"Kara elmas"ın bedeli ağır

SOSYAL-İŞ Sendikası tarafından yapılan araştırma, ''kara elmas'' olarak nitelendirilen kömürün elde edilme sürecinde maden işçilerinin karşı karşıya olduğu tehlikenin boyutlarını ortaya koydu.

cumhuriyet.com.tr

DİSK'e bağlı SOSYAL-İŞ Sendikası, ''Türkiye'de İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Araştırması-Madencilik Sektörüne İlişkin Temel Veriler'' başlıklı bir çalışma gerçekleştirdi.
Araştırmada, Türkiye'de madencilik alanında yaşanan iş kazalarının kaçınılmaz ya da istisnai olmadığı ifade edilerek, mevcut durumun dikkate alınmadığı, yaşanan acı deneyimlerden ders çıkarılmadığı takdirde Dursunbey'deki facianın son olmayacağı vurgulandı.

Türkiye'de son 15 yıllık dönemde kömür madenciliği sektöründeki istihdamda kamunun payı gerilerken özel sektörün payının arttığına işaret edilen araştırmada, 1995'te özel sektör madenlerinde çalışan işçi sayısı 10 bin 367 iken bu rakamın 2008'de 38 bin 492'ye çıktığına, aynı dönemde özel sektör işçilerinin sektördeki payının yüzde 40,5'ten yüzde 69,6'ya yükseldiğine dikkat çekildi.

Araştırmada, bu rakamların yalnızca sigortalı işçileri kapsadığı ve özel sektör madenlerinde kayıt dışı işçi çalıştırmanın yaygın bir uygulama olduğunun bilindiği vurgulandı.

Kömür madenciliğinde istihdamın özel sektöre kaymasının, ''daha çok işçinin denetimden uzak, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinden yoksun biçimde, düşük ücretlerle, ağır çalışma koşulları altında çalışmasına yol açtığı'' vurgulanan araştırmada, ''Özel sektör tarafından işletilen kömür madenlerinde istihdam edilen işçi sayısı son 15 yılda yaklaşık 4 katına çıkmıştır, ancak işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri aynı hızda artmamış, daha çok iş kazasına kapı aralanmıştır'' görüşü dile getirildi.
 

''Kömür madenciliğinde iş kazası oranı 10-15 kat fazla''

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun istatistiklerine göre, Türkiye'de 2004-2008 dönemini kapsayan 5 yıllık sürede kömür madenciliği sektöründe toplam 30 bin 224 iş kazası yaşandığı, işçiler arasında 2 bin 200 meslek hastalığı tespit edildiği belirtilen araştırmada, bu dönemde iş kazaları neticesinde 218 işçinin yaşamını yitirdiği, 330 işçinin iş göremeyecek biçimde sakatlandığı kaydedildi.

Araştırmada, meslek hastalıkları neticesinde de 5 işçinin hayatını kaybettiği, bin 288 işçinin iş göremez hale geldiği ifade edildi.

Kömür madenciliği alanındaki iş kazası oranının, ülke genelindeki iş kazası oranından 10 ile 15 kat fazla gerçekleştiğine dikkat çekilen araştırmaya göre, Türkiye'de kömür madenlerinde iş kazaları ve meslek hastalıklarına ilişkin veriler şöyle:

Yıl İş Kazası Meslek Hastalığı Ölen İşçi
----- --------- ---------------- ---------
2004 5.481 132 38
2005 6.011 358 82
2006 6.722 416 35
2007 6.293 966 38
2008 5.717 328 30
------------------------------------------------
TOPLAM 30.224 2.200 223
 

Tablo parlak değil

Araştırmada, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, Avrupa kıtasında yer alan ülkelerde 2004-2006 yılları arasında iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranının yüz binde 20,15 olduğu belirtildi.

Bu oranın ILO'ya 2004-2006 yılları arasında istatistik bildiren 25 ülkenin ortalaması olduğu ifade edilen araştırmada, şunlar kaydedildi:

''Aynı dönemde Türkiye'de iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranı yüz binde 92,47'dir. Yani Türkiye, Avrupa ölçeğinde birinci sıradadır. Türkiye'den sonra en yüksek orana sahip olan Portekiz'de bu oran yüz binde 43,67'dir. Türkiye'de maden işçisi ölümleri oranı Avrupa ortalamasının yaklaşık 4,5 katıdır.

ILO istatistiklerine bakıldığında Türkiye, 2000'li yıllar boyunca iş kazasında yaşamını yitiren maden işçisi oranının yüz binde 70'in altına hiç düşmediği tek ülkedir. Yine Türkiye 1999 yılındaki yüz binde 338,3 maden işçisi ölümü oranı ile bir yıl içinde yaşamını yitiren maden işçisi oranının en yüksek değere ulaştığı ülke durumundadır.

Dünyada madencilik sektöründe en önde gelen ülkeler ile Türkiye kıyaslandığında da benzer bir tablo görülmektedir. Bu ülkeler arasında yer alan Kanada'da 2004-2006 ortalaması yüz binde 35, ABD'de yüz binde 27,33, Avustralya'da yüz binde 13,07'dir. Oysa Türkiye'de aynı dönemde bu oran yüz binde 92,47'dir.''

Araştırmaya göre, Avrupa ülkelerinde madencilik sektöründe ölümlü iş kazalarına ilişkin veriler şöyle:

Ülkeler 2004-2005-2006
Ortalaması
(yüz binde)
------------ --------------
Avusturya 15,43
Bulgaristan 26,57
Hırvatistan 25,47
Çek Cumhuriyeti 21,03
Estonya 18,50
Finlandiya 14,50
Fransa 15,20
Macaristan 2,24
İrlanda 2,43
İtalya 17,00
Litvanya 11,83
Letonya 32,17
Malta 0,00
Moldova 26,77
Norveç 4,03
Polonya 22,80
Portekiz 43,67
Romanya 17,67
Slovakya 33,00
Slovenya 8,67
İspanya 36,87
İsveç 4,43
İsviçre 1,80
Türkiye 92,47
İngiltere 9,23
---------------------------
ORTALAMA 20,15
 

''Önlem almayan ağır biçimde cezalandırılmalı''

Araştırmada, ''Türkiye'de özel sektörün madencilik ve bu sektördeki istihdamda payının artmasıyla, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı, kuralsız çalışma koşullarının egemen olduğu ve sendikalaşmanın engellendiği bir çalışma ortamı ortaya çıktığı'' savunuldu.

İşverenlerin, gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almadığı gibi, bu önlemlerin alınıp alınmadığını ve uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle ve gerektiğinde yaptırım uygulamakla sorumlu olanların da görevlerini gereği gibi yerine getirmediği öne sürülen araştırmada, şunlar kaydedildi:

''Madencilik sektörü iş kazası riskinin fazla olduğu bir sektör olmakla birlikte, iş kazaları kaçınılmaz ya da önlenemez değildir. Gerekli önlemler alındığı takdirde önlenemeyecek iş kazası yoktur. Türkiye'nin dünyada maden işçisi ölümlerinin oransal olarak en çok yaşandığı ülke olması, 1999'daki işçi ölüm oranı ile dünya rekorunu elinde tutması ve 1999-2006 yılları boyunca işçi ölümlerinde yüz binde 70'in altına düşmeyen tek ülke olmasının temel nedeni, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin hem işverenler, hem de hükümetler tarafından hiçe sayılması, kar hırsının her şeyin önüne konulmasıdır.
Sonuç itibariyle, mevcut durum dikkatli biçimde incelenmeli ve ülke sathında madencilik başta olmak üzere tüm sektörlerde gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri derhal alınmalı, bu önlemleri almayan işletmeler geçici ya da süresiz olarak kapatılmalı, önlem almayan işverenler ağır biçimde cezalandırılmalıdır. Aksi takdirde yeni facialar ve ölümler yoldadır.''