Karakomik Filmler 2: Deli ve Emanet
Cem Yılmaz, 2019’da çektiği ve “film bombardımanı yapmak istedim” dediği orta metraj ikili filmlerin ikinci ve son halkasını da seyirciye çıkardı: Deli ve Emanet.
Yazgülü AldoğanTıpkı ilk ikilide olduğu gibi bu filmlerin senaryosu da kendisine ait, yönetmeni ve tabii ki başrol oyuncusu da kendisi. Dolayısıyla bütün sorumluluğu da kendisine ait. Yani alkışı da, övgüyü de, eleştiri ve yergiyi de o hak ediyor. Ama sinema bir ekip işi. Ben de bunun için böyle “auteur sineması” dedikleri işe biraz soğuk bakıyorum. Woody Allen yapıyor, Yılmaz Güney de yapıyordu ama Cem Yılmaz, iyi bir stand-upçı olduğu kadar iyi bir sinemacı mı? Orada duruyorum. Sinema yaparken çok keyif aldığı, çok heyecan duyduğu, çok emek ve para harcadığı kesin. Çoğu filmi gişede ters dönüyor ama o bu tarz yapmaya devam ediyor. Hani Serdar Ortaç gibi kimisi sahnede kazandığını Kıbrıs’ta kumar masasında harcar, o da sinemada harcıyor. Zaten sinema yazarlarından çoktandır bir şey beklemiyor, basın gösterimi yapmak ne kelime, özel gösterimlerine bile davet etmiyor. Ben, ön yargısız olduğum için olsa gerek, filmi önceden görme şansına sahip olanlardandım. Salonda da sinema yazarı pek yoktu ama ekonomi yazarı çoktu! Gösterimden önce “Filmler komik değil” dedi. Karakomik’ten kastettiği bu herhalde. Ben zaten onun filmlerindeki bu “palyaço” tarzı seviyorum. Palyaçolar da aslında komik değil, hüzünlüdür ve bunu en çok çocuklar anladığı için palyaço görünce ağlar!
DELİ VE EMANET
İlk film Deli, tam bir dram. Taksici Güven, mahalledeki kim olduğunu bile bilmediği kıza platonik aşkla tutkundur, tek hayali de onun gözlerinin içine bakarak geçireceği sakin bir hayat. Bir gece taksisine aldığı müşteriler yüzünden hayatı altüst olur. Başına gelmedik kalmaz ve sonunda hayali gerçekleşir, ama hangi koşullarda! Özkan Uğur, Cem Davran, Büşra Develi, Emin Gürsoy’un da oyuncuları arasında olduğu filmde gerçekten gülünecek bir şey yok. İkinci film, Emanet’te ise acıklı başlamasına rağmen kahkaha atmaya hazırlanın. Her biri başka bir tiyatro olan televizyon reality şovlarıyla dalga geçtiği bu film, gerçekten toplumsal bir eleştiriyi de gündeme getirdiği için çok başarılı. Üstelik gerçek kahramanları da oynamaya ikna etmiş: Saba Tümer, evlilik programı sunucusu, Acun Ilıcalı ise yetenek yarışması programıyla filmde kanlı canlı rol yapıyor. Her biri kurmaca olan bu programların birinde şöhret meraklısı Çağlar Çorumlu’nun dansçı rolüyle Cem Yılmaz’dan daha çok güldürdüğünü söylemeliyim. Cem Yılmaz da bu bölümde dansçı ama sonradan evlilik programına müstakbel damat adayı olarak katılıyor. Özge Özpirinççi’nin de hayli başarılı bir rolü var bu bölümde. Nesi eksik diye düşündüğünde, nesi var sorusu da gündeme geliyor. Cem Yılmaz’ın, nereden aklına geliyorsa bu hikâyeler, senaryolar ilginç. Cast dersen, zaten Cem Yılmaz’ın oynaması yeter diye düşünüyorsun, adamı sokakta gören suratına bakıp gülüyor. Ayrıca Çanakkale Son Umut filminde de şahaneydi, oyunculuğuna söz yok. Öteki oyuncular da iyi. Müzik, dekor da fena değil. Ama bir şey eksik ki filmler tam değil. Yönetmen olmasın o? Karakomik Filmler 17 Ocak’ta vizyona giriyor. Cem Yılmaz’ın her zaman seyircisi olacaktır. Ama o bu yıl artık stand-up’a ağırlık, sinemaya ara vereceğini söylüyor. Demek ki para kazanma zamanı!