İzmir'i kim yaktı?

cumhuriyet.com.tr

Geçen 13 Eylül günü İzmir yangınının 90. yıldönümüydü. İzmir’i kimin yaktığı 1922’den beri sorgulanmaktadır. Bazı yorumlar suçu Yunan ordusuna, bazıları Ermenilere, bazıları Türk çetelerle düzenli güçlerinin üstüne atar ve bazıları da yangının kaza sonucunda çıktığına hükmeder. Bu yazıda bu yangını, ilk kez tüm bağlamı içinde yorumlayan bir yaklaşım getirmek istiyorum.

‘Küle çevirme’ politikası

Yunan ordusu, Anadolu’da 1919’dan başlayarak, kundaklama yöntemini Türk toplumuna karşı bir silah olarak kullandı ve bu yöntem 1922 yazındaki geri çekilme sırasında olağan bir hal aldı. Yunan kuvvetleri, toprakları ellerinde tutamayınca ‘küle çevrilmiş’ halde bırakmak istediler. Yunan güçleri kadar Ermeni gönüllülerin de gayretiyle, Hıristiyan toplumunun Yunan ordusunun yanı sıra (Anadolu’dan) ayrılmaya zorlandığı gerçeği hem Fransız hem de Amerikan arşivlerince sabittir. Yunan kumandanlığı, Batı ülkelerinin konsoloslarının baskısı üzerine 1919’da 12’si Ermeni olan birkaç düzine savaş suçlusunu yargılamak zorunda kaldı ve Türk toplumunun hiddetini durdurabilmek için 1920’de 10 Ermeni gönüllüsünü ölüme mahkûm etti. Yüzlercesini de ordusundan kovdu. Fakat İzmir’de yaşayan Fransızların gözlemlerine göre Yunan güçlerinin arasındaki Ermeni kundakçıların varlığı Ağustos 1922’ye kadar sürdü.

Kilikya’dan İzmir’e geçtiler

Fransızlar tarafından kurulup Kilikya’nın işgalinda kullanılan Ermeni Lejyonu o kadar çok suça karışmıştı ki bu alay 1920 yazında lağvedildi. Sadece 1920’nin Temmuz ayında, beş Ermeni ve bir Süryani kundakçı Fransız askeri mahkemesince ölüme mahkûm edilip cezaları infaz edilmişti. Ermenilerin kundakçılık yaptığından Fransız arşivlerinin yanı sıra Kilikya’da görev yapan subayların anılarında, özellikle Maxime Bergès ve Paul Bernard’ın kitaplarında söz edilir. Fransız donanmasının 15 Kasım 1920 tarihli bir istihbarat raporuna göre, görevine son verilen lejyonerlerle Ermeni halkından bazıları acı duygular içinde Kilikya’dan İzmir’e geçtiler. Aynı rapor bu kişilerin Yunan ordusunu Türk halkına karşı tahrik etmeye çalıştığından da söz eder.

Batı, Yunan teröründen rahatsız

İzmir yangınının anlaşılabilmesi için, Eskişehir’in tahribatı sırasında kendi binaları da yakılan Fransız Katolik Misyonu görevlilerinin, “Müslüman mahalleleri kadar Hıristiyanlarınkinin de yakıldığına” şahitlik ettiği mutlaka gözönünde tutulmalıdır.

Buna çok kızan dönemin Fransa Başbakanı Poincaré, elçiliklerine “sürmekte olan Yunan terörünü” kınamaları emrini iletti. Paris’in olaylar nedeniyle maddi tazminat talep edebileceği Yunan hükümetine bildirildi. Aynı şekilde Fransız kumandanlığı Mudanya’nın Yunanlı kundakçılardan korunabilmesi için asker gönderdi. Fransa, İtalya, Britanya ve Amerika askeri gemilerini İzmir önlerine gönderdi. Bu sayededir ki, Yunan ordusunun, o vakte kadar Batı Anadolu’nun kasaba ve şehirlerinin çoğunda yaptığını İzmir’de uygulaması mümkün olmadı.

Tanıklar ‘Ermeni kundakçılar’ diyor

Türkiye’yi 1914’ten beri tanıyan ve Çanakkale muharebelerinde savaşmış olan Yakındoğu’daki Fransız donanmasının komutanı Amiral Charles Dumesnil, kendi hükümetine gönderdiği sayısız raporda, kundakçıların Ermeni ve Yunan olduğunu savundu. Dumesnil, en detaylı iletisinde, Türk ordusunun son derece disiplinli çarpıştığını anlattı. Eğer bir çete suç işlemişse yağmacılıklarını gören Türk subayları tarafından kurşunlanıyorlardı. Dumesnil diğer yandan da “Rum ve her şeyden çok Ermeni mahallelerinde birçok cephane deposunun yanı sıra bir sürü yanıcı ve yakıcı malzemenin saklandığını” gözlemlemişti.

Buna ilave olarak İzmir’in geri alınışı öncesinde, Fransa Başkonsolosu Michel Graillet dahil olmak üzere “bütün Fransızlar” Hıristiyan milliyetçilerinin şehri ateşe vermekle tehdit ettiklerini duymuşlardı. Dumesnil ile birlikte yürüttüğü soruşturmasını tamamlayan Graillet, şehrin “Ermeniler ile Yunanlılar” tarafından yakıldığını sürekli yazdı (hiçbir zaman “Yunanlılar ve Ermeniler” dememesine dikkat çekmek isterim.) Graillet, yangınların suçunu Türklere yükleyen “görgü şahitlerini” de şehri panik içinde terk etmeye çalıştıkları için ‘güvenilemez kaynak’ saymıştır.

İzmir itfaiyesinin başındaki Paul Grescovitch, hem kendi adamlarınca hem de Türk subayları tarafından, kadın kıyafetine bürünmüş veya Türk çeteleri gibi giyimli olan Ermeni kundakçıların kurşunlandığı şeklinde ifade verdi.

Alexander MacLachlan adındaki misyoner, yürüttüğü araştırmada “‘Türk askeri üniforması giyinmiş olan Ermeni haydutların’ Batı’nın dikkatini çekmek için şehri yaktığı” sonucuna ulaştı.

Amerikalı mühendis Mark O. Prentiss de kendi araştırmasını yapıp kundakçıların “Ermeniler” olduğu sonucuna ulaştı ve araştırmasının ilk müsveddesindeki “ve Yunanlılar” sözcüğünü çıkardı.

Ancak, Yunan ordusunun birçok yeri ateşe verdiği ve Fransız mühendis Toureille gibi birçok Batılı kaynağın (Ermenilerle birlikte) Yunan güçlerini suçladığı göz önüne alındığında, Yunanistan’dan gelenlerden ve Anadolu’daki Rumlarından bazılarının bu yangın suçuna ortak olduğu şüphe götürmez.