Kadınlarının değerini bilen

Atatürk’ün ülkemize armağan ettiği bayramların en kıymetlisi; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.

Nazlı Çelik

Satırlarımı Cumhuriyetin edinimleriyle yetişmiş, evladına da bu yolda aynı edinimleri vermeye çalışan çağdaş bir Türk kadını olarak yazıyorum... 91 yıllık Cumhuriyet tarihimizde nice inişler, çıkışlar yaşadı bu ülke.

Darbelerle gelişmesi kesintiye uğradı; suikastlarla derinden sarsıldı. Ama Türkiye Cumhuriyeti dimdik ayakta durdu. Neden peki? Çünkü temel sağlam. Yaşı, cinsiyeti, ırkı, dini, mezhebi ne olursa olsun, bu topraklarda hep birlikte yaşayabilmek için herkes tek vücut oldu. Bağımsızlığını kazandı ve insan onuruna en yaraşır yönetim şeklini seçti; cumhuriyeti. Bu topraklar için savaşıp canını feda eden Türk’ü, Kürt’ü, Ermenisi, Çerkezi, Çanakkale Şehitliği’nde bugün yan yana yatıyorlar. Zaman zaman oyunlarla, entrikalarla sarsılsa da, kim ne derse desin, bu kardeşlik ruhu 91 yıldır hiç eksilmedi. Bundan sonra da öyle olacaktır. Bize düşen, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’yla ortaya çıkardığı bu birlik duygusunu yaşatmak.

Kardeşçe yaşamak. Bilmeyene de öğretmek. Özellikle kadınlar... Çünkü Cumhuriyet en çok biz kadınların hayatını değiştirdi. Seçme seçilme hakkımızdan büyük şirketlerde yönetici olmamıza, akademik kadrolarda yer almamızdan Meclis’e, kabineye girmemize, özetle var olmamıza kadar yaşanan süreçte çok sancılar oldu. Olacak da! Bu kazanımları korumak, daha ileriye taşımak için...

Bu, hem bu süreçte savaş verenlere hem de “Atatürk ölmedi, yüreğimde yaşıyor” diyerek karşıma çıkıp minik elleriyle bayrak sallayan kızım Kayra’ya borcum. Güzel ülkemin güzel kadınları; bu sizin de borcunuz olsun. Karmaşanın, kutuplaşmanın hepimizi çok yorduğu bu dönemde en büyük dileğim yumrukların, şiddetin değil; hür düşüncenin, fikirlerin yarıştığı nice bayramlar.
(Gazeteci)