Kadına yönelik şiddet ailede başlıyor

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nükhet Sirman, ''Toplumda birçok kadın kızını dövmeyen dizini döver lafının doğru olduğuna inanıyor'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Kadın ve Aile Şube Müdürlüğünce düzenlenen ''Kadına Yönelik Şiddet ve Şiddetle Mücadele'' çalıştayı Büyükşehir Belediyesi'ne ait Sümerpark'ta başladı.

Prof. Dr. Sirman, çalıştayda yaptığı konuşmada, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin çok yaygın olduğunu, toplumun tüm kesimlerinde görüldüğünü ve kadının hayatına son vermeye kadar uzandığını söyledi.

Kadına yönelik şiddetin en önemli nedeninin Türkiye'de hızlı toplumsal dönüşüm ve bu hızlı toplumsal dönüşüme bağlı olarak yaşanan değişikliklerin kurumsal düzenlemelerde ve zihinlerde bir türlü yer edememesi ve anlaşılamaması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sirman, toplumun değiştiğini ve dönüştüğünü, ama kafaların ve toplumsal kurumların eskisi gibi kaldığını söyledi.

Prof. Dr. Sirman, şöyle devam etti:

''Ataerkil toplumlarda akrabalık bağları içinde yer alan bir kadınlık, bir erkeklik ve insan olma kavramı var. Bu kişiler toplumsal değerleri kişiselleştirdikleri ölçüde problem yoktur. Düzenin karşısında duranlara karşı ise şiddet uygulanıyor. Bir yandan çok farklı bir toplumsal kimlik modeli sunuluyor. Bir yandan da aile içinden çıkan kadına bakış değişmiyor. Kadınlar sokağa çıktıkça, toplumun değişik alanlarına girdikçe kadının üzerindeki denetim de artıyor. Bunun sonucu olarak bir erkeklik sorunu ortaya çıkıyor, kadınlık sonunu değil. Kadınlık bir yoksunluk bir eksiklik olarak tanımlanır. Erkek tam doludur. Erkek, kadını kontrol edemedikçe, bedenini, kimliğini, emeğini denetim altında tutamadıkça endişelenmeye başlar. Toplumsal dönüşümler erkeklik sorununa yol açıyor. Erkeklik sorunu da dönüp dolaşıp kadının tepesine şiddet olarak patlıyor. Yeni değerlerin ve kimliklerin bir türlü oturamamasından dolayı şiddet artıyor.''

Şiddet konusunda kadının bir araştırma ve soruşturma nesnesi haline geldiğini anlatan Prof. Dr. Sirman, ''Biraz da öbürlerine bakalım. Bizi kim bu hale getirdi? Hep kadını sorun olarak ele aldık. Şiddet konusunda bakıyorsunuz kadın yine suçlanıyor. Diyorlar ki bu erkekleri de anneler yetiştiriyor. Ne kadar basit bakılıyor. Kadınlar şiddeti kabul ediyor diyorlar. Ancak öyle değil. Kadınlar şiddeti belgelemek için çaba gösteriyor'' diye konuştu.

Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilgün Toker de kadına yönelik şiddetin kaynağında iktidar ve güç bulunduğunu anlatarak, kadına yönelik şiddetin odaklandığı esas yerin aile olduğunu bildirdi.

Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Muazzez Onuk da kadınların yaşamın her alanında, evlerinde, iş yerlerinde, kamusal alanlarda şiddetin çeşitli biçimlerine sistematik olarak maruz kaldığını, şiddetin en büyük ayrımcılık şekli olduğunu bildirdi.

Onuk, şiddetin sadece temel insan hakları ihlali olmadığını, kadınların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını etkilediğini, kadın ve erkek arasındaki fiili eşitsizliği derinleştirdiğini ve kadınların her alandaki yaşama katılma haklarını ve becerisini ihlal ettiğini ve kadına yönelik şiddetin ayrımcılığı, eşitsizliği sürekli hale getirdiğini sözlerine ekledi.
Çalıştay sonunda kadına yönelik şiddet konusunda alan araştırması için bir danışma kurulunun oluşturulması planlanıyor. Çalıştay 12 Aralıkta sona erecek.