'Kadavradan nakilde aile onayı yakıcı bir sorun'

Sanıldığından daha yaygın bir sağlık sorunu olan ve diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi bir toplum seferberliğini de şart kılan kronik böbrek yetmezliği konusunda farkındalık yaratan bir çalışma “Naklen Hayat” ve çerçevesinde Türkiye’nin böbrek yetmezliği haritası bu yazının konusu.

Gamze Akdemir/ Cumhuriyet

Florence Nightingale Hastanesi’nde üç yıl böbrek nakli merkezi sorumlusu olarak görev yaptıktan sonra şu anda, Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi Sorumlusu olarak hastalara hayat vermeye devam eden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Tellioğlu tarafından kaleme alınan kitap, organ naklinin insan hayatında nasıl bir değişiklik yarattığını gözler önüne seriyor.

Hastalarıyla hayatı paylaştığı süreçte dertleri, sıkıntıları, sevinçleri gözlemlediğini ve bu kitabında somutlanan öykülere döktüğünü ifade eden Tellioğlu’nun asıl amacı organ nakli konusunda farkındalık yaratmak ve umudu diri tutmak.

“Naklen Hayat hastalara yönelik bir kitap değil. Asıl amacım hasta olmaya aday sağlıklı bireylerin dikkatini çekebilmekti. Zira organ yetmezliğinin tedavisi toplumun bilinç düzeyine, dayanışma ruhuna bağlı” diyen Tellioğlu amacına ulaşmış gibi. Zira bir okurundan şu duydukları bunun ispatı: “Hayatımın değerini anladım. Neredeyse yeniden yaşamaya başlamak için enerji duymamı sağladı.”

Bu arada kitabın parayla satılmadığını ve “naklenhayat.com” adresinden PDF olarak indirilebildiğini de önemle belirtelim.

23 bin 842 hasta organ bekliyor

Eğitim hayatının başından bu yana 400’ü karaciğer 800’ü böbrek nakli olmak üzere 1200 organ nakli ameliyatına katılan Tellioğlu’nun kendi sorumluluğumda gerçekleşen böbrek nakli sayısı ise 300’ün üzerinde. Sağlık Bakanlığı 2013 yılı verilerine göre organ naklinde Amerika ve Fransa’dan sonra en fazla nakil yapılan üçüncü ülkeyiz.

Sayısı kısa aralıklarla değişmekle birlikte bakanlığın Türkiye Organ Doku Bilgi Sistemi’ne (TODS) kayıtlı; 21 bin 39’u böbrek olmak üzere toplam 23 bin 842 hasta organ bekliyor. 4 bin 293 hastaya organ nakli gerçekleştirildi, bunların 3 bin 318’i canlı vericiden temin edildi. Diyaliz tedavisi gören hasta sayısı 56 bin 205 ve yapılan böbrek nakli sayısı 2 bin 943.

Bu aşamada organ naklinde son gelişmeleri, uygulamaya geçen yeni yöntemleri ve Türkiye’nin bulunduğu noktayı şöyle değerlendiriyor Doç. Dr. Tellioğlu:

Gerek kadavradan, gerekse canlıdan nakil kusursuz durumda

“Gerek kadavradan gerekse de canlıdan böbrek nakli cerrahi kusursuzluğa ulaşmış durumdadır. Böbrek vericilerinde çok sayıda damar bulunması halinde cerrahi açıdan işlem zorlaşmaktadır. Mikrocerrahi tekinlerinde elde edilen gelişmeler sayesinde 3 hatta dört atardamarı bulunan böbrekleri bile başarı ile nakledebilmekteyiz.

Nakle hazırlık döneminde tıptaki tüm gelişmelerden faydalanıyoruz. Kalp damar hastalıklarının değerlendirilmesindeki gelişmeler nakil programlarına da katkı sağlıyor. Radyolojik tetkik yöntemlerindeki gelişmeler ameliyat öncesi değerlendirmelerimizi kusursuzlaştırıyor. Yeni jenerasyon bilgisayarlı tomografi cihazları ile canlı böbrek vericilerinin anatomik yapılarını daha iyi değerlendiriyor ve ameliyat öncesi her adımı planlayabiliyoruz.

En önemlisi ise alıcı verici arasında yapılan bağışıklık testlerinde gelişen teknoloji sayesinde mükemmele yakın değerlendirme yapmak mümkün artık.”

Nakil sonrası vücudun reddi geçmişe oranla azaltıldı

Tellioğlu’nun verdiği bilgilere göre organ naklinde en önemli sorun nakledilecek böbreğe karşı hastada savunma olup olmadığının anlaşılması. Tüm gelişmelere rağmen henüz nakledilen böbreğin hızla red olması ihtimali sıfıra indirilebilmiş değil. Ancak ameliyat sırasında red olması durumu ise artık hemen hiç yaşanmıyor.

Nakil sonrası erken dönemde ağır red gelişmesi oranları ise ciddi olarak azalmış durumda. Organ nakli nefrolojisinde biriken deneyim ise nakil sonrası takiplerde en önemli kozu oluşturmakta. Bağışıklık baskılayıcı ilaçların kullanımında elde edilen deneyime ek olarak yeni geliştirilen ilaçlar da nakil sonrası dönemin belirleyicisi.

Böbrekte kök hücre tedavisi çok güç çünkü…

Peki, pek çok alanda umut ışığı olan kök hücre alanındaki gelişmeler böbrek nakillerine nasıl yansıdı? Bu alanda çalışmalar ne durumda? Soruyu net dille “Kronik böbrek yetmezliğinin tedavisinde kök hücre henüz böylesi bir başarıyı elde edememiştir” diyerek yanıtlayan Tellioğlu böbrek yetmezliği gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen bir soruna tek bir kök hücre tedavisiyle yanıt verebilmenin çok güç olduğuna dikkat çekiyor:

“Kronik böbrek yetmezliği bir son duraktır. Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, böbrek taşları, tekrarlayan böbrek enfeksiyonları, romatizmal hastalıklar, amyloid maddesi birikimi, polikistik böbrek hastalığı, glomerulonefritler, mesaneden böbreklere idrar kaçağı gibi farklı yollardan bu durağa gelinebilir. O nedenle kök hücre ile son durakta tüm olası nedenleri tedavi edebilmek önemli bir sorun oluşturmaktadır.

Araştırmacılar hayvan modellerini oluşturmaya çalışmakta, bu modellerde kök hücrelerle elde edebilecekleri iyileştirmeleri tanımlamaktadır. Ancak halihazırda kronik böbrek yetmezliğinin altın standart tedavisi böbrek naklidir.”

Dünya, kendi doku gurubundan organ elde etme yolunda

Teknolojik gelişmelere rağmen diyaliz makineleri böbreklerin ancak yüzde 10-15’lik fonksiyonunu yerine getirebilmekte olduğunu söyleyen Tellioğlu, diğer fonksiyonlar için ise hemodiyaliz tedavisi gören hastalarda diyet, ilaç tedavisi ile tamamlayıcı yaklaşımlar uygulanmak durumunda olunduğunu anlatıyor:

“Bunca karmaşık fonksiyonu yerine getirebilecek bir cihaz yapabilmek adına geliştirilmeye çalışılan en fantastik yöntem hayvan organlarının hücresel kısımlarının ortadan kaldırılıp geriye kalan çatısı üzerine insan kök hücrelerinin yerleştirilerek kişinin kendi doku grubundan bir organ elde etmektir.

Bu konuda ABD’deki bir araştırma umut verici yönde ilerliyor. Gerçekleşebilirse bu yaklaşımla kendi doku grubunuzdan organlar elde etmek mümkün olacak ve organ nakli sonrası bağışıklık baskılayıcı tedavi yapılmasına gerek kalmayacaktır.”

Ülkemizde kadavradan nakilde aile onayı yakıcı bir sorun

Son olarak nakil konusunda yasaları değerlendiren Doç. Dr. Gürkan Tellioğlu, organ bağışında vefat eden kişinin yakınlarının onayı alınmasının halihazırda tartışma konusu olduğuna dikkat çekiyor:

“Hukuken organ bağış kartı bulunan bir kişiden vefatı halinde organlarının alınmasında bir sorun yoktur. Ancak kültürümüzün bize has olan yanları gibi nedenlerle uygulamada, vefat eden kişinin yakınlarının onay şartı aranmaktadır.

Bu konu ne sadece yönetmelik veya kanun gibi uygulamalarla çözülebilir ne de kendiliğinden oluşacak bir mutabakatı bekleyerek. Belirsiz bir geleceğe ertelenemeyecek kadar yakıcı bir sorundur bu. Her yıl binlerce insanımızı kaybediyoruz organ nakli bekleme listelerinde.

İspanya’da organ bağış oranları ülkemizden 10 kat fazladır. Bunun anlamı İspanya’da bizim yaptığımız toplam böbrek naklinden fazlası kadavradan yapılmaktadır. Bizim yaptığımız böbrek nakillerinin yüzde 80-85’inin canlı vericili böbrek nakli olduğu düşünülürse durumumuz çok parlak değildir.”