JCR, Türkiye'nin kredi notunu teyit etti (11.07.2014)

Uluslararası Japon Kredi Derecelendirme Kuruluşu (JCR), Türkiye'nin "BBB-" olan kredi notunu teyit etti, not görünümünü durağan olarak belirledi.

AA

JCR raporunda, kredi notunun teyit edilmesine, 10 bin doları aşan kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) sahip oldukça gelişmiş bir ekonomi olması neden olarak gösterildi.

Açıklamada, ayrıca Türkiye'nin 77 milyon nüfusuyla ortaya çıkan Ortadoğu'nun en büyük ekonomisi olması, kamu, bankacılık ve hane halkı sektörlerinde üstlendiği ihtiyatlı mali politikasının şoklara karşı tampon oluşturması ve sıkı bankacılık denetiminin de "BBB-" notunu destekleyen nedenler arasında yer aldığı ifade edildi.

Raporda, düşük tasarruf oranı ile örneklendirilen makroekonomik dengesizlikler, kronik cari işlemler açığı ve mali piyasalar üzerindeki büyük dış finansman ihtiyacını doldurmak için ağır bağımlılığın derecelendirmeyi zorlayan nedenler olduğu ifade edildi.

JCR raporunda, Türk ekonomisinin, ABD'de para politikasının normalleşeceği söylentileri arasında sermaye girişlerinin azalması ve içerideki politik huzursuzluklarla Mayıs 2013'den bu yana önemli gerilmeler yaşadığı belirtildi.

Yetkililerin, haftalık repo faizinin ve politika faiz oranının yükseltilmesiyle ülkenin para biriminin yıpranmasına cevap verdiği aktarılan raporda, bunun bir sonucu olarak, uluslararası finansal piyasalara erişimin korunduğu ifade edildi.

Raporda, makroekonomik dengesizlikleri iyileştirmek için Türkiye'nin mücadele etmesi gereken temel zorluklar, "2013'te yüzde 12,6 düzeyinde bulunan düşük tasarruf oranı, kronikleşen yüksek enflasyon ve yetkililerin de farkında olduğu ara malı ithalatına ağır bağımlılık" olarak sıralandı.

JCR'ın, 2014-2015'de planlanan cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler, bu politikaların tutarlılığı, mevcut ilerleme ve yatırımcı güvenini takip edeceği kaydedilen raporda, tüm bunların ülkenin kredi derecelendirmesine zamanında yansıyacağı vurgulandı.

 

'Türkiye, Ortadoğu'da bölgesel bir güç'

Asya ve Avrupa'nın kesiştiği noktada bulunan Türkiye'nin, Japonya'nın yaklaşık iki katı olan 781 bin kilometre kare arazi büyüklüğü ve 77 milyon nüfusuyla Ortadoğu'da bölgesel bir güç olduğuna işaret edilen raporda, "Ülke, toplam 800 milyar dolarla Ortadoğu'nun en büyük Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'sına (GSYH) sahip ve kişi başı milli geliri 2013'te 10 bin 782 dolar seviyelerindeydi. Türkiye'de GSYH, son 10 yılda ortalama 4,9 büyüdü. İhracat ve ithalat hacmi ise sırasıyla GSYH'ın yüzde 26 ve 33'ü ile Doğu Asya ve Avrupa ülkelerine kıyasla geride. Ayrıca, Türkiye'de ulusal tasarruf oranı 2013 yılında yüzde 12,6 ile ve gayri safi yurtiçi yatırımlar yüzde 20,3 ile oldukça düşük seviyede kaldı. Bu da kronik cari açığa neden oldu" denildi.

Raporda, Türk bankacılık sisteminin, Lehman şoku sonrası dönemde parasal genişleme süreci devam ederken, hem yurtiçi hem de yurtdışında borç vermede hızlandığı belirtilerek, geri ödenmemiş kredilerin GSYH içindeki payının 2009 sonundaki yüzde 41'i seviyesinden, 2013 sonunda yüzde 67'ye yükseldiği kaydedildi.

Sonuç olarak bankacılık sektörü kredi/mevduat oranının 2009 sonunda yüzde 80'iken, 2013 sonunda yüzde 114'e çıktığı aktarılan raporda, "Gerçek şu ki 2013 yılı mayıs ayından beri ciddi baskıya sahip olunmasına rağmen, Türkiye'nin esnek bankacılık sistemi iyi durumda. 2014 nisan sonunda, sistemin sermaye yeterlilik oranı ve geri dönmeyen kredi oranı sırasıyla yüzde 16,1 ve yüzde 2,8 oldu. Bankacılık sistemi kredi büyümesi de bu yılın ocak ayındaki sert faiz indiriminin ardından gerilemeye başladı ve ocak sonundaki yüzde 35 seviyesinden nisan sonunda yüzde 28'e düştü" ifadelerine yer verildi.

Mali açıdan da değerlendirmeler içeren raporda, hükümetin Lehman şokunun ardından zayıf ekonomiyi desteklemek için, faiz dışı fazlayı korurken, 2009-2010 döneminde harcamaları yükselttiği dile getirildi.

Raporda, 2011-2013 yılları arasında vergi gelirlerindeki artış ağırlıklı olmak üzere faiz dışı dengenin iyileştiği anımsatılarak, şunlar kaydedildi: "2013 yılında merkezi hükümetin faiz dışı dengesi GSYH'ın yüzde 2'sine ve bütçe açığı da GSYH'ın yüzde 1,2'sine denk olarak kaydedildi. İstikrarlı faiz dışı fazla, kamu borcunu ciddi derecede azalma yoluna koydu. Hükümetin 2014-2016 yılları için Orta Vadeli Planı, 2016 yılı sonuna kadar kamu borcunun GSYH'ın yüzde 30'una inmesini hedefliyor. Yaklaşan 2014-2015 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri, kamu harcamalarının artması yönünde baskı yaratabilir. Bununla birlikte JCR, mali disiplinin yatırımcı güvenini desteklemek için temel direklerden ve ülke ekonomik istikrarı için önemli faktörlerden biri olduğu göz önüne alındığında, hükümetin bütçe hedeflerinden büyük ölçüde sapacak şekilde kamu finansmanını yönetmesinin muhtemel olmadığı görüşünü koruyor."