Kamu müsteşarlığı Anayasa Mahkemesi gündeminde
Anayasa Mahkemesi, AKP'nin "Demokratik Açılım" sürecinin ilk yasal düzenlemesi olan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasına ilişkin yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açılan davanın ilk incelemesini yarın yapacak.
cumhuriyet.com.trCHP'nin Anayasa Mahkemesine "5952 sayılı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açtığı dava kapsamında Yüksek Mahkeme, yarınki gündem toplantısında söz konusu iptal ve yürütmeyi durdurma isteminin ilk incelemesini yapacak.
Başvuru dilekçesi
CHP tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan dava dilekçesinde, İçişleri Bakanlığına bağlı bir müsteşarlık kurulmasının hukuken olanaksız olduğu ve Bakanlık bünyesindeki müsteşarlıklar arasında muhtemel bir yetki çatışması yaşanabileceği ifade edildi.
Dilekçede, Kanunun, 1'inci maddesinde yer alan, ".terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere İçişleri Bakanlığına bağlı" tümcesinin "hukuk devleti" ilkesine aykırı olduğunun altı çizildi.
Anayasanın 113 üncü maddesi birinci fıkrasının "Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilatı kanunla düzenlenir" şeklinde olduğunun anımsatıldığı dilekçede, "Dolayısıyla Bakanlık teşkilatına ilişkin 3046 sayılı çerçeve kanun hükümlerine uyum Anayasal zorunluluktur. 3046 sayılı kanunun 3'üncü maddesine göre; 'Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, mevcut bakanlıkların bölünmesi veya birleştirilmesi, bakanlıkların görevleri, yetkileri ve teşkilatı bu Kanun esaslarına göre düzenlenir. Bu nedenle, söz konusu yasa, Anayasanın 2'nci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci, 13'üncü, 95'inci, 113'üncü ve 123 üncü maddelerine aykırıdır" denildi.
Kanunda, yer alan "terör" kavramının tanımsal karşılığına yer verilmemiş olduğunun öne sürüldüğü dilekçede, şöyle denildi:
"Keza ilgili mevzuata atıfta bulunulmamış olması karşısında, idareye uygulamada 'terör' kapsamını belirleme yetkisini dolaylı olarak vermekte, yasa ile kesin sınırlarını çizmemektedir. Oysa, kanun uygulamasında, kişisel hak ve hürriyetlerin sınırlanması anlamına gelebilecek düzenlemeler içeren kanunda bu sınırlamaların ancak kanunla yapılması gereği Anayasanın 13'üncü maddesinde açıkça yer almaktadır."