Kardiyoloji uzmanı Özkan uyardı: 'Sessiz hasarın saptanması için tetkik önemli’
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Alev Arat Özkan, Covid-19’un kalp ve damar sistemi üzerindeki uzun dönem etkilerini henüz tam olarak bilinmediğini ancak hastalığı hafif ya da tamamen şikayetsiz geçirenlerin bile takip edilmesi, olası sessiz hasarların saptanması ve tedavi edilmesi açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Sibel Bahçetepe2019 yılı sonunda Çin’in Vuhan eyaletinden tüm dünyaya yayılan koronavirüs, 2021 Ocak ayı itibarıyla 102 milyon kişinin hastalanmasına ve 2 milyondan fazla kişinin de ölümüne neden oldu.
Covid-19’un her ne kadar bir “solunum yolu virüsü” olarak geçse de, değişik yollardan birçok organı etkilediğinin artık bilindiğini anımsatan Özkan “Daha çok solunum yoluyla alınan virüsün vücut dokularına/hücreye giriş yolu olan ACE-2 reseptörü (almaç), birçok organ ve dokuda (akciğer, bağırsaklar, böbreklerde) bulunuyor. Dolaşım sisteminde ise ‘endotel’ dediğimiz damar duvarının iç tabakasında yüksek miktarda ACE-2 reseptörü var. Bu endotel hücrelerinin enfekte olmasıyla oluşan hasar, küçük damarlarda -ki bunlar tüm vücutta kan taşıyıcı bir ağ sistemi gibi çalışıyor- pıhtı oluşumuna neden olup, bulundukları organın kanlanmasını bozarak ‘Covid parmağı’, inme, iskemik bağırsak sendromu gibi tablolara neden olabiliyor. Kısaca, Sars-CoV2 sadece viral pnömoni (zatürre) yapmıyor, tüm damar sistemi ve kalp üzerinde de önemli etkileri var” dedi.
DAHA AĞIR VE ÖLÜMCÜL
Yanızca kalp damar hastaları değil, kalp damar hastalığı için risk faktörü bulunanlarda da (erkekler, yaşlılar, hipertansiyon, diyabet, obezitesi olanlarda) koronavirüsün daha ağır ve ölümcül seyredebildiğini anımsatan Özkan “Bütün bunlara rağmen hastalığa yakalanan birçok kalp hastasının hastalığı hafif geçirdiği de unutulmamalı” dedi. Özkan, özetle şunları söyledi:
“Değişik çalışmalar, önceden kalp hastalığı olsun olmasın, Covid-19 hastalarının yüzde 7-31’inde bir çeşit kalp hasarı olduğunu gösteriyor. Kalp hasarının olası mekanizmalarının ACE-2 reseptörü üzerinden doğrudan hasar, akciğer tutulumu sonucu oluşan oksijen yetersizliğine bağlı hasar, mikrovasküler hasar ve sistemik enflamasyon yanıtına bağlı hasar olduğu düşünülüyor. Bu hasar atar ve toplardamarlarda pıhtı oluşumuna bağlı tıkanıklık olarak kendini gösterirken, kalbi besleyen koroner damarlarda pıhtı oluşumu kalp krizine neden olabiliyor.
Covid-19 hastalarında ani kalp durması ve aritmiler de görülebiliyor. Bir kısım hastada hastalığın kalp kasını tutmasıyla (miyokardit) akut kalp yetersizliği gelişebiliyor. Hastalığın seyrinde ve sonrasında kalp hızında yükseklik ve ritm bozuklukları da sık görülüyor. Çarpıntı, nefes darlığı, çabuk yorulma, halsizlik ve tansiyon düzensizlikleri gibi şikayetler hastalık geçtikten sonra da devam edebiliyor. Bazen eşlik eden hastalıklar ya da kullanılan ilaçların yan etkileri de bu şikayetlere neden olabiliyor. Virüsün kalp ve damar sistemi üzerindeki uzun dönem etkilerini henüz tam olarak bilmiyoruz. Bu nedenle, hastalığı hafif ya da tamamen şikayetsiz geçirenlerin bile takip edilmesi, olası sessiz hasarların saptanması ve tedavi edilmesi açısından çok önemli.”