç, biyolojik çeşitlilik açısından da oldukça zengin. Bu nedenle canlılığın tüm dünyaya ve geleceğe taşınması için sürdürülebilir turizm, burası için en uygunu olarak görülüyor.
Bu küçük yarımada, 13 antik yerleşime de ev sahipliği yapıyor. Bugün bölgenin en çok anıldığı ise Bozburun. Tarihteki ismiyle Tymnos. Yarımada’nın diğer bir adı da Loryma.
Bugünkü adı Bozukkale olan koy yarımdanın en ucunda yer aldığı için, açık deniz rüzgarıyla karşı karşıya kalıyor. Fakat koy bir şekilde kapanıyor ve en sert havalarda bile liman olma özelliğini koruyor. Bu özelliğiyle antik çağlarda da fark edilmiş olmalı ki, Peloponnes deniz savaşındaki Atina gemilerinin sığınağı olmuş. Yine Atinalı bir kumandan Conon, Cnidus savaş öncesi toplanma yeri olarak gemilerini bu limanı seçmiş. Rodoslular da limandaki tek kalıntı olan kaleyi bu burun üzerine kurmuşlar. Bozkale’yi görmek istiyorsanız, özel olarak kiralayacağız bir tekneyle deniz yolunu seçebilirsiniz. Ya da Söğüt Taşlıca yolundan Serçe Limanı’na dek kendi otomobilinizle gidip, kalan kısmı yine deniz yoluyla tamamlayabilirsiniz.
Ulaşılabilmesi rahat olan antik kentlerin başında Amos geliyor. Helenistik devirden Bizans dönemine kadar sürekli bir yerleşim yeri olmuş Amos’a bir saatlik bir yürüyüşle ya da kısa sürecek taşıt yolculuğuyla ulaşabilirsiniz. Bu yolu takip ederseniz yörenin en geniş koylarından olan Kumlubük’e ulaşabilirsiniz. Burada denize girmek diğer yerlere göre daha heyecan verici. Küçüktaşlı sahili aynı özellikle denize doğru devam ediyor. Suyun içinde gözlerini açtığınızda sanki metrelerce uzağı görebileceğinizi düşünüyorsunuz. Bölgede 5 bin yıllık olduğu tahmin edilen Damlataş Mağarası da yer alıyor. Henüz ziyarete açılmamış mağarayı bulmak için yöre halkından birinin yardımına gereksinim duyacaksınız ve de önemli ölçüde enerjiye!
Mavi Bayrak mücadelesi
Beldede 15 yıl önce başlayan çevre hareketi de devam ediyor. Türkiye’de bir çok kentte olmayan atık su arıtma tesisi Turunç’ta sorunsuz işliyor. Turunç’un bu arıtma tesisine kavuşmasının ardından mavi bayrak kazanılıyor ve bu hareket diğer plaj ve sahiller için örnek oluşturuyor.
Daha Muğla’nın arıtması için mücadele edilirken, son yapılan sayımlara göre nüfusu iki binin altında olan Turuç’ta arıtma tesisi buluyor.
Ancak belediyenin yasayla kapatılması tehlikesi herkesi tedirgin ediyor. Yıllardır borç yapmadan kendini yaşamını sürdüren Turunç Belediyesi’nin yasayla kapanması halinde önemli turizm potansiyeli olan bölgenin gelişiminin duracağı belirtiliyor. Belediyenin yaptığı nüfus sayımında belde 2 bin 400 nüfuslu çıkmasına karşın aralık ayında yapılan sayımda iki binin atında kalmış.
Organik ürünler
Turunç’a geldiğinizde özellikle organik ürünlerin ağırlıkta olduğunu görebilirsiniz. Özellikle bölgedeki otellerde, bitki yağları ve masaj teknikleriyle alternatif tıp olanakları sunuluyor. Modern tıbba yardımcı olan bu “töre”nin kendilerine iyi geldiğini söyleyerek her yıl burayı tercih eden bir çok turist bulunuyor. Aynı zamanda gençleştirme programları da burasıyla bütünleşmiş. “Anti- aging” olarak bilinen uygulama yine Turunç’a gelenlerin yararlanabileceği şekilde hizmet veriyor.
Balık keyfi
Turunç’a gelip de balık yemeden gitmek olmaz. Beldenin sahil yolu boyunca restoran ve kafeteryalar dizi halinde sıralanmış. Bunların bir çoğunda denizden yeni çıkmış balıkları deneyebilirsiniz.
Sabah erken saatlerde burunlara giderek kendi balığınızı kendiniz avlayabilirsiniz. Bölge bunun için size bir çok doğal yol oluşturmuş.
Sabah erken saatlerde sahilde yapacağınız yürüyüşün ardından yine kafeteryalarda Turunç’a özgü çam balının bulunduğu organik ürünlerden kahvaltıyı da önermeden geçmeyelim.
Bölgenin yeşil dokusunun astım hastalığına da iyi geldiği yaygın bir inanış. Bir dönem bölgeye gelen Alman çift, ülkelerine döndüklerinde astımlarında büyük bir iyileşme olduğunu fark ediyor.
Doktorunun “Nereye gittiniz? Astımında önemli bir iyileşme var” sözleri üzerine Turunç’a gittiğini söyleyen Alman çift daha sonra yaz kış tatillerini burada geçirmeyi tercih etmişler.
Doktorları ise yaptığı araştırmada buranın havasının gerçekten de iyileştirici olduğu saptanmış.