Kanserle savaşını kitaba döken 9 yaşındaki Ecrin 'mutlu son' arıyor
Kemik kanseri yüzünden yürüyemez hale gelen Ecrin Aydoğ, hasta bir çocuğun korkularını, umutlarını ve yaşama azmini duyurmak için "Benim Hikayem" adlı kitabını yazmaya başladı.
AAUşaklı Ecrin Aydoğ, 9 yaşındayken yakalandığı kemik kanseriyle mücadelesini "Benim Hikayem" adlı kitabıyla duyurmak istiyor.
Uşak'ta eğitim aldığı Aybey İlkokulu 2. sınıfta günlerini Türkçe, matematik, hayat bilgisi öğrenip çocuk kitapları okuyarak geçiren Ecrin'in yaşamını beden eğitimi dersinde sol bacağında başlayan ağrı ve şişlik değiştirdi.
Annesi Pelin Aydoğ'un hastaneye götürdüğü Ecrin ve ailesine doktorlar ilk olarak şikayetlerinin "büyüme ağrısından" kaynaklanabileceğini söyledi.
Ağrıların geçmemesi üzerine yapılan tetkikler sonucu küçük kızın sol dizinde 9 santim büyüklüğünde tümör tespit edildi.
Şubat ayında İzmir'e sevk edilen Ecrin'e Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde yapılan incelemeler sonucu kemik kanseri (osteosarkom) teşhisi konuldu.
Ege Üniversitesi Hastanesinde kemoterapi almaya başlayan Ecrin, sol bacağından ameliyat edildi ve tümörleri yok etmek için ışın tedavisi aldı.
Vücudundaki kanserli hücrelerin tamamından kurtulamaması üzerine yeniden ilaç tedavisine alınan Ecrin, bu süreçte 12 kilo verdi, 16 kiloya düştü ve yürüyememeye başladı.
Uşak'ta kalan Ecrin'in babası İbrahim Aydoğ, işten çıkarılınca maddi açıdan İzmir'de yaşamakta zorlanan aile, Hasta Çocuk Evleri Derneği'nin tahsis ettiği evine sığındı.
Günlerini evde geçiren ancak sık sık kontrol ve tedavi için hastaneye giden Ecrin, kanserle savaşını "Benim Hikayem" adı altında kitaplaştırmaya başladı.
ECRİN'İN KİTABINDAN NOTLAR
Ecrin, büyüklere acılarını, umudunu ve yaşama azmini anlatmak için yazdığı öyküsünde kanserle ve hastaneyle tanışmasını şu sözlerle aktardı:
"Annem ve babamda hep ağlamaklı bir hal hissediyordum. Hatta gece evimize gelen misafirler bile hep ağlamaklı ve şaşkındı. Benim hissimi sorarsanız korkuyordum. İlk defa içimde bu kadar korku vardı. Sanki gece annem yanımda yokmuş gibi bir korku ama onlar hep rüyaydı, uyanınca geçiyordu ama bu kansere karşı korkum kolay geçmeyecek gibiydi. Hastane koridorunda yürürken hiç kimsenin odadan çıkmadığını ve çocukların da saçlarının olmadığını gördüm. Belime kadar olan saçlarıma dokundum, 'Siz de benden gidecek misiniz?' dedim. O koridorda bile yürümek istemiyordum. Oyun odası vardı ama oynamaya gelen çocuk yoktu. Oradaki arkadaşlarım ilaç alıyor ve uyuyordu. Oyun odası da hep boş kalıyordu."
"KİTAP YAZIYORUM ÇÜNKÜ HASTALIĞI HAFİFE ALMALARINI İSTEMİYORUM"
Ecrin, ağrıyla dolu bir süreç geçirdiğini, hiçbir şey yiyemediğini ifade ederek, "Kemoterapilerde çok zorlandım ama hayallerim var, bunları düşünüyorum. Bir veteriner olmak, hayvanları iyileştirmek istiyorum. Güzel bir hayata kavuşmak istiyorum" diye konuştu.
Önce büyüklere bir kitap yazmayı düşündüğünü söyleyen Ecrin, kitabının kapağında biri saçlı, diğeri de saçları dökülmüş iki melek figürünün yer alacağını çünkü en büyük hayallerinden birinin "kemoterapi nedeniyle kaybettiği saçlarının yeniden çıkması" olduğunu dile getirdi.
Ecrin, bacağındaki şişlik nedeniyle ilk gittiği hastaneden basit bir büyüme ağrısı teşhisi ile gönderildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Benim Hikayem adlı bir kitap yazıyorum çünkü hastalığı hafife almalarını istemiyorum. Aileler çocuklarını en küçük bir ağrıda bile hemen doktora götürsünler çünkü büyüyebilir ve çocuklar yürüyemeyebilir."
ANNE PELİN AYDOĞ'UN KAN BAĞIŞI ÇAĞRISI
Ecrin'in annesi Pelin Aydoğ, kızının bacağındaki ağrıları önceleri kremlerle geçirmeye çalıştıklarını daha sonra yapılan tetkiklerle hayatlarının karardığını söyledi.
Yaklaşık 8 aydır kanserle mücadele ettiklerini dile getiren Aydoğ, şu bilgileri verdi:
"Kist 9 santimmiş. Ameliyat başarılı geçse de Ecrin çok zayıfladı, kemoterapiden eli yandı. Vücudunda hala kanserli hücre var. Kanserin tamamen yok olması için tedavi kürleri uygulanıyor. Metastaz yapmadan Ecrin'in bu süreci atlatması hedefleniyor. Kan değerleri çok düşüyor. Kan bağışına ihtiyacımız oluyor. Herkese sesleniyorum. Kan bağışı çok önemli. Bulamadığımız için 6-7 saat hastanede beklediğimiz zamanlar oluyor. Duyarlı insanlardan destek bekliyoruz."
Anne Aydoğ, aile olarak en büyük hayallerinin "Benim Hikayem" adlı kitabın mutlu sonla bitmesi olduğunu sözlerine ekledi.