'Kaçak yazgımız olmasın'

Roboski’de kaçınılmaz meslek olan kaçakçılığı Ümit ve Zeki Encü anlattı.

Mahmut Oral/Cumhuriyet

Türkiye Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünü, 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 gencin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının bombardımanında öldürülmesiyle duydu. Roboski aslında son 30 yıl içinde Kürt sorunu nedeniyle yaşanan çatışmalardan çok etkilenen yerleşim birimlerinin başında geliyor. Önce zorla göç ettirilme ve koruculuk dayatmasıyla karşılaşan Roboski ve çevre köyleri, 90’lı yıllarda büyük bir göç trajedisi yaşadı. Irak’taki Mahmur kampı, Roboski’den kaçanlar tarafından kuruldu.

Etrafı Tanin sıradağları ve Beyaz Tepe ile çevrili olan Roboski’de tarım olanaksız. Bu yüzden de yüzyıllardır burada kaçakçılık yegâne geçim kaynağı. 1950’li yıllardan sonra kaçakçılığın önüne geçilmesi için sınırlara mayınların döşenmesi de bu geçim yolunu engellemeye yetmemiş. Daha ötesi, trajikomik bir durum da söz konusu. Devlet geçim kaynağı olarak tarlalarını ekip biçmeyi önerdiği köylülerin arazilerine mayın döşemiş. Tarlayı eken bazı Roboskililer yaralanmış, elleri kolları kopmuş. Yaşamını yitiren de var bu şekilde. Kaçakçılığa giden onlarca Roboskili, geçen yıllar içinde mayında ya uzvunu yitirmiş ya da canını, ama durmak bilmemiş kaçakçılık. Çünkü bu onlara göre “Roboski’nin yazgısı”.

Sınırları biz çizmedik ki...

Roboski’de kaçakçılık yapan gençlerden biri olan 22 yaşındaki Ümit Encü, aslında çok zor bir geçim yoluna başvurduklarını belirtiyor. Birkaç kez Batı kentlerine gidip çalışmayı denese de “Şırnaklı” olması nedeniyle iş bulamayıp geri döndüğünü, bulduğu işte de baskılar nedeniyle tutunamadığını belirten Encü, “Bize göre kaçakçılık değil, sadece geçim kapısı. Çünkü burada tarım alanı yok. Hayvancılık yapmaya uygun meralar yok, tarla, bağ, bahçe yok, etraf tamamen dağlık. Bu nedenle ekonomi sadece ticaretle gelişebilir. Ticaret için de sınır kapısı lazım. Ama Roboski’de yüzyıllardır geleneksel olarak bu ticaret kaçak yollardan yapılıyor. Bu sınırları biz çizmedik ki, biz bu sınırlara tabi olalım. Orada alışveriş yaptığımız insanlar bizim akrabalarımız. Zaten çoğu zaman alışverişten ziyade ihtiyaçlarımızı alıp geliyoruz. Ayrıca sınır derken öyle tel örgüler falan da yok ortada. Yani sadece adı sınır ve biz o sınırı bir kez daha tekrar ediyorum, tanımıyoruz. Diyelim ki sınır var. Neden sınırın iki tarafında da akraba Kürtler var. Onları kim ayırdı? Hem bu sınır çizilirken bir köyün toprakları ikiye bölündü. Bir kısmı burada diğer kısmı karşıda kaldı. Bu nasıl sınır böyle?” diyor.

2. Roboski katliamından korktuk

Son birkaç gündür askerin engel olması nedeniyle mal getiremediklerini belirten Ümit Encü, asker müdahalesi sırasında sınırda olan grup içinde bulunduğunu ifade ederek olayı şöyle anlattı: “Askerleri görünce ikinci Roboski katliamı olacağı korkusu var gençlerde. O nedenle sınırda asker gördüğümüzde çok endişeleniyoruz. Korktuğumuz kendi canımızdan ziyade ailelerimiz. Çünkü aynı endişe ailelerimizde de var. Birkaç gündür köy o yüzden ayakta. Herkes sınıra akın edip askere engel olmaya çalışıyor. Ama asker birkaç gündür çok acımasızdı. Kadınların üzerine gaz bombaları attılar. Ezidiler vardı Türkiye’ye girmeye çalışan, onlar da geri kaçmak zorunda kaldılar. Şunun bilinmesi lazım; ne mayınlar, ne askerler ne de başka engeller, bizi bu geçim kaynağından uzak tutamayacak.”

Ya korucu ya kaçakçı olacaksın

18 yaşındaki Zeki Encü de kaçakçılık yapan gençlerden bir başkası. Yaşı genç olsa da kaçak işinde epeyce bir deneyim kazanmış. Çünkü 3-4 yıldır kaçak yollarında gidip gelmiş. O neden kaçakçılık yaptığını şöyle anlatıyor: “Burada geçim öyle kolay değil. Ekin yok, hayvan yok, tarla yok. Olan tek şey ticaret. O da Türkiye’de yok. Dolayısıyla Irak’taki akrabalarımızdan mal alıp burada satıyoruz. Roboskili her genç ya korucu olacak ya da kaçakçı. Ama korucu olmak istemiyoruz. Başka kentlerde ise iş bulamıyoruz. Bizim hayat kaynağımız köyümüz ve burada yaşamanın, gelir elde etmenin tek yolu kaçak. Gerçi devlete göre adı kaçak, bize göre ticaret. Mademki buradaki köylerin kaçağa gitmesini istemiyorlar, o zaman bize sınır ticareti yapmak için olanak tanısınlar. Ticaret için kapı açsınlar. Biz de resmi yollarla alışveriş yapalım. 34 kardeşimizin bedenini parçaladıktan sonra devlet burada kapı açılacağını söylemişti. Hani ne oldu o kapı?”