Karantina Sineması: Netflix’in ilk Almanya prodüksiyonu ‘Betonrausch’

Cüneyt Kaya’nın yazıp yönettiği “Betonrausch” sistemin boşluklarından yararlanan iki dolandırıcının hikâyesini anlatıyor.

cumhuriyet.com.tr

Koronavirüs bizleri eve kapadığından beri dijital platformlara dadandık ve vizyona, daha doğrusu salonlara yeni yapımlar gelmediği için de haftalık (ya da günlük) film dozumuzu küçük ekrandan almaya başladık. Bu hafta Netflix’te başlayan yeni filmlerden biri de “Betonrausch”… 1980 Almanya doğumlu Cüneyt Kaya’nın imzasını taşıyan film aynı zamanda Netflix’in ilk orijinal Almanya yapımı olma özelliğini taşıyor. Hazır konu açılmışken ekleyelim; malum, bizde Netflix dizileri (“Hakan: Muhafız”, “Atiye” ve birkaç gün sonra başlayacak “Aşk 101” gibi) bir süredir yapılıyor, izleniyor ama ilk Netflix filmi için biraz daha bekleyeceğiz. Yaz aylarında izleyiciyle buluşacak olan ve yönetmenliğini Ozan Açıktan’ın, başrollerini ise Dilan Çiçek Deniz ve Metin Akdülger’in üstlendiği “Tek Yöne Bilet” adlı filmi çok merak ediyorum doğrusu.


Cüneyt Kaya adı sizi yanıltmasın, filmde hemen hemen hiç Türk ya da Türklere ait bir mesele yok. Genelde Almanya’daki Türk asıllı yönetmenler kendi yaşadıkları topluma dair konular işleyerek adlarını duyuruyorlar (genelleme yapmaktan kaçınalım yine de, tek tük istisnalar mevcut) ama Cüneyt Kaya “Betonrausch”da yanılmıyorsam sadece bir tek Türk karaktere yer vermiş ve o da sadece iki-üç kere kısaca görünüp kayboluyor. Tabii Kaya’nın yaşadığı çevre ve geçmişindeki yaşam deneyimleri de bu hususta etkili olmuştur mutlaka ama en azından kendi kimliği üzerinden ilerlemenin kolaylığına kaçmaması bile takdire şayan.


ÜÇ KİŞİLİK TAKIM

“Betonrausch” (dilimize “Beton Sarhoşluğu” diye çevirmek mümkün) gerçek bir öyküden uyarlanmış ve odağında da hayatındaki en büyük amacı kısa yoldan zengin olup çocukluğunda yaşadığı yoksulluğun intikamını almak olan Viktor Steiner (David Kross) adında bir dolandırıcı var. Hapse atıldıktan sonra (film gösterişli bir partinin ardından sabaha karşı gelen bir polis baskınıyla açılıyor) bir gazeteciye hayat öyküsünü anlatırken dolandırdığı insanlar hakkında “Hepsinin ortak bir özelliği vardı; açgözlüydüler” diyen Viktor’a filmde en az onun kadar üçkağıtçı bir adam olan Gerry (Frederick Lau) ile çekici bankacı Nicole da (Janina Uhse) eşlik ediyor ama bütüncül bir bakış açısıyla bakarsak anlatılan Viktor’un hayatı aslında. Sahte bir belge düzenleyerek pahalı bir evi kiralayan sonra da bunu kaçak işçilere toplu olarak kiralayarak önemli bir kâr elde eden Viktor kolay paranın tadını aldıktan sonra tüm ‘iş’ planlarını üçkağıt üzerinden kurgulamaya başlar ve ilk işinde tesadüfen tanıştığı Gerry ile ortak olarak ufkunu ve iş alanını genişletir. İkisini de ummadıkları kadar yükseğe çıkaran ise emlak dolandırıcılığında kredi almak için çalıştıkları bankada önemli bir pozisyonda olan Nicole olacaktır. Film bir yandan bu üçlü ekibin dolandırıcılık maceralarını anlatırken bir yandan da Viktor’un geçmişe dair çözmeye uğraştığı ailevi meselelerine odaklanıyor. Karakterin ahlaki çürümüşlüğü üzerinden bir nutuk çekmeye çalışmaması ise, garip bir şekilde, filmin pozitif yanlarından biri. 

Birçok bakımdan “The Wolf of Wall Street” filmini anımsatan bir tarzı var “Betonrausch”un. Zamanda ileri geri atlamalarla ilerleyen senaryo kurgusu, yer yer hızlı kesmelerle şekillenen akıcı anlatısı, gerilimin mizahla harmanlanmış tonu ve başroldeki karakterin hızlı dönüşümü gibi unsurlar Scorsese’nin muhteşem filmiyle olan benzerlikler denilebilir ama karşımızda o kadar unutulmaz bir film yok elbette. Yine de Cüneyt Kaya için yakın geleceğe dair güçlü umutlar beslememek için hiçbir sebep yok kanımca.


FİLMİN NOTU 6/10