Kadınlar iş güvencesi için örgütleniyor
Ev hizmetlerinde çalışan kadınlar sigortalı, güvenceli, düzenli iş için bir araya gelip örgütlenme çalışması başlattı.
cumhuriyet.com.trDİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası İstanbul Konut İşçileri Şubesi, bir süredir ev hizmetlerinde çalışan kadınların örgütlenmesine yönelik faaliyet yürütüyor.
Ev hizmetlerinde çalışan kadınların örgütlenmesi çalışmaları kapsamında şube binasında gerçekleştirilen toplantılara katılan kadınların sayısı her toplantıda biraz daha artıyor.
Toplantılarda kadınlara örgütlenmenin önemi ve beraberinde getireceği kazanımlar anlatılıyor. Kadınlar da çalışırken karşılaştıkları sorunları gündeme getirip, örgütlenme konusundaki önerilerini paylaşıyor.
Genel-İş İstanbul Konut İşçileri Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin, evde çalışan kadınların sayısının sürekli artış gösterdiğini ama bu alanın tamamen kayıt dışı olması nedeniyle sayılarının bilinemediğini söyledi.
Ev hizmetlerinde çalışmanın riskler taşıdığını vurgulayan Çetin, buna karşın İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında değerlendirilmeyen kadınların, bu yasaların sağladığı olanak ve korumalardan da yararlanamadığını ifade etti.
Ev hizmetlerinde çalışan kadınların örgütlenmesinin yasal olarak mümkün görülmediği değerlendirmelerinde bulunduğunu belirten Çetin, ancak bunun tersi örneklerin çeşitli ülkelerde geçerli olduğuna dikkati çekti. Çetin, ''Fiili ve demokratik bir mücadele yaratıldığında kadınlara özgü bu alanda örgütlenme mümkün olabilir. Bu alanda çalışan kadınlar da İş Kanunu ve sosyal güvenlik kapsamına alınabilir. Yaptığımız toplantılarla bir eylem takvimi belirleyerek bu taleplerimizin hayata geçirilmesini isteyeceğiz'' dedi.
Ev hizmetlerinde çalışan kadınların ağır ve hijyenik olmayan koşullarla karşı karşıya kaldığını anlatan Çetin, şöyle konuştu:
''Hasta bakıcılığı yapan arkadaşlarımız var ve bulaşıcı hastalık riskiyle karşı karşıyalar. Çalışırken maske, eldiven gibi kişisel koruyucular bile verilmeyebiliyor. Temizlik işlerinde kullanılan kimyasallar ve deterjanlar hastalıklara neden olabiliyor. Cam, pencere silerken yüksekten düşerek ölümler, ıslak zeminde çalışırken düşüp sakatlanmalar yaşanıyor.
Bu alanda çok ciddi bir potansiyel var. Kadınlara özgü bir alandaki sendikal örgütlenme, sendikal ve demokratik alana ivme kazandıracaktır. Sendika olarak bu örgütlenmeyi başarıyla sonuçlandırma konusunda kararlıyız.''
Nebile Irmak Çetin, İstanbul'da 8 aylık bir çalışma sonunda 200 dolayındaki kadınla temas kurduklarını ve bu örgütlenme çalışmasını özellikle ev hizmetlerinde çalışmanın yaygın olduğu büyük illerde sürdürmeyi amaçladıklarını bildirdi.
''Bize değer verilmesini istiyorum"
Ev hizmetlerinde çalışan kadınların örgütlenmesi girişimine katılan bazı kadınların çalışma koşullarına ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
-Ben bir sigortamız olsun, güvencemiz olsun, geleceğimiz olsun istiyorum bu işlerde. Sadece para kazanmak değil maksadım. Düzenli bir çalışma saatinin de olmasını istiyorum. Çalışan olarak bize değer verilmesini istiyorum.
-Şimdiye kadar iki işte çalıştım, birinden evin beyi yüzünden ayrıldım. Çok kötü konuşuyordu ve çok kabaydı. Argo konuşuyordu. Diğerinden ise onlar çıkardı.
-Şu anda çocuklarımın biri altıya, biri yediye gidiyor. Kendi kendilerine bakıyorlar.
-Biz bu yaşta çalışıyorsak, bir mesleğimiz olsun, bir sigortamız olsun, ileride bir maaşımız olsun, istiyoruz.
-Yanında çalıştığımız insanlar müthiş zenginler, Türkiye'nin en zenginleri arasında bulunuyorlar. Size gelince her şeyin hesabını yapıyorlar. Tek maaşları ile ev alacak durumdalar, sizinle oturup tek kuruşun hesabını yapıyorlar.
-Senin sigortan var mı, bir sağlık sorunun var mı, çocuğunu doktora götürebiliyor musun, bunu sormuyorlar bile. Bunların hepsi sorun oluyor.
-İşi genelde ajans üzerinden buluyorsunuz. Bazen de tanıdığınız biri varsa sizi tavsiye ediyor.Ben arkadaşımı tavsiye ediyorum ya da arkadaşım beni tavsiye ediyor.
-Türkiye'nin her şeyinden ben de faydalanmak istiyorum, tatilinden, doktorundan, denizinden, doğasından faydalanmak istiyorum.
''Kadın olduğumu unutmak istemiyorum"
-Kadın olduğumu hiçbir zaman unutmak istemiyorum, bununla gurur duymak istiyorum.
-Evin içindeyseniz, belli ailelerle çalışıyorsanız giyiminize de karışılıyor. Saçınızın rengine bile karışanlar oluyor. Mesela sarışın istemiyorlar.
-Belli şehirlerden gelmeni istemiyorlar. Ben bir iş görüşmesine gitmek için telefonla randevu alıyordum. Nerelisin dediler önce... Söyledim 'senin tenin esmerdir, ben doğulularla çalışmıyorum' dediler bana.
-Ben mesela beyaz giymeyi hiç sevmem, 'çalışırken bunu giyeceksin' diyorlar, giyiyorum. Orada para kazanacaksınız diye kendi kişiliğinizi bitiriyorsunuz.
-Çocuğumu sevecek takatim bile kalmıyor bazen.
-Sigortamız filan var dediler, giriş çıkış yapmış, ödememiş. Şimdi de 'durumum yok' diyorlar.
-Sigortam 9 sene BAĞ-KUR'a ödenmiş. Beş sene eksik çıktı, 'toptan alır mısınız' dedik BAĞ-KUR'a, 'alamayız' dediler.
-Sosyal güvencemiz, emekliliğimiz, hiçbir şeyimiz yok. İşimiz çok ağır olduğu için bir süre sonra hiçbir şey yapamaz hale geliyoruz.
-Şu anda 38 yaşındayım, 15 senemi bu işe vermişim geriye dönüp baktığımda sıfır, elde var sıfır durumundayım.''