Kanadalı şirketten toprağını savunan köylüye dava
Erzincan'da Kanadalı Anagold maden şirketi ve yerli ortağı Çalık Holding, bölgede yürütülen madencilik faaliyetlerine karşı çıkan köylülere dava açtı.
cumhuriyet.com.trOda TV'den İbrahim Gündüz yazısında, Erzincan'da manden karşıtı köylülerin, Kanadalı Anagold maden şirketi ve yerli ortağı Çalık Holding tarafından mahkemeye verildiğini duyurdu. Köylüler hakkında, “Topraklarımız, sularımız, soluduğumuz hava zehirleniyor” diye tepki gösterdikleri için dava açıldı.
Gündüz yazısında, toprağını savunan Erzincan'ın İliç ilçesi Sabırlı köyünden Sedat Cezayirlioğlu ile Eşref Demir, Yakuplu köyünden Nuri Uyar şikayet eden şirketlere ilişkin ise dikkat çeken bilgiler aktardı. Gündüz yazısında şunları aktardı:
ANAGOLD’UN AKP’YE YAKIN ORTAĞI
Anagold Şirketi 10 yıldır Erzincan-İliç’te Çöpler köyünün tam üstünde bir altın madeni çalıştırıyor. Köyün adıyla anılan maden, geçtiğimiz haftalarda, zehirli atık barajından su içen kuşların ölmesiyle gündeme gelmişti.
Yılda 8 bin 900 ton sülfürik asit, 6 bin 500 ton siyanür ve 4 bin 800 ton silika ve daha 21 çeşit zehirli kimyasal kullanıyor. Ormanları kesiyor, milyonlarca ton taş-toprağı binlerce ton dinamitle doğanın bağrından söküp alıyor, un-ufak ediyor, dünyanın en zehirli kimyasallarıyla eritiyor-parçalıyor ama elhamdülillah hiçbir zararı yok! Tabi yersen. Ağır metallerle yüklü ve sülfürik asit sızdıran milyonlarca taş-toprağı “pasa” diyerek piramit gibi Fırat Nehri’nin kıyısına yığıyor ama hamdolsun hiçbir zararı yok!
O ŞİRKETİN LOGOSUNDA KULLANILAN SEMBOLLER
SSR Mining’in çok dikkat çekici bir de şirket logosu var. Eski Yunan ve Bizans sembolleri olan yarım ay ve güneşi kullanıyor. Yani bugün Erzincan dağlarında SSR Mining’in eski Yunan ve Bizans sembolleriyle süslenmiş bayrağı dalgalanıyor. Kaderin ve tarihin cilvesine bak: Şirketin sembolünü kullandığı Bizans İmparatorluğu, uzun yıllar Erzincan’ın da içinde olduğu bölgede hakim bir güçtü. 26 Ağustos 1071’e kadar. Yani Malazgirt Ovası’ndan Diyojen, Alparslan’a boyun eğene kadar. Kim derdi ki tam 949 yıl sonra hem de muhafazakar-milliyetçi olduğunu söyleyen bir iktidar döneminde Bizans’ın sembolleri Anadolu’da yeniden dalgalansın. Herhalde kartellerin yeni dünya düzenini, küreselleşmeyi, neoliberalizmi ve “neoişgali” bundan daha iyi anlatacak bir ironi bulunamazdı.
Şimdi bu SSR Mining ve ortağı Çalık Holding, “İtibarımızı zedeliyorlar, yalan söylüyorlar, kişilik haklarımıza saldırıyorlar” diyerek Erzincanlı üç köylüye, Sedat Cezayirlioğlu, Eşref Demir ve Nuri Uyar’a 15’en bin liralık tazminat davası açmış. Oysa en önemli kişilik hakkı, kişinin hayatı, sağlığı ve vücut bütünlüğüdür.
Neymiş Sabırlı köyünden Sedat Cezayirlioğlu, FOX TV’ye ve TV52’ye verdiği röportajlarda, “Ölüm tehdidi alıyorum” demiş. Efendim kimseyi tehdit etmiyorlarmış. Bu madenden daha büyük bir ölüm tehdidi olur mu?
Peki ben şimdi soruyorum, Türkiye’nin can damarı Fırat Nehri’nin dibinde yılda 8 bin 900 ton sülfürik asit, 6 bin 500 ton siyanür, nitrik asit, silika ve bilumum kimyasalları kullanmak o bölgedeki canlıların yaşamına bir tehdit değil mi? Her gün 197 futbol sahası büyüklüğündeki bir zehir barajının yanında yaşamaya mahkum edilmek, o zehir barajında biriken zehirli sular taşmasın diye, “evaporatör” denilen bir aletle atmosfere buhar olarak salmak o bölgedeki canlıların yaşamına bir tehdit değil mi? Üstelik 21 farklı kimyasalın olduğu atık barajı, Keban-Karakaya ve Atatürk barajlarını besleyen Fırat’ın hemen dibinde. İşletmede 19 yıl boyunca 1 milyon 720 bin ton zehirli, yakıcı, dağlayıcı ve boğucu kimyasal madde kullanılması bölge insanlarının ve o bölgede yaşayan bütün canlıların yaşamına yönelik bir tehdit değil mi?