Kalemini 'Gezi'ye çıkaranlar anlatıyor

Kadir Aydemir, Anıl Nişancalı, Pınar Öğünç ve Can Semercioğlu, Gezi’nin ortaya çıkan neticelerini Cumhuriyet için değerlendirdi.

Mehmet Keskin/Cumhuriyet

Tohumları daha Gezi Direnişi’nin henüz başında atılmaya başlanılan ve bugün her yerde karşımıza çıkan duvar yazıları, fotoğraf, resim, beste veya kitaplar, bu konuda belirgin bir kültürel üretimin oluştuğunu haber veriyor. Biz de, Gezi üzerine yorum ve yapıtlarıyla kalem de oynatmış dört isme bu birikimin kendilerini, çevreyi ve seçimleri nasıl etkilediğini sorduk. ‘Evren Bozması’ romanıyla öne çıkan Anıl Nişancalı, Slavoj Zizek çevirileri ve Sabit Fikir dergisindeki yazılarıyla Can Semercioğlu, ‘Aksi Gibi’ isimli öykü kitabıyla gazetemiz yazarı Pınar Öğünç ve şair, Yitik Ülke Yayınları kurucusu Kadir Aydemir, sorularımızı içtenlikle yanıtladı.

 

'Herkes yanındakinin Süpermen'iydi' Anıl Nişancalı (Yazar) 

‘Evren Bozması’nı yazarken aklımda Gezi yoktu, çünkü o zamanlar Gezi yoktu. Kitap belli bir ölçüde apolitik jenerasyona, benim jenerasyonumdan ilerliyordu. İnanılmaz popüler kültür, müzik ve sanrılı bir aşktan bahsediyordum. Aklımda olan şey, çok sevdiğim Kazancı Yokuşu romanı gibi, politik bir gerçeğin birden yüze vurmasıyla olayı kapatmaktı. Yani bu anlamda gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, ‘31- 32-33 Mayıs’ olayları, benim imdadıma yetişti. Hem kendi algım açısından, hem de bana bir final vermesi açısından. Düşünsenize, herkes ölüm tehlikesi altında ağlıyor ve yardıma gelecek bir Süpermen yok, herkes yanındakinin Süpermen’i olmak zorundaydı. Belli bir kültürde kavrulan bir nesil vardı, Gezi herkese ortak bir bilinç verdi. Bizim cehalet ve ferasetle girdiğimiz bir savaş vardı ve bunun aklımızdan çıkmasını zaten bekleyemezsiniz. Gezi, bizim masalımızdı, tabii ki sürekli onu anlatacağız. Gezi bir toplum algısına dokunduğu kadar, insanların bireysel sinirine de dokundu. Genç nesil resmen karşısındaki korkunç kötü adama uyuz oldu ve bunun için bir gücü olduğunu fark etti. Arkadan bangır bangır ve çok sinirli bir nesil olarak geliyoruz, benden söylemesi.

 

'Yazılacak romanları merak ediyorum' Pınar Öğünç (Gazeteci, yazar)

“Rakamlar yalan söylemez, Gezi’ye katılanların büyükçe bir kesimi bir kuşağa işaret ediyor. Ama şu da var, Gezi, birçok kıstasta muhtelif bileşeniyle heterojen bir yapıydı. İki yıl uzaktan baktığımızda hepsinin bir aradalığı ve tüm bundan mülhem o yeni ‘şey’ daha iyi gösteriyor kendini bence. İçinden, sağından, solundan Gezi geçen kültür ürünleri oldu, evet. Ama şahsen, tüketimi de içeren endüstri kısmından önce üretim faslı ilgimi çekiyor. İçinde bir kez dahi Gezi geçmeden, Gezi hatıralarına değmeden ama tam da onların birikimiyle yazılacak hikâyeleri, romanları merak ediyorum. Hükümetin seçim kampanyasını oturttuğu biz-siz dilinin, ‘biz’den oy alabilmek için katmerlenen ayrımcılığın ve bilhassa Cumhurbaşkanı nezdinde kontrol edilemez hale gelmiş öfkenin geçmişinde, Gezi önemli bir durak. Gezi’nin talepleri farklı düzeylerde farklı partilerin seçim beyannamelerine de yansıdı. Kimsenin gücü Gezi’yi yaşanmamış kılmaya yetmez artık.

 

'Seçimlere yansıyacak' Kadir Aydemir (Şair, yayıncı) 

Gezi sürecinin bana göre şöyle bir etkisi var: Kimin ne olduğunu gördük. Bugün herkes kendi âleminde. Endüstriyel olaraksa tek önemsenebilecek şey üretilen eserlerin niteliği olmalı.

Twitter’da, sosyal paylaşım sitelerinde ‘Hashtag’lere, mesajlara dönüştü her şey. Hayat büyük hızla değişiyor. Buna direnmek gerek. Kitabın gerçekliği unutulmamalı.

Yitik Ülke Yayınları’na gelen dosyalar içinde, zaman zaman evet; bu sürecin izleri sezilebiliyor. Yazmak dediğimiz şey sokaktaki hayattan, komşuluk ilişkilerinden, izlediğimiz haberlerden, aşktan bağımsız değil. Yeni yayımladığımız şiir kitaplarımızda da Gezi etkisi açıkça seziliyor.

Gezi sürecinin insanlar üzerinde ayırt edici bir etkisi oldu. Dayanışma ve paylaşım ruhu genişledi ve güçlendi. Özellikle genç nesil oy kullanmayı, temel demokratik hakları savunmayı, insan haklarını daha da önemsiyor. Seçimlere olumlu etkisi olacak diye düşünüyorum.

 

'Bir tek AKP değişmedi' Can Semercioğlu (Gazeteci, çevirmen)

“Evet, bir ‘Gezi nesli’nden söz edebiliriz. Ancak bunu dile getirirken dikkatli olmak gerek. Çünkü Gezi nesli sadece Gezi’deki isyanla birlikte ortaya çıkmış ve orada kısıtlı kalmış bir şey değil. Türkiye’deki sol hareketlerin, halk hareketlerinin mirasını kapsayıp onların üzerine bir şeyler koyarak, onları aşarak ortaya yeni bir eksen çıkarmayı başaran bir nesil bu.

Gezi’den sonra çok sayıda kitap ve belgesel yayınlandı, birkaç da film çekildi. Özellikle kitap düzeyinde bir kültür endüstrisinden bahsetmek yanlış olmaz.

Öte yandan popüler kültürün içine sızmış bir Gezi etkisi mevcut. Televizyon dizilerinden popüler romanlara kadar geniş bir mecrada Gezi’ye yapılan göndermeler bunun bir göstergesi. Ancak burada da dikkatli olmak gerekiyor. Gezi daha yeni başladı, onun etkileri kültür düzeyinde zamanla daha görünür hale gelecek. ‘Seçimler ve Gezi’ ifadesini gündelik kullanımda düşünürsek, kesinlikle bir etkisi var.

Özellikle Gezi’de aktif olan partilerin programlarında çevresel duyarlılıklar görece arttı, Gezi’nin temelini oluşturan yaşam tarzının özgürlüğü ve bir arada yaşama meselesine vurgu ön plana çıktı. HDP eşcinsel, CHP ise Çingene milletvekili adayı gösterdi. Gezi’de bir tek AKP değişmedi. AKP de Gezi’de iyi olup da bugüne kalan ne varsa ona karşı çıkmaya devam ediyor.