Kanal İstanbul'un güzergahındaki köyün yüzde 80'i satıldı: Apartmanda nasıl yaşanır bilmeyiz
Güzergâhı belli olan Kanal İstanbul projesi, iki köyün kıyısından geçecek. Arazisi olanlar sevinçli ancak şehirleşme için endişe duyanlar da var. Kanala komşu olacak Dursunköy muhtarı Güngör Özer , “O koca binalar gelirse ne yaparız” diyor ve ekliyor, 'Apartmanda nasıl yaşanır bilmeyiz'
cumhuriyet.com.trHürriyet'ten Cansu Pişkin 'in haberi şöyle: 600 yıllık, 450 nüfuslu Dursunköy’ün 20 yıllık muhtarı Güngör Özer , “O koca binalar gelirse ne yaparız, apartmanda nasıl yaşanır bilmeyiz. Kanal İstanbul konusunda hem heyecanlıyım, hem üzgünüm. Biz sakin köy hayatımızdan çok memnunuz. O koca binalar gelirse ne yaparız diye düşünüyorum. Köyün yüzde 80’i satıldı. Doğduğumdan beri buradayım. Çocukken hayvanlarımız vardı. Torbamızı sırtımıza alır hayvanlarımızla sabahtan akşama kadar kırlara giderdik. 100-150 baş hayvanımız vardı. Tarlalar çok bereketliydi, işçiler tarafından günde iki kez oraklanırdı. Arpa, buğday ve yulaf ekilen sayısız arazi vardı. Şimdi köyümüzde hayvancılık neredeyse bitti. Çünkü artık süt de et de para etmiyor. Yemler çok pahalı. Günde 500 kilo süt verebilecek 100 hayvanım var, iki sene önce elimdeki tüm hayvanları sattım. Tarım ve hayvancılık kooperatifimiz bile kapandı. Kanal İstanbul konusunda hem heyecanlıyım, hem üzgünüm. Biz sakin köy hayatımızdan çok memnunuz. O koca binalar gelirse ne yaparız diye düşünüyorum. Köyün yüzde 80’i satıldı. Yatırımcılar, büyük firmalar ve hatta Araplar birçok yerden arazi aldı. Umarım köy kahvemiz elimizde kalır. Lüks dairelerden, rezidanslardan, villalardan bahsederken, artık kimse bize köy evi yaptırmaz. Zaten yok seviyesine gelmiş hayvancılık ve çiftçilik tamamen biter. Köyümüz eski tarihini korusa yeter. 1970’li yıllarda ailecek birleşip 21 kişilik bir otobüs aldık. Amcam şoför, ben muavindim. Buradan Edirnekapı’ya en fazla 1 saatte giderdik. Şimdi 2 saatte gidebilen şanslı! Arabasız yollardan bahsederken, rezidansları konuşur olduk.
81 yaşındaki Arif Bayır, Kırım’dan göçmen gelen babası sayesinde Dursunköylü olmuş. 1934’te evleri sırf bayırda diye aldıkları soyadlarını hala neşeyle anlatıyor. “Eskiden çok fakirdik burada. At arabamız vardı, şehre odun taşırdık. Şimdi çok değerlendi diyorlar şaşırıyorum.” 1957 seçimlerinde Menderes’in vaadiyle köyde ilk kez tapu aldıklarını söylüyor: “60 dönüm arazi verdi. Aramızda paylaştırıldı. O yıldan bugüne köyümüz aynı ama köyde adam kalmadı. Yatırımların yapılacağını duyunca emlakçılar geldi, arsalar tutanın elinde kaldı. Benim tepede ufak bir arsam var. İnşallah torunlarımın işine yarar. Yoksa ben ne yapayım artık araziyi, toprağı.” Bayır, Kanal İstanbul için “Kalabalık olacak buralar. Huzur kalmayacak. Biz nereye gideceğiz. Fakat babam bize ‘devlete karşı gelinmez’ derdi” diyor.
Projeyle birlikte kanala komşu olacak diğer köy ise Baklalı. Selim Şen, yaklaşık 1800 kişilik Baklalı köyünün muhtarı. Aynı zamanda bir çiftçi. Köylerinin diğer köylere oranla Türkiye’nin her yerinden göç aldığını, özellikle 3. Köprü inşaatı sayesinde nüfusun azalmadığını, çiftçilik ve hayvancılık konusunda ise direndiklerini anlatıyor. Tarihte Fatih Sultan Mehmet’in avlanmaya geldiği yer olarak köylerinin bilindiğini söyleyen Şen, “Dededen toruna çiftçilik devam ediyor. Azalsa da bitirmemek için elimizden geleni yapıyoruz” diyor.