İzzeddin Çalışlar'dan Oya Başak kitabı

“Oya Başak: Kahkahanın Derinliği”, hocaların hocasının yaşamöyküsünden pasajlar sunarken kişisel manifestosunu da içeriyor.

Selçuk Altun

Bir (z)arif kadının manifestosu

1971’de Boğaziçi Üniversitesi adıyla ulusallaşana dek o, Robert Kolej Yüksek Okulu’ydu. Özel sınavla girilirdi, İş İdaresi ve Ekonomi Bölümleri’nin ilk yıl programında İngilizce kompozisyon dersi iyi ki vardı. 1969’da işletmecilik eğitimi Türkiye için oldukça yeni bir alandı, rahmetli babamı ikna etmek için âdeta bir sunum yapmam gerekmişti. Birinci sınıfta kompozisyon hocam Oya Başak’tı; “turfanda akademisyendi”, hamileliğine rağmen derslerini aksatmazdı, daima şıktı, yaşama sevinci doluydu kahkaha atmak için sanki bahane arardı, hem öğrencileri hem de meslektaşları tarafından sevilirdi (Gesualdo Bufalino’dan desturla: Ah ne hüzünlü günlerdi onlar, yaşamımın en mutlu günleri...).

Asla unutmam Oya Hanım, bir gün derse başlarken “Çocuklar, bir arkadaşınızın kompozisyonunu okurken ağladım” demişti. O öğrenci Selçuk Altun’du ve hocamın bu cümlesi, özgüven ve yazma tutkusu açılarından benim için bir kırılma noktası olmuştu.

Otuz yıl süren profesyonel iş yaşantım boyunca gözlemlediğim vefasızlık girdabı okuluma aidiyet duygumu pekiştirdi, 1990’larda Boğaziçi Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyeti’ne seçildim. O süreçte, okulumuzun Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oya Başak; eğitime, kültüre, sanata ve sosyal yaşama katkılarıyla sembolleşiyordu. Boğaziçi Üniversitesi’nde bir film merkezinin açılıp kızlar için yatakhane binası yapılmasına öncülük etmiş, bölümünde kültür ve sanat ağırlıklı dersler başlatmış, okuluna nitelikli yabancı akademisyenler kazandırmış, başarılı öğrencile(rin)e burs sağlamış, kültür ve sanat etkinliklerine sponsor olmuş veya bulmuş, binlerce öğrenci ve düzinelerce akademisyen yetiştirmiş, en önemlisi güler yüzü ve yaşama sevinciyle çevresine enerji saçmıştı.

1990’larda sergi açılışlarında, konser veya tiyatro salonlarında rastlaştıkça sohbet ederdik. 2004’te ikimiz de emekliydik; hocamla daha sık görüşür olduk, okumayazma evimi de ziyaret ederdi. Onu daha yakından tanıma şansım oldu; birikimini saklayabilecek denli alçakgönüllü, içten, şeffaf, girişken, cömert ve yapıcıydı. Çağdaş bir Atatürkçü’ydü. Kitap İçin başlıklı yazılarımın sıkı takipçilerindendi(r), aldığı notları benimle görüşmesi onun sürekli öğrenmeye ve irdelemeye açık olduğunun kanıtıydı. (Kitap İçin’in ilk bin maddesinden kotardığım aynı adlı kitabı, Oya Başak ile Güven Turan’a ithaf etmiştim).

Oya Başak tiyatro aşığı bir gezgindir (GODOT hakkındaki teorimi ‘GODOT gelmeyecek, o zaten sahnede’ onun yüreklendirmesiyle kaleme aldım). Ondaki birikim ve yaşama sevinciyle iki önemli ameliyatı alt edeceğine emindim. B. Ü. Vakfı Mütevelli Heyeti, yılda iki kez maalesef üye sayısının yüzde onundan az bir hazirunla toplanır; Oya Başak sağlık sorunlarını umursamayarak Van Millingen binasındaki toplantıları kaçırmaz. Sağlık sorunları onun özel gezi ve konserlere gitmesine de engel değildir (Kitaptan bir cümle: “2017 başında sırt ağrılarımı da yanıma alıp Hamburg’a gittim”). Ezcümle, giderek sığlaşan ülkede Oya Başak hanımefendiyi tanımış ve onun öğrencisi olmuş olmaktan onur duyduğumu belirtmek isterim.

Oya Başak: Kahkahanın Derinliği, hocaların hocasının yaşamöyküsünden pasajlar sunarken kişisel manifestosunu da içeriyor. Kitabı, Oya Hanım ve onun yakın dostlarıyla görüşerek editör-yazar İzzeddin Çalışlar kotarmış. Birinci tekil şahıs ağızdan nakledilmesi, yapıta akıcı ve içten bir üslup katmış, en önemlisi onu tanımayanlar için yeterli bir portre çizmeyi başarmış. Ekşi Sözlük nam garabete onca yer verilmesini yadırgadığımı ise eklemeliyim (Kitapta benim için de sürprizler vardı: Hakkında tez yazdığı gizemli yazar John Fowles ile gidip tanışması ve İngiltere’de kitaplarımın yayımlanması için desteğini esirgemeyen Moris Farhi ile lisede oynadıkları bir oyundan fotoğraf. Musa Abi’ye derhal bir adet yolladım). Bir solukta okunan kitabı bibliyofillere, birikimli okurlara ve Boğaziçi Üniversiteliler’e içtenlikle öneririm.

Oya Başak: Kahkahanın Derinliği / İzzeddin Çalışlar / Remzi Kitabevi / 158 s.