'Kamu görevlileri yargılansın'

Mahkeme kararında, Hrant Dink suikastında herhangi bir örgüt bağlantısı kurmazken cinayet sırasında yetkili makamlarda bulunan kamu görevlileri hakkında bir işlem yapılmaması dikkat çekti.

cumhuriyet.com.tr

Hrant Dink davasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar, toplumun her kesimde tepkilere neden olurken pek çok soru işaretini de beraberinde getirdi. Mahkeme kararında, suikastta herhangi bir örgüt bağlantısı kurmazken cinayet sırasında yetkili makamlarda bulunan kamu görevlileri hakkında da bir işlem yapılmaması ve ödüllendirilmeleri dikkat çekti. Dink ailesi de Trabzon Jandarma ile İstanbul ve Trabzon Emniyeti görevlileri hakkında soruşturma açılması İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe vermişti.

Dilekçede, dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in de aralarında bulunduğu 28 kişi ile Trabzon Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube görevlileri, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube görevlileri ve Trabzon Jandarma görevlilerinin cezalandırılması talep edilmişti. Söz konusu kamu görevlilerinin Dink’in öldürüleceğini bildikleri halde gerekli önlemleri almadığının vurgulandığı dilekçede, olayla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) bu yönde verdiği karara değinilmişti.

Burada gözden kaçırılmaması gereken husus, şüphelilerin yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmalarının cinayeti bizzat işleyen ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmakta olan faillerin fiilleri ile olan bağlantısıdır” ifadesinin kullanıldığı dilekçede, söz konusu kamu görevlilerinin suçun işlenmesine yardım ettikleri belirtilmişti. Dilekçede, “Şüphelilerin eylemleri açıktır. Aldıkları bilgileri değerlendirmiş olsalardı, aldıkları bilgiler çerçevesinde ‘uyarı’ ya da yasadan kaynaklanan görevlerini yerine getirerek önlem almış olsalardı Dink’in öldürülmesine engel olacaklardı. Kasten insan öldürme eylemini ihmali davranışla işlemişlerdir. Görevi, suçu önlemek olan istihbarat görevlilerinin istihbaratı aldıktan sonra gereken yasal işlemleri yapmamaları, asıl suça yani Dink’in öldürülmesine yardım etmeleri demektir” denilmişti. AİHM’nin iç hukukta “etkili bir soruşturma yürütülmediği” kanaatine vardığının anımsatıldığı dilekçede, savcılığın doğrudan harekete geçerek yeniden bir soruşturma açması gerektiği belirtilmişti.

Cinayet sırasında İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah Osmaniye’ye vali olarak atanırken, cinayet öncesinde İstanbul Valiliği’nde bir MİT görevlisi tarafından Dink’in tehdit edildiği ortaya çıktı. İstanbul Valisi Güler bu kişilerin isimlerini açıklamadı, bir tehdit olmadığını söyledi. Muammer Güler daha sonra Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’na getirildi. Seçimlerde ise AKP’den Mardin milletvekili seçildi. Hrant Dink cinayetinde ihmali olduğu iddia edilen kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturma kapsamında birçok kamu görevlisi hakkında takipsizlik kararı verildi. 30 kamu görevlisi için ise “görevi ihmal”den değil “yardım ve yataklıktan” soruşturulmaya izin verildi.

Reşat Altay: Cinayetten sonra görevinden alınan Trabzon Emniyet Müdürü Altay hakkında başlatılan soruşturmada önce “takipsizlik” kararı verildi. İtiraz üzerine Altay 28 Mart’ta ifadesi alındı.

Ramazan Akyürek: 2004’te Trabzon Emniyet Müdürü olarak atanan Akyürek, Erhan Tuncel’e polis muhbiri olarak görev verdi.

Akyürek 2006’da Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı olarak atandı. Dink’in öldürüleceğine dair sayısız ihbar yapılmasına karşın gerekli önlemleri almamakla suçlandı. Görevden alındı. İddialarla ilgili mülkiye başmüfettişlerince yapılan incelemede herhangi bir olumsuzluğun ortaya konulamadığı için açtığı davayı kazandı.

Albay Ali Öz: Dink cinayetiyle ilgili ihmali olduğu gerekçesiyle Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanan dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Öz, 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.