'Karanlığa karşı, özgür tiyatro'

Türkiye'nin dört bir yanından gelen pek çok tiyatrocu ile izleyici el ele verdi; Küçük Tiyatro'nun önünde insan zinciri oluşturdu...

cumhuriyet.com.tr

Ankara’da, Küçük Tiyatro’da bu kez oyuncular değil, izleyiciler sahnedeydi. Küçük Tiyatro’da sahnelenen “Venedik Taciri” adlı oyunun finalinde oyuncular ile izleyiciler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tiyatroları özelleştiriyorum” sözlerini, sahneye kırmızı karanfiller atarak protesto etti. Salonda izleyiciler, “Karanlığa karşı özgür tiyatro”, “Tiyatro umuttur, umudunu yitirme” sloganları atan izleyiciler, oyuncularla el ele vererek, Küçük Tiyatro’nun önünde insan zinciri oluşturdu.

Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarını protesto etmek amacıyla dün Ankara Devlet Tiyatrosu (DT) Müdavimleri adı altında DT’ye bağlı Küçük Tiyatro önünde toplanan yüzlerce izleyici ve oyuncu hep bir ağızdan “Tiyatro özgürdür, tiyatroma dokunma” sloganları attı. Eyleme, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) oyuncuları, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi çalışanları, Mavi Sahne çalışanları, Devlet Opera ve Balesi çalışanları, Ankara Sanat Tiyatrosu, Kocaeli Şehir Tiyatroları oyuncuları, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Dikmen Barınma Hakkı Bürosu, TOBAV, DETİS, Cumhuriyet okurları da destek verdi. Protesto eyleminde önce Küçük Tiyatro’da sahnelenen “Venedik Taciri” adlı oyunun bitmesi beklendi. Oyuncular içeride oyunu sahnelerken, Küçük Tiyatro’nun dışında toplanan izleyiciler ile tiyatrocular “Karanlığa karşı özgür tiyatro, Tayyip elini tiyatromuzdan çek” sloganları attılar. “Venedik Taciri”nin finaline de oyuncular kırmızı karanfille selama çıktı. Bu arada izleyiciler de oyuncuları ayakta alkışladı. Kimi izleyicilerin gözyaşlarına hâkim olamadığı gözlenirken, salondan “Devlet Tiyatroları kapatılamaz” sloganları yükseldi. Oyun bitiminde, oyuncular ile izleyiciler Küçük Tiyatro önünde buluştu.


‘Yaşasın Devlet Tiyatroları’

Küçük Tiyatro önünde, izleyiciler, Ankara Devlet Tiyatrosu Müdavimleri adı altında basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında, “Son günlerde Devlet Tiyatroları adına yapılan açıklamalar bizleri de son derece üzdü ve endişelendirdi. Çünkü Devlet Tiyatroları’nın kapanması demek, biz tiyatroseverlerin birçok şeyden mahrum kalmamız demek. (...) Bugün burada Ankara DT sezonun son temsillerini sergilemişken hepimizin yüreğinde aynı kaygı var. Her sezonun sonunda yaşadığımız burukluk bugün daha da büyük ve daha da derin. Dileriz bu temsiller ‘sezonun’ son temsili olarak kalır ve DT 1 Ekim’de yeniden perdelerini açar. Hepimizin kalbi aynı dilekle çarparken, yaşasın DT” denildi.


‘Yarım porsiyon Başbakan olursa...’

CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, eyleme bir siyasetçi olarak değil, bir sanatsever olarak katıldığını belirterek, geçen hafta Meclis’e sunduğu araştırma önergesinden söz etti. Araştırma önergesinin konusunun DT sanatçılarının ve DT’nin sorunlarının araştırılması olduğunu belirten Nazlıaka, bu önergeye üç muhalefet partisinin “lehte” AKP’nin ise “alehte” oy verdiğini kaydetti. Nazlıaka, “Soruyorum sizlere, böyle bir araştırma önergesine neden hayır denilebilir. Nasıl bir zararı olabilir bu önergenin... Tabii yarım porsiyon bir başbakan olursanız, elbette hayır dersiniz” dedi. Nazlıaka, dünyanın her yerinde devletin tiyatrolara destek olduğunu bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın kamuoyuna doğruları söylemediğini belirterek, özellikle DT’nin Van, Sivas, Erzurum, Diyarbakır gibi bölgelerde, kimi zaman bir köy meydanında, kimi zaman da bir kahvehanede bile oyun sahnelediğini belirterek, “Bu sanatçılar mı jakoben, elitist, kibirli?” diye sordu.


‘Biz, sanata saygılı devlet adamlarını da tanırız’

CHP Ankara Milletvekili ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün torunu Gülsün Bilgehan da Nazlıaka gibi yıllarca DT salonlarında bir tiyatro izleyicisi olarak eyleme destek verdiğini açıkladı. Bilgehan, “DT’yi kuran sanatçılara destek olan Mustafa Kemal’in asker arkadaşı İsmet İnönü’nün sizler gibi torunlarıyım. Biliyorum sizler beden daha fazla torunusunuz onun. Cumhuriyet tarihinde ve dünya tarihinde, Mustafa Kemal dışında bir tek lider şöyle söylememiş: ‘Her şey olabilirsiniz, milletvekili, bakan, Cumhurbaşkanı... Ancak sanatçı olamazsınız’ dememiş. Söylenecek başka bir şey yok. Biz sanata saygılı devlet adamlarını da tanıdık” diye konuştu. Bilgehan, 9 yıldır ülkede “Harika Çocuklar Yasası” kapsamında kimsenin yurtdışına gönderilmediğine de vurgu yaptı. İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, Devlet ve Şehir Tiyatroları’nın yaşatılacağını ve halkın sanatı daima yaşatacağına dikkat çekerek, hükümetin bugün yalnızca tiyatroyu özelleştirmek istemediğini, muhalefeti, tiyatroyu var eden dekorcularıyla, ışıkçılarıyla birlikte tüm tiyatro emekçilerini yok etmek istediklerini kaydetti. 


‘Her şeyin farkındayız’

İBBŞT adına konuşma yapan Can Başer de, “İstanbul Şehir Tiyatroları ile DT sanatçıları adına rahatlıkla söyleyebilirim ki her şeyin farkındayız. DT ve Şehir Tiyatroları göz göre göre ehilleştirilmeye çalışılıyor. Dünyada ilk kez tiyatrolar, tiyatro insanlarından arındırılmaya çalışılıyor. Bilinsin ki hiçkimse gerçekleri eğip bükerek, sanatçı ve sanatseverler arasına nifak sokamaz” dedi. Tiyatro yönetmeni Yücel Erten ise “Muhafazakâr sanat kavramı, uydurma, içi boş, eşyanın tabiatına aykırı, üfür, üfür ipe diz bir kavramdır. Bu konuda koro halinde yapılan ağız kalabalığı bu gerçeği değiştirmez. Ödenekli sanat ve tiyatro kurumlarının özelleştirilmesi girişimi, temelsizdir, çatısızdır, ufuksuzdur, ruhsuzdur, güçsüzdür. İnsana yatırım yapmayı boşlamış, hayatı bırakıp ranta teslim olmuş bir siyasal iktidarın ürkünç fotoğrafıdır. İhale, müteahhit, rant tezgahı ve hortumdur. İnsansızlaştırmadır, giderek köleleşmedir, yıkımcılıktır. Sanat kurumlarının yıkıma değil, restorasyona ihtiyacı vardır. Bunun yolu da özerkleşmeden geçer” diye konuştu. Konuşmaların ardından izleyiciler ile oyuncular, hep birlikte Küçük Tiyatro önünde insan zinciri oluşturdu.