Kaosun insanıyım...

Gitarist Cem Tuncer’in ilk solo albümü yayımlandı. Sanatçı, uzun yıllardır birçok ödüllü film ve dizi müziğine imza atmıştı.

Orhun Atmış

Caz müziğin başarılı gitarist, besteci ve aranjörlerinden Cem Tuncer’in ilk solo albümü “Alright!” Lin Records etiketiyle yayımlandı. Albümde Tuncer’e 2011 yılında kurduğu caz grubu Cem Tuncer Quartet'in üyeleri saksafon sanatçısı Engin Recepoğulları, kontrbas sanatçısı Volkan Hürsever, davul sanatçısı Ediz Hafızoğlu ile birlikte Ricky Ford da eşlik ediyor. Uzun yıllardır ödüllü film ve dizi müziklerine imza atan, birçok sanatçıyla birlikte sahneye çıkan ve kendi topluluğuyla müzik yapan Tuncer ile ilk albümünü konuşmak üzere bir araya geldik. 
Başarılı müzisyene ilk olarak bu kadar uzun zamandır müzik yapıyorken, ilk solo albümünün neden bu kadar geciktiğini sorduk. Tuncer, “Daha çok film ve dizi müziği yayımladığımız için kendi özel projelerimize vakit kalmadı. Müziğin bir takım başka kanatları ile uğraştık. Besteciliğin yanında klasik müzik de var, dizi müziği, film müziği de var. Ama solo kariyer biraz da terzi kendi söküğünü dikemez hikâyesi. Aslında arka planda belki 20 - 25 senedir albüm için besteler birikiyordu. Şimdi kaydetmeye kalsak herhalde 8-10 tane albüm olur. Sadece biraz geç başladık ama her şeyin bir zamanı var, demek ki o zaman bu zamanmış” yanıtını verdi. 
Peki bu kadar uzun süreler beste yapıyorken solo albümün olmaması bir ukde miydi içinde sanatçının? Tuncer bu soruyu onayladı ve “Hem bende hem yakın çevremde... Müzik camiasında böyle geç albüm çıkarması sorulara neden oluyor. Ben zaten maksimum 40 yaşında yapmaya başlarım demiştim, aynen söylediğim gibi oldu. İnşallah bundan sonraki kısmı daha seri bir şekilde gelecek” diye konuştu. 

'Bambaşka bir heyecan'


Başarılı gitariste “Kendini hangi konuda çalışırken daha iyi hissediyorsun? Sanatçıların arkasında çalarken mi, dizi film müziği yaparken mi, quartetinle birlikte mi, solo mu” sorusunu yönelttiğimizde ise verdiği yanıt şu oldu: “Hepsi bambaşka hissiyatlar, birbirinden güzel arabalara binmek gibi yani. Hepsinden aldığımız keyif bambaşka. Zaten pop müzik ile ilgili sahne pek kalmadı, en son Sezen Aksu ile sahne almıştık, uzun yıllar önce... Şimdi Zuhal Olcay'ın hem prodüksiyonluğunu yapıyorum hem sahnede çalıyorum. Jülide Özçelik var... Onlar da pop müzik değil. Kendilerine has müzikleri olduğu için onlarla sahne yapmak benim hoşuma gidiyor. Artık daha çok kişisel ve solo işlere doğru yöneliyorum. Bambaşka bir heyecan benim için.”

'Alışkanlık'


Cem Tuncer üretim için sessiz sakin yerlere kaçmayı tercih etmeyen sanatçılardan. Şöyle anlatıyor: “Benim üretimimi öyle bir şey etkilemiyor açıkçası. Yani ben kafaca huzur bulduğum ortamlarda kolayca müzik üretebilen bir adam değilim. Kaosun insanıyım baya. Kalabalığın içerisinde, hiç odamın olmadığı ortamlarda, kendime ait hiç özel bir sistemin olmadığı anlarda üretebiliyorum. Zannediyorum, bu öğrencilikten gelen bir alışkanlık. Öğrencilik hep kalabalık evlerde hep konforsuz geçti benim için. Yerlerde süründüm yani, dolayısıyla bir çalışma masam bile olmayınca böyle öğrendim. Hem kafamda düşünsel olarak mevzuyu harmanlamam kolaylaşıyor hem de kafada harmanlandıktan sonra herhangi bir yerde kağıda almak benim için çok kolay. Kaş gibi bir yerde huzurluysak deniz, güneş falan biraz daha bir şey yapmadan durmaya çalışıyorum, o da lazım çünkü. Çok sevdiğim bir Çin atasözü var ‘Dinlenmeyi bilemeyen, çalışmayı başaramazmış’ diye. Dolayısıyla bunlar hep bizim unuttuğumuz şeyler; çok fazla çalışmaktan kendimize vakit ayıramıyoruz. Benim de yıllardır öyle. Bu sene şeytanın bacağını kırmış olduk, daha çok yaz tatili yapıp kışa hazırlıklı olmak adına...”