Kamunun yanlış kararı yurttaşı mutsuz ediyor
Türkiye, kamuda alınan kararların, paydaşların katılımı, karar öncesi ve sonrası etki analizleri konusunda üç yıl öncesine göre daha kötü durumda.
Olcay BüyüktaşOECD’nin, TÜSİAD ve Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı işbirliği ile yayımladığı “Kamuda Karar Alma Süreçleri Değerlendirilmesi 2018 Raporu”na göre, Türkiye her üç alanda da 2015 yılından daha kötü durumda.
OECD Düzenleyici Politikalar Bölüm Başkanı ve Argüden Yönetişim Akademisi Danışma Kurulu üyesi Nick Malyshev ve Argüden Yönetişim Akademisi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden’in verdiği bilgiye göre, karar alma sürecine paydaşların katılımı konusunda 2015’te 34 ülke arasında 16’ncı sırada olan Türkiye, 2018’de 38 ülke arasında 32’nci sıraya geriledi. Aynı şekilde düzenleme öncesi etki analizinde 2015’te 29’uncu sıradayken 2018’de 33’üncü sıraya, uygulama sonrası değerlendirmede de 2015 yılında 33’üncüyken, 2018’de 35’inci sıraya geriledi. Raporda 2015’te toplam ülke sayısı 34 iken, 2018’de 38 ülke rapora dahil edildi.
KESİLEN AĞAÇLAR
Hızlı alınan, paydaşların katılımının sağlanmadığı ya da Türkiye’de genellikle olduğu gibi paydaşların özellikle dışında tutulduğu kararlarda, ortaya çıkan sonuçlar da hem ülke ekonomisine zarar hem de yurttaşlara mutsuzluk olarak geri dönüyor. Geçilmeyen ve pahalı köprüler, binlerce ağacın kesildiği maden sahaları bu durumun en açık örneklerinden.
Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin daha yoğunluklu görüşüldüğü yıllarda, kamunun karar alma süreçlerinin doğrut yönetilmesini öğrenmek için insan gönderildiğini Nick Malyshev, son yıllarda OECD’nin iletişimde olduğu kamu birimlerinden toplantılara bile katılmadıklarına dikkat çekiyor. Malyshev’in dikkat çektiği bir diğer nokta da uluslararası yatırımcıların da bu raporları incelediği, raporlarda gelişmelerin ülkelerin gayri safi milli hasılaya (GSMH) yüzde 1 ile 2 arasında katkı sağladığı. Çünkü yatırımcı, alınan kararların şeffaf olup olmadığı ve hukuksal uygunluk da incelenen noktalardan.
GÜVEN KAYBEDİLİYOR
Karar alma sürecinde olması gereken, güçlü bir düzenleme yaklaşımının, ülkelere ve kamu kurumlarına yüksek kredi notu ve düşük finansman maliyeti sağladığına dikkat çeken Argüden’e göre, aksi durumda kamu, her türlü kaynak israfıyla en önemlisi de güven israfı ile karşı karşıya kalıyor. Rapor bize kamuda kaynak ve güven israfını engellemenin en önemli yolunun karar süreçlerinde iyi yönetişim ilkelerini uygulamaktan geçtiğini gösteriyor.