Kararın anlamı sansür
MİT TIR’larındaki silahların görüntülerine getirilen engelleme kararına itiraz edildi.
Canan Coşkun/CumhuriyetDilekçede, hakimliğin verdiği kararın gerekçesiz olduğu vurgulanarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğu belirtilerek kaldırılması istendi. Hakimliğin kararında, içerikteki hangi hususların yasayı ihlal ettiğinin delillerle mantıksal ve hukuksal bir bağ kurarak gerekçelendirilmediği kaydedilerek, kararın Anayasa’ya, usul ve yasaya aykırı olduğu belirtildi. Haberin jandarmanın yaptığı arama sırasında çekilmiş görüntüleri de içerir şekilde TIR’ların içinde gerçekte ne bulunduğunu anlattığına dikkat çekildi.
‘Meşru amacı yok’
Erişimin engellenmesi kararının yöneldiği meşru bir amacının olmadığının ifade edildiği dilekçede, Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla ilgili olarak kullandığı, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ulusal ve Uluslararası Yararları ve Milli Güvenliği’ bakımından sakınca doğuracak mahiyette bulunduğu” ifadesinin soyut olduğu, gerekçelendirecek hiçbir kanıt ortaya koyulmadığı belirtildi.
Ulusal güvenlik alanındaki bir belgenin dahi her koşulda yayınlanmasını yasak kabul edecek uygulamayı AİHM’in kabul etmediğinin vurgulandığı dilekçede, “Haberin ise ulusal güvenliğe tehlike oluşturma gerekçesi bile ortaya konamamıştır” denildi. Silah sevkıyatı olayına ilişkin konunun sadece Türkiye kamuoyunun değil, BM ve Avrupa Konseyi dahil dünyanın ilgisinin çektiği anlatıldı. TIR’ların durdurulmasına ilişkin pek çok bilginin yerli ve yabancı yayınlarda yer alarak alenileştiği anımsatılarak, “Bu alenileşme durumunu, tersine çevirmek ne hukuken, ne de fiziken mümkündür. Buna göre erişim engellemesi kararının anlamı, zaten alenileşmiş bilgilerin sadece Türkiye’de yasaklanmaya çalışılmasından ibaret olacaktır” denildi.
HRW ve RSF: Tehdit ve soruşturmalar son bulsun
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), MİT TIR’larındaki silahları haber yaptığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından tehdit edilen gazetemiz hakkında başlatılan ‘terör’ soruşturmasının derhal durdurulması için çağrı yaptı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Can Dündar hakkında açılan davayı “sistematik baskının son örneği” olarak tanımladı ve ceza soruşturmasının durdurulmasını istedi. HRW Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair- Webb, “Gazetecilik görevini yerine getiren Cumhuriyet ve Can Dündar bir ceza soruşturmasına muhatap olmamalılar. Bu ceza soruşturması durdurulmalı ve liderler gazetecileri tehdit etmeye artık bir son vermeli. Cumhuriyet Gazetesine yönelik ceza soruşturması ve tehditler, hükümetin, kendi gidişatının herhangi bir şekilde sorgulanması karşısında gösterdiği, artık endişe verici ölçüde sistematik hale gelmiş baskıcı tavrın en son örneğidir” dedi. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Doğu Avrupa Direktörü Johann Bihr da benzer bir açıklama yaparak “Erdoğan’a yargıya müdahalelerine son vermesi ve gazetecileri tehdit etmekten vazgeçmesi çağrısında bulunuyoruz. Ayrıca, Savcılığa Cumhuriyet’e yönelik terör soruşturmasını derhal geri çekmesi çağrısı yapıyoruz” dedi.
Akademisyenlerden hakimlik kararına itiraz
Sulh Ceza Hakimliği’nin kararına uzun yıllardır internet ve insan hakları alanında çalışan İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Kerem Altıparmak da itiraz etti. Dilekçede, “Cumhuriyet Gazetesi basın özgürlüğünü ve hatta kamuoyuna karşı sorumluluğunu yerine getirmiştır. Cumhuriyet Gazetesi hakkını kullanmıştır, yaptığı habercilik suç konusu olamaz” dendi.