Kadın sesine düşman olmak
Kadınlı erkekli şarkılar söylenecek günler elbette gelecek. O kadar yüksek sesle söylenecek ki, kadın korkusu duyan uğursuzların kulakları sağır olacak.
Mustafa Kemal ErdemolAklını kadın cinselliğiyle bozmuşların yapıp ettiklerine alışılamıyor tabii. Her ne kadar benzerlerine defalarca rastlamış da olsak, Afganistan Eğitim Bakanlığı’nın kız çocuklarına, kadınlara şarkı söyleme yasağı getirmesi sinirlerimizi altüst etti. Bu kadın düşmanlarının olmadığı bir dünya mutlaka kurulacak diye umudumuzu diri tutalım yine de.
Teopatik, yani hastalıklı dindarlığın sonuçları bunlar. Bu tabii ki tek bir dinin mensuplarının tutumu değil. Üç büyük dinin takipçilerinde de var bu. Afganistan’da var da İsrail’de yok mu yani. İki yıl önce Ramat Gan kent belediyesinde Yahudi kültürü departmanının başkanı Tuvia Azuri, dindar Yahudi halkını rahatsız eder diye bir Bağımsızlık Günü etkinliğinde 17 yaşındaki bir kızın şarkı söylemesini yasaklamıştı. Yine de laik kurumların güçlü olduğu bir ülke İsrail; adamı işten attılar. Ama İsrail Eğitim Bakanlığı destek vermişti Azuri’ye, yasaklamakta haklı diye.
KADİM KADIN KORKUSU
Aslında İslam toplumlarında bu konuda tek bir tutum olduğu da söylenemez bu arada. Caferiler pek bir katıdır kadın sesinin yasaklanması meselesinde. Pek çok İslam ülkesinde kamusal alanda kadınlar sahnede tesettüre uymaları koşuluyla şarkı söylerler. Malezya’da böyledir örneğin. Lübnan Hizbullahı, kadınların şarkı söylemelerine pek ses etmez. Ama yine de bu yasak daha çok İslam ülkelerinde vardır sanılır. Bunda Afganistan’daki Taliban iktidarından çok önce İran’daki Mollalar rejiminin uygulamalarının etkisi de var tabii. Aslında bu da pek doğru sayılmaz, çünkü Şah döneminde de kadınların şarkı söylemelerine yasaklar getirilmişti diye hatırlıyorum. Dini olduğu kadar kahrolası bir kültürel temeli de var yani bu işin. “İnsanoğlunun” tarihi, kadim bir kadın korkusu tarihidir, bu kesin.
Kadın sesinin yasaklanması, İslam toplumlarında ne tür sonuçlar doğurduğu, kadına yönelik diğer yasaklar arasında kaybolup gittiği için olmalı, kendi adıma söylüyorum, bilmiyorum. Ama kadın sesini kısmada en keskin tutumu alan Hıristiyanlığın kadına şarkı yasağının korkunç bir sonucu oldu. 1588’de Papa V. Sixtus (diye hatırlıyorum, yanlışsa bağışlayın), kadınlara korolarda yer almayı yasaklayınca, koroda eksik kalan kadın sesini doldurmak için küçük yaşta erkek çocukları hadım edilerek seslerinin ince kalması sağlandı. Castrati deniyor bu uğursuz işe.
‘CASTRATI’LERİN DRAMI
Tabii bu, korkunç dramlara da yol açtı. O günün tekniğiyle bir erkek çocuğunun, hem de arzusu dışında, hadım edilmesi çok ama çok acılıydı kuşkusuz. Ne kadın ne erkek olan castrati’lerin hayatı pek bir acıklıdır. Bunlar arasında 18. yüzyıl operasının en büyüklerinden Carlo Broschi’yi yani daha yaygın adıyla Farinelli’yi biliriz. Tabii ki onun castrati olmasının nedeni, çocukken çok güzel olan sesinin büyüdükçe kaybolup, dolayısıyla ailesinin para kazanma şansını yitirme endişesiyle ilgisi var. Ama bunun tetikleyicisi, kilisenin koyduğu yasaktır. Farinelli’nin olağanüstü güzel bir sese sahip olduğu söylenir, doğru mudur bilemem ama bir dönem yaşadığı İspanya’da Kraliçe Elisabetta’nın bunalımda olan kocası V. Felipe’nin rahatsızlığına Farinelli’nin sesinin iyi geldiğine inandığı söylenir. Kadınlara kiliselerde şarkı yasağı İncil’de geçen “Kadınların kiliselerde sessiz kalmasına izin verin” uyarısına dayalıydı. Şimdi haksızlık etmeyelim; kadın düşmanlığının dindarı, dinsizi yok. Bir dönem kadınların laik çevrelerce de müzik yapmaları yasaklanmıştı. Tuhaf olan, o yasak dönemlerinde şarkıcı kadınların kendilerine castrati süsü vererek şarkı söylemeleriydi. Öyle denir.
Castrati’lerin sesi neden sevildi peki? Yetişkin sesi kötülüğü, yozlaşmayı anımsatıyordu kiliseye. Erkeklere yasak da konulamayacağına göre, kadın sesinin yasaklanmasıyla ortaya çıkan castrati olgusu, bu yozlaşmış yetişkin erkek sesinin alternatifi oluyordu haliyle. Yozlaşmışlıktan, bozulmuşluktan söz edenler de kadın sesini yasaklayarak son derece acılı castrato vahşetinin doğmasına yol açan tipler.
PEDOFİLİYE UZANAN YOL
Çok da para kazandı castrati’ler. İyi ki kazanmışlar. Bir başka zorbalığa da yol açtılar tabii; pedofiliye. Çocuk sesinden cinsel zevk alan uğursuz için castrati bulunmaz bir nimetti, gözleri kör olsun sebep olanların.
Kadını toplumsal hayattan koparırsanız bunlar olur işte. Afganistan’da artık bir akıl rahatsızlığı olan kadın düşmanlığının yol açtığı castrati’likten daha da korkunç bir rezillik var. Kadın sesine günahtır diye karşı çıkan, kadının bedenine bakmayı bile günah sayan kimi hastalıklı dindarlar “kadın” özlemlerini neyle gideriyor peki? Masum çocuklarla. O kadar yaygın ki bu, hemen hemen her yetişkin erkeğin “erkek çocuk sevgilisi” var. (Yan yana yazmak bile zul ama mecburen yazıyorum işte.) “Bacha Bazi” deniyor bu duruma. “Çocuklarla oynamak” anlamına geliyor. Oysa, oynamak o da sadece yaşıtlarıyla çocukça oynamak, bir çocuğun işidir.
Yani tüm dinlerde var olan kadın düşmanlığının halen varlığını sürdürdüğü ülkeler var. Afganistan bunlardan biri. Kız çocuklarının elbette “erkenden kadınlaştırılarak” müzik sektöründe yer almalarını savunduğum(uz) yok. Ama günahtır diyerek kadınların, kız çocuklarının şarkılar mırıldanmalarını yasaklayıp erkek çocuklarının haz endüstrisinde yer almalarına elbette itirazımız var.
Kadınlı erkekli şarkılar söylenecek günler elbette gelecek. O kadar yüksek sesle söylenecek ki, kadın korkusu duyan uğursuzların kulakları sağır olacak.
Haydi inşallah...