"Kabadayılık yapmasınlar"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 22 aydır tutukluluğun ardından tahliye edilen Ergenekon sanığı sendikacı Mustafa Özbek'in sözleriyle ilgili olarak, "Keyfini çıkarsın ama kabadayılık olmaz" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, katıldığı canlı yayında NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı. Türban konusunun yıllardan beri konuşulduğunu ancak 2007'de Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin ardından konunun gündemden düştüğünü anımsatan Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandum öncesindeki konuşmalarında türbanın gündeme geldiğine dikkat çekti.

"Türban gündemimizde yoktu"

Arınç, şöyle konuştu:
"Doğrusu biz o günlerde böyle bir şeyi konuşmuyorduk. Çünkü 10 ve 42. maddeler 411 oyla kabul edilmesine rağmen Anayasa Mahkemesi işin esasına girip bizce de çok yanlış bir karar vererek bunu iptal etmesiyle biz artık susmuştuk. Yani sorunun zaman içerisinde bir şekilde çözülmesini bekliyorduk ama bu konuda öncü olmayı, bu konuda bir girişimde bulunmayı da mevcut Anayasa Mahkemesi kararı karşısında çok olanaklı bulmuyorduk. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu belki inanarak, belki referandum öncesinde kendi liderliğini kanıtlamak için toplumda kronik hale gelmiş bazı sorunların çözümü konusunda ümit veren ifadelerde bulundu."
 

"CHP'nin kafası karışık"

Kılıçdaroğlu'nun türban sorunun çözümü konusunda "Bizi iktidara getirin, nasıl çözeceğimizi görürüz" yönündeki ifadelerini "talihsizlik" olarak değerlendiren Arınç, CHP'nin bu konudaki çözüm önerisini açıklaması gerektiğini ifade etti. Arınç, CHP'nin türban konusunda kafasının karışık olduğunu, türban yasağının savunuculuğunu yapmış simge isimlerin halen CHP'de milletvekilliği yaptığını söyledi.
 

"28 Şubat döneminde Genelkurmay türban yasağı için baskı yaptı"

28 Şubat sürecinde Anayasa'da ve yasalarda bu yönde bir hukuk normu olmamasına karşın üniversitelerde türbanlı öğrencilerin artmasını "irticai eylem, rejime başkaldırı" olarak görenlerin yazılı emirle üniversitelerde türbanı yasakladıklarını, bu yasağı uygulamak istemeyen rektörlerin görevden alındığını dile getiren Arınç, "Bugün nasıl Türkiye'de bazı şeyler yıllar sonra konuşulabiliyor, hatta çok korkunç iddialar bile gündeme geliyorsa emin olun bazı rektörler de konuşmaya başlarsa geçmişte YÖK Başkanlığı yapanların, hatta YÖK Başkanı'nın imzasına gerek olmadan Genelkurmay İkinci Başkanlığı yapanların yazdığı yazılarla çağırarak, telefon ederek, bizzat nasıl baskılarda bulunduğunu umarım söyleyeceklerdir" diye konuştu.
 

"CHP geçmişte karşı çıkmasaydı türban yasaklanmazdı"

Türban konusunun, bir kadının kendi kıyafetini belirleme özgürlüğüyle ilgili bir konu olduğunu kaydeden Arınç, "Temel haklar noktasından baktığımız zaman bir insanın kendi kimliğini ortaya koyması, ifade etmesine bence bir özgürlük olarak bakmak lazım" dedi. Anayasa'da ve kanunlarda türban konusunda bir sınırlama olmadığına dikkat çeken Arınç, "Anayasa Mahkemesi'nin şu veya bu kararından bahsedebilirsiniz, Anayasa Mahkemesi kararlarının doğru olduğunu, hepsinin yasal dayanağının bulunduğunu söyleyemeyiz" dedi.

CHP'lilerin geçmişte türban yasağını savunduğunu anımsatan Arınç, "Bütün bunları söyleyenlerin geçmişine baktığımız zaman, bugün aynı ağızlar 'Artık bu sorun çözülmeli, üniversitelerde öğrenciler hiçbir engelle karşılaşmamalı. Başörtüsü müdür türban mıdır bir yasaklama olmamalı' diyorsa bence Anayasa Mahkemesi'nin geçmiş kararlarından çok buna bakmak lazım. Çünkü Türkiye'deki bazı yasaklar kendiliğinden, spontane, belli güçlerin kendi güçlerini ortaya koyarak koyduğu sınırlamalardır. CHP bugüne kadar bu noktada yapılan düzenlemelere geçmişte SHP olarak, düne kadar da CHP olarak karşı çıkmamış olsaydı fevkalade himayeye mazhar bir parti olduğu için onun söylediklerini Anayasa Mahkemesi de kabul edilecek, hatta oraya gidilmediği için belki bu konuda bir yasaklama kararı bile verilmeyecekti" diye konuştu.
 

"Topu taca atmayalım"

Kılıçdaroğlu'nun türban konusundaki açıklamalarını olumlu bulduklarını ancak CHP'ye karşı bu konuda bir güven bunalımının olduğunu ifade eden Arınç, CHP ile masaya oturmanın yolunun, Kılıçdaroğlu'nun türban konusundaki çözüm önerisini açmasına bağlı olduğunu belirtti.

CHP'nin "Türban kamuda hizmet verenlere ve üniversite öncesine serbest olmamalı" çekincelerini de değerlendiren Arınç, Kılıçdaroğlu'nun "Türbanı çözelim" açıklamasından sonra bazı CHP'lilerin "Hayır onu söylemek istemedi, bir sürü şey söyledi de onların içinde türban da var" yönünde açıklamalar yaptığını anımsatarak şöyle konuştu:

"Maşallah çok iyi taktik hocaları var. Bunlar topu taca atmaktır. Konuştuğumuz konu, tartıştığımız konu üniversitelerdeki öğrencilerin, reşit olmuş, 18 yaşını geçmiş, artık kendi iradesiyle üniversite eğitimi alırken kıyafetini de belirleyecek olan kızlarımızın üniversitelerdeki yasaklardan kurtulmasıdır. Topu taca atmayalım. Bunun üzerinde konuşuyorlardı. Şimdi ipe un sermek için kırmızı çizgiler, mavi çizgiler, yeşil hatlar, kurtarılmış bölgeler, bunlarla ortaya çıkıyorlar."

Dini açıdan gereklilik konusunda bu konunun Diyanet'e danışılabileceğini dile getiren Arınç, "Ama bu, piyasada ekran ekran dolaşan, din konusunda otorite olduğunu zannettiğimiz, aslında hiç de öyle olmayan bir takım insanlara sorularak çözülecek bir şey değil" dedi.

Arınç, konunun dini gerekliliğinin ötesinde kıyafet özgürlüğü olduğunu, kadınların kıyafet tercihi üzerine bir şey söylenmemesi gerektiğini belirtirken şu anda türbanın üniversitede serbest olmasının tartışıldığına işaret ederek "Üniversite dışındaki bütün konuşmalar, o kırmızı çizgiler filan bir yerden geçerken ıslık çalmaya benziyor. Biz üniversiteyi konuşuyoruz. Onun dışında hiçbir şey şu aşamada konuşulacak bir konu değil. O korkuları vererek aslında bu sözlerden vazgeçmeye çalışıyorlar" diye konuştu.
 

"Ümit hanım bütün ümitlerimizi boşa çıkardı"

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda yaptığı "Türbanın kamuya gelmemesi mümkün değil" açıklamasına tepki gösteren Arınç, "Kendisi hakkındaki ümitlerimizin tamamını boşa çıkaran ismi Ümit Hanımefendi, ama bütün ümitlerimizi boşa çıkaran, özgürlükçü görünen ama arkadan korkularla, vehimlerle, endişelerle bu tür sözlerle bendeki kredisini tamamen tüketmiş durumda" dedi. Boyner'in Anayasa referandumu sürecindeki tavrı ve dünkü mülakatı karşısında "tüylerinin diken diken olduğunu" söyleyen Arınç, "Yanlış düşünceler, bunlara katılmıyorum" dedi.
 

"Paket olmaz, sadece türban olur"

Arınç, CHP'nin türban raporu taslağında yer alan YÖK'ün kaldırılması, üniversitelerin özerkleştirilmesi, zorunlu din derslerinin kaldırılması gibi konuların türban konusuyla birlikte bir paket halinde gelmesi durumunda buna destek vermeyeceklerini ifade ederken "İş sulandırılırsa, genişletilirse, iş başka mecralara dökülmek istenirse bizde eskiden beri güzel bir tabir vardır, işi uyutmak istiyorsanız komisyona havale edeceksiniz" dedi. Arınç, "Bunlar güzel şeyler. Ama arkadaş, topu taca atma. Senin ağzından çıkan söz referandum öncesi türbana özgürlüğü getireceğiz sözüdür. Bunun yanına başka şeyler ilave etme" diye konuştu.

Türbanı çözmenin, CHP'nin görevi olduğunu dile getiren Arınç, CHP'nin önerdiği diğer konuların daha sonra gündeme gelebileceğini belirtti.
 

"Askerlik süresinde uzunda değil kısada eşitliği konuşalım"

Arınç, tek tip askerlik konusundaki çalışmanın henüz Hükümet'e gelmediğini, sürenin uzayıp kısalacağı, bedelli askerliğin de yasanın içinde olacağı konularının netlik kazanmadığını belirtti. Askerlik süresinin bu kadar uzun olmasına karşı olduğunu, askerlik süresi konusunda uzunda değil, kısada eşitliğin konuşulması gerektiğini vurgulayan Arınç, konunun seçim öncesinde mutlaka netleşeceğini ifade ederek "Bu kadar konuşulduktan sonra mutlaka bir şey olması gerekir, ortada bırakılamaz" dedi.
 

"Tahliye edilenler kabadayılık yapmasın"

Ergenekon davası kapsamında uzun süren tutukluluk sürelerinin TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun gündemine de geldiğini kaydeden Arınç, bunu sadece Ergenekon'la sınırlı düşünmediğini, konunun genel bir sorun olduğunu ifade etti.

Ergenekon soruşturması kapsamında tahliye edilen eski Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in tahliyesini ve "22 ay savunma yapmadan çıktım, 3 saat önce teröristtim, şimdi ne değişti" sözlerini değerlendiren Arınç, "Bence bu işin keyfini yaşasın, içerideki arkadaşları için de dua etsin, onlar da bir an evvel özgürlüklerine kavuşsunlar. Ama kabadayılık olmaz. Çünkü öyle kabadayılar vardı. Tahliye edip çıktığında 1 buçuk saat kadar televizyon önünde konuşan, sonra tekrar 'İçeri buyrun' dendiği zaman da sesi çıkmayan insanlar var. Tahliye edenler sevinsin, inşallah beraat edenler olacaktır, onlar da mutlu olsunlar. İyi bir yargılama, güzel bir adalet hepimiz için gerekli" dedi.
 

"CHP milletvekilleri yargıyı etkilemeye teşebbüs ediyorlar"

Arınç, youtube yasağının içine sinmediğini, bu konuda bir hukuki düzenlemeye ihtiyaç olduğunu ifade etti.

CHP'li milletvekillerinin Hanefi Avcı ile yaptıkları görüşmeyi değerlendiren Arınç, CHP'li milletvekillerinin bazı davalarla "avukat gibi ilgilenmesinin" yanlış olduğunu düşündüğünü kaydederken yargı sürecinin devam ettiği sırada yapılan görüşmelerin dışarıya aktarılmasının "yargıyı etkilemeye teşebbüs" olduğunu savundu.

Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmelerle ilgili Taraf gazetesinin haberlerinde bahsedilen "balıkçı" hakkında bir bilgisi bulunmadığını belirten Arınç, Öcalan'la temaslar konusunda önümüzdeki hafta Kuzey Irak'la ilgili teskerenin TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri sırasında bilgi verileceğini açıkladı.

"İddialar gülünç de olsa araştırılmalı"

Arınç, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümleri hakkındaki suikast iddialarına ilişkin ise şunları söyledi:

"Keşke bütün bu olayların gerçek yönleri ortaya çıkarılabilse. Türkiye'de yaşadığımız için ve geçmişte yaşanan bazı olumsuzlukları da birebir yaşadığımız için bu olaylardaki bütün endişeleri, senaryoları, konuşulanları mutlaka araştırmak gerekir diye düşünüyorum. Eğer geçmişte yaşanan, konuşulan bazı olaylar Türkiye'nin yüzünü kara çıkartmaya yönelik bazı tezgahlar, provokasyonları görmemiş, duymamış, yaşamamış olsaydık 'Bu bir trafik kazasıdır, bu bir şudur, budur' diyebilirdik. Gene belki öyledir. Ama bunların üzerine gidilmeli, araştırılmalı ve tanıklarıyla mutlaka gün yüzüne çıkarılmalıdır."

Arınç, adli yargının iddialar ne kadar basit, gülümsetecek nitelikte olursa olsun bu iddiaları ciddi kabul ederek araştırmasında fayda olduğunu söyledi.