Julian Assange’ın kedi diplomasisi

WikiLeaks kurucularından Assange, 6 yıldır süren tecridin zor dönemlerinden birini daha yaşıyor. Kedisinin bakım ve masrafları öne sürülerek yeni bir hesaplaşmaya çekiliyor.

Deniz Ülkütekin

WikiLeaks kurucusu Julian Assange, Londra’daki Ekvador Konsolosluğu’nda 6 yıldır devam eden tecrit sürecinin en zorlu günlerini yaşıyor. 2010’da İsveç’te başlayan suçlamaların ardından hayatının akışı değişen Assange, 2012’de Ekvador Hükümeti’nin siyasi iltica talebini kabul etmesiyle, Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği’nde yaşamaya başlamış ve o tarihten itibaren dünyanın gündemine oturmuştu. Chelsea Manning ve Edward Snowden vakaları ile üstünde daha fazla göz biriken Assange için işler günden güne daha da kötüye gitti. Artık bir karar aşamasının arifesinde olan Assange’in şu sıralar en önemli gündem maddesi ise kedisi Michi; veya ismi her neyse.

Assange’ın kedisinin ismindeki belirsizlik, WikiLeaks editörünün dünya ile bağlantısının sınırlı olmasının yarattığı sonuçlar olarak algılanabilir ama kendisi New Yorker’a verdiği bir röportajda kedisine Michi (Ekvador İspanyolcasında kedi anlamına gelen kelime) dediğini söylerken, Fidel Castro’nun ölümünün ardından kedisine Catstro (İngilizce kedi kelimesi ve Küba liderinin soy isminin birleşiminden oluşan son derece yavan bir kelime oyunu) ismini verdiğini söylemesi, kedinin Assange etrafında şekillenen konjonktürel yaklaşımlara göre isim değişikliğine uğradığına işaret ediyor. Assange’ın kedisi ileride hangi isimlerle anılacak bilinmez. Bugünlerde ise Assange’ın kedisi kimlik bunalımından çok elçilik binasında yarattığı iddia edilen hijyen sorunları ve masrafları ile gündemde.

Rüzgâr değişti

Hikâyeyi biraz geriden alalım. Latin Amerika’da da yeni milenyumla birlikte esmeye başlayan sol rüzgârlar dinmeye başlamıştı. Hugo Chavez’in ölümü sonrası, Venezüella ve Bolivya’da yaşanan istikrarsızlık, Brezilya’daki yolsuzluk skandalları seçmen ibresini sağa çevirirken, siyasi rüzgârlardan nasibi alan Ekvador’da da 2016’dan sonra Assange’ın ilticasını kabul eden sol hükümet iktidarda yoktu. Ekvador’un, ABD politikalarına yakın yeni hükümeti tarafından, Assange için, “bir önceki yönetimden miras kalan bir problem açıklaması yapılmıştı.

Michi (Catstro) Assange ve WikiLeaks’in dünya çapındaki örtülü kutuplaşmanın merkezinde yer aldığı dönemde ortaya çıktı. Kediye hemen bir Twitter hesabı açıldı. (Şu anda 31 binden fazla takipçisi var) Hesabın ismi ise “@embassycat”ti (elçilik kedisi). Assange, yaptığı açıklamada, kedinin, çocuklarından bir hediye olduğunu söylüyordu, ama New Yorker’a göre bu da Assange’ın sayısız yalanlarından birisiydi. Bir zamanlar Time’ın yılın insanı listesinde birinciliğe oynayan Assange, bu kez ABD medyası tarafından kendi silahı ile vuruluyordu. New Yorker’a konuşan bir kaynak, Assange ve kedinin ilişkisi hakkında şunları söyleyecekti:
“Julian, kediye yarım saat baktı, onun kendisine nasıl yararlı olabileceğini düşünüyordu. Sonunda şunu dedi; bunu çocuklarımın getirdiğini söyleyelim.”

Assange, elçilikteki camından, kedisini basına tanıtmayı da ihmal etmiyordu. Kedi, tıpkı Assange’ınkine benzer bir kravat takılmış halde camın önünde basın mensuplarına poz verdi. Hem tecavüz suçlamaları hem de ABD’deki karşı-propaganda ile şöhreti sarsılan Assange için elbette çok başarılı bir halkla ilişkiler çalışmasıydı. Hatta Ekvador’daki çocuklar arasında kediye kalıcı bir isim verme yarışı bile yapılmıştı. Ancak Ekvador’lu yetkililer kedinin görüntüsünden pek de etkilenmişe benzemiyordu.

Mutsuz bir kedi
Bu yılın başında elçilikteki internet erişimi kesilen Assange için yarı tecrit günleri başlamıştı. Tüm başarısını internetle kazanmış Assange’ı çevrimdışı yapmak, elçilikteki geleceği için hükümetten gelen oldukça sağlam bir mesajdı. Her ne kadar sonradan internet hakkını geri alsa da sonrasında zor bir karar vererek WikiLeaks’in Genel Yayın Yönetmeni pozisyonundan ayrılıyordu. Sırf bu değildi Assange’ı tecrit altında bırakan, aynı zamanda avukatları dışında dış dünya ile bağlantı kurması da yasaklanıyordu. Ekim ayının sonunda ise Assange Ekvador’un kendisinin iltica durumunu sonlandırmaya ve kendisini ABD’ye teslim etmeye çalıştığını açıkladı. Elçiliğin ise Assange’dan yeni talepleri vardı. Aralıktan itibaren Assange’ın kendi yemek ve çamaşır masraflarını üstlenmesi gerektiği ve Ekvador’un Assange’ın hiçbir masrafını karşılamayacağı açıklandı. Elçiliğin bir talebi daha vardı; Assange’ın kaldığı yerin temizliğini kendisinin yapması isteniyordu. Buna kedisinin hijyeni de dahildi. Ekvadorlu yetkililer, Assange, kedisine bakmayı başaramıyorsa, kediyi onun elinden alıp sahiplendirmek veya barınağa vermekle tehdit etti.

Michi bugünlerde dünyanın en çok konuşulan kedilerinden biri. Ancak en mutlusu sayılmaz. Ona doğru dürüst isim koymayı beceremeyen ve temizliğini dahi üstlenmeyen bir sahibi ve barınağa vermekle tehdit eden ev sahipleri var. Bir başka şanssızlığı da tüm bu olumsuzlukların uluslararası diplomasideki acımasız satrancın bir parçası olması.

MUTSUZ BİR HACKER:MENDAX

1987, Avusturalya; internetin bırakın bugünkü gibi revaçta olmayı, birkaç ülkenin devlet arşivlerinin dijital kayıt deposu olmaktan ileri gidemediği yıllar. Mendax isimli bir kullanıcı, hacker camiası içinde yer almaya başlıyor. Mutsuz bir evlilikten doğan çocukluk, sık sık okul değiştirmiş, düzensiz bir çocuk hayatı yaşamış, çok fazla arkadaşı yok. Doğaldır ki, edindiği andan itibaren bilgisayar teknolojilerinde kendini geliştirmeye adayacak çok zamanı var. İkinci evlilik, yine boşanma. Ancak bu kez bir farkla. Boşanılan eş, “Aile” isimli yerel bir tarikata mensup. Ayrılığın ardından tarikattan kaçmak için bir kasabadan diğerine taşınılıyor, göçebe bir yaşantı. Kendince karar veriyor. Gizli hiçbir şey kalmayacak...
Sızıntı şöhreti

Assange’ın geniş çevrelerce bilinen, hacker’lıkla başlayıp, yeni çağ internet gazeteciliğine ilham veren hikâyesi böyle başlamıştı. 2011’de Colors dergisinin Süper Kahramanlar sayısına, bir çizgi roman karakteri olarak da yansıyan hikâyesi, o günlerde artmakta olan şöhreti için biçilmiş kaftandı. Gerçek dünyanın hakikatlarını ortaya döken süper kahraman imajı, ona bir sürü ödül de getirmişti. Kurucuları arasında olduğu Wikileaks, internet üzerinden yayımladığı 10 milyona yakın belge ile devlet sırlarını ifşa ederken, aynı zamanda interneti, geleneksel basın araçlarını geride bırakan bir ifşa mecrası olarak yeniden parlatıyordu. Chelsea Manning’in, ABD ordusunun Irak ve Afganistan işgalleri sırasında yaptığı katliamları belgeleyen görüntüleri sızdırması sonrası, vatan hainliği ile yargılanması, gözleri WikiLeaks ve Assange’a çevirecekti. 2016’da Trump’ın kazanacağı ABD seçimlerine müdahale iddialarının ardında da WikiLeaks vardı. Organizasyonun, seçime sayılı günler kala, tam da Hillary Clinton anketlerde yükselişe geçtiği sırada, kişisel e-postalarını sızdırması, özellikle ABD liberal kamuoyunun tepkisini çekti. O güne kadar WikiLeaks ve benzeri yapıları ifade ve basın özgürlüğünün bir parçası olarak gören kişi ve kurumlar, Assange ve WikiLeaks’i Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kuklası olmakla suçluyordu. Alman dergisi Focus’ta WikiLeaks’in NATO’ya bağlı ülkelerdeki hükümetleri itibarsızlaştırmak isteyen Ruslar tarafından kontrol edildiğine yönelik bir makale yayımlanıyordu.