Karanlık tarafa geçmek (29.08.2014)
Irak 2010, Palmiye Korusu Savaşı’nda Amerikan deniz piyadeleri Santino(Sean Harris), Tratner(Chris Coy), Griggs(Scott Johnson) çarpışmadan sonra ürkütücü bir yeraltı mağarasına inmek zorunda kalırlar. Burada kendilerini dehşet verici bir şeyin beklediğinden habersizdirler.
Aslı Selçuk2013’te New York’ta bir kadın hayvanat bahçesinde 2 yaşındaki çocuğunu aslanların kafesine atar. Bir deniz piyadesi aniden çıldırıp karısını döver. New York Polis Teşkilatı’ndan çavuş Ralph Sarchie(Eric Bana) çöpte bir bebek cesedi bulur. Bir aile bodrumundan garip sesler duyar. Tüm bunlar ABD’nin suç oranı en yüksek bölgesi Bronx’ta gerçekleşmektedir. Ülkenin en zorlu semtinde çalışan Sarchie şüpheci, olaylara siyah–beyaz bakan, inancını yitirmiş,sert, karmaşık, deneyimli bir polistir. Her türlü kötülüğe, şiddete, insanlık dışı olaylara tanıklık etmiş olan Sarchie bir yandan da karısıyla(Olivia Munn), kızıyla(Lulu Wilson) normal bir yaşam sürmeye çalışır. Garip bir vakayı soruşturmaya başlayan Sarchie’nin yolu aykırı Cizvit rahip Mendoza’yla(Edgar Ramirez) kesişince kendi canavarlarıyla savaşacak, inançlarını da sınayacaktır.
The Exorcism of Emily Rose(2005) ve Sinister’dan (2012) sonra Scott Derrickson, Ralph Sarchie’nin yaşanmış anılarını toparladığı, Lisa Collier ile ortaklaşa yazdığı Beware the Night romanından Deliver Us from Evil’i(Bizi Kötüden Koru/2014) çeker. İlk iki filmiyle büyük bir ün kazanan yönetmen üçüncü çalışmasında da kötülüğü, ele geçirilmeyi, şeytan çıkarmayı sorguluyor. Üç filmide aile dramı, aile dinamikleri, içeren doğaüstü, paranormal, ele geçirilme öyküleri. “Maddi bir dünyadan çok tam algılamadığımız bir dünyada yaşıyoruz. Kötülüğün açıklanamayan mantıksızlığında gerçek bir gizem var. İyiyi ve kötüyü derinlemesine tartışıp çözemezsek dünyayı nasıl iyi bir yere çevirebiliriz ? Yaşamımızı nasıl anlamlı, dolu kılabiliriz ?” diyor Derrickson. Kötülüğün derinliğini kavramadan iyiye dönmek olanaksızdır diyen Flannery O’Connor yönetmenin gözde yazarı.
Bizi Kötüden Koru, gerçeğin ve algının kapıları üstüne bir doğaüstü polisiye–gerilim. 8 dakika süren yoğun şeytan çıkarma ayini filmin kilit sahnesi. Bu ritüelin 6 aşamasını (varlık, hile, kırılma noktası, ad söyleme, çatışma, çıkarma) bu sahnede öğreniyoruz. Yönetmen filmini 3 başarılı oyuncu(Bana, Ramirez, Harris) üstüne kurmuş. Şeytan kovmaya dek Mendoza’nın gerçek bir rahip olduğu şüpheli, dışlanmış, bağımlı, geçmişi hatalarla dolu Mendoza, Sarchie gibi kendi şeytanlarıyla savaşıyor. Sarchie’nin de geçmişinde karanlıklar var, içgüdüleri, tinsel sezgileri güçlü. The Doors’un müziği(People Are Strange, Soul Kitchen) filme ayrı bir gizemcilik katıyor. Bronx bölgesi ise filmin adeta ana karakteri.
Üç filminde de şeytanlarla, iblislerle boğuşan sinemacı dinin karanlık yüzünden çok içinde yaşadığımız dünyanın karanlığından etkileniyor. Teoloji doktorası yapan Derrickson salt gördüklerine, algılarına inanmıyor. Exorcist’in(Şeytan/1974) yönetmeni William Friedkin “doğaüstü kötüye inanmazsanız neler olup bittiğini açıklayamazsınız. Psikiyatri ve felsefede çoğunluk akılcı, mantıklı bir açıklama bulmak olanaksızdır” der. Friedkin’de kötülüğün kökenini Irak’taki bir arkeolojik kazıda bulunan şeytan Pazuzu’nun heykelciğine bağlar. Derrickson şeytan kovma ayinlerinin %10–15’inin doğruluğunu savunur, gerçek yaşamda karşılaştığı şeytan kovucuların şeytandan çok bireylerle ilgilendiğini, maddi ya da tinsel dünyada insanların bulmadıklarına yardımcı olduklarını belirtir.
İyi, kötü, şiddet, vicdan, nefret, inanç, tinsellik, gerçek, altıncı his, tinsel sezgi, Hristiyanlık ve öç temalarını sürükleyici bir anlatım, ürkütücü bir görsellikle irdeleyen Bizi Kötüden Koru bugün gösterime girdi.