Jamanak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Koçunyan: Ortak aklımıza neşter atıldı?
Jamanak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Koçunyan, Dink cinayetinin Ermenilere etkisini anlattı.
Canan Coşkun / Elif Akgül-Hrant Dink’in öldürülmesi ve cinayetten bu yana geçen 10 yıl Ermeni toplumunu nasıl etkiledi?
Hrant’ın öldürülmesinden sonra geçen 10 yıl bazı açılardan bakacak olursanız yekpare bir zaman dilimi. Bazı açılardan da bakacak olursanız aşamalara bölünmesi mümkün olan bir zaman dilimi. Yekpare olan kısmı olayın acı ve sarsıntı kısmı. Hrant’ın menfur, gayrıinsani bir şekilde bizden koparılması Türkiye’deki Ermeni cemaatinde büyük bir sarsıntıya yol açtı. Duygusal büyük bir tahribat yarattı ve bu tahribatın giderildiğini söyleyemeyiz. Türkiye’deki Ermeniler Hrant’ın aramızdan bu şekilde alınışını hazmedemediler ve hazmedemeyecekler. Bu derin bir ikame edilememe duygusu yaratmış durumda. Hrant’ın temellerini koyduğu gazete bugün devam etse de misyonu sahipsiz kalmasa da yaşadıklarımızın içinde çoğu zaman ‘Hrant olsa şöyle mi derdi’ diye düşündüğümüz oluyor.
Ortak aklımızın, ortak refleksimizin önemli bir parçasına neşter atıldı. Türkiye toplumunun ve demokrasisinin son 10 yıllık zaman diliminde yaşadığı iniş çıkışların tamamı Dink cinayeti ve onun aydınlatılması ile ilgili soruşturma süreciyle, kamuoyunda hâsıl olan beklentiyle büyük paralellik arz etti. Türkiye- Ermenistan ilişkileri normalleşmesi direkten döndü. Türkiye-Ermenistan ilişkileri özelinde bir 2015 senesi geçildi.
Özellikle 24 Nisan 2014 tarihinde Erdoğan tarafından yayımlanan mesaj Türk devletinin Ermeni sorunu bağlamındaki yaklaşımında tarihsel süreçte köşe taşı teşkil eden bir açıklamaydı. Bütün bunlar yaşanırken Hrant yoktu ve hepimizin aklının bir köşesinde “Keşke Hrant da olsaydı” hissi vardı.
Ermeniler yalnız
-Ermeni toplumunda yargıya veya devlete olan güven azaldı mı?
Türkiye’deki Ermeni toplumu büyük bir yalnızlık hissi içindedir. Hrant Dink cinayeti bu yalnızlık hissini son derece derinleştiren bir etken olmuştur. Bu cinayet tamamıyla aydınlatılıp da bütün failleri yasaların öngördüğü çerçevede cezalandırılmış da olsaydı o duygusal boşluk zaten ikame olamayacaktı. O yara orada kalacak. Ama bu demek değildir ki vazgeçilsin.
Cinayetin aydınlatılmasıyla bu olayın ötesinde psikolojik, demokratik bir kazanım temin edebilir. Türkiye’deki Ermeniler bir taraftan Hrant’ın aramızdan alınışı, yokluğu ve boşluğuyla baş etmeye çalışırken, öbür taraftan da siyasi cinayetin aydınlatılması veya soruşturulması sürecindeki bulmacaları takip ediyorlar.
-Hrant Dink öldürülmeden önce 1915’in tartışılması gerektiğini söylüyordu. Bu cinayet geçmişin konuşulması açısından bir eşik oluşturdu mu? Diyalog için bir etki yarattı mı?
Türkiye’de Ermeni meselesi çok konjonktürel olarak ele alınıyor. Genel olarak Ermeni meselesinin nihayete kavuşturulması süreci olgunlaşmış değil. Bu kadar konjonktürel ele alınan bir konuya Hrant eni konu derin bir tarihi fon üzerinde yaklaşarak kendi katkısını getirmeye, entelektüel birikimini eklemeye gayret ediyordu. Kendi üslubuyla çok büyük katkı getirdi. Ermeni meselesi ile ilgili Türkiye’de kafa yoran insanlar da Hrant aramızdan ayrıldıktan sonra bu konuyu işlerken Hrant’ı refere etmeye daha fazla başladılar. Hrant Ermeni meselesine getirdiği katkı ile daha fazla sorgulamayı, dışarıdan görüneni daha derinlemesine irdeleme mesajını veren bir insandı.