İYİ Gençlik Genel Başkanı Özel: 'İnandığımız ilk proje Akşener’in Cumhurbaşkanı olmasıdır'
"Biz “Çılgın projelerin” değil “milletin projelerinin” partisiyiz." diyen İYİ Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Avukat Osman Ertürk Özel, "Türkiye’ye çok iyi geleceğine inandığımız ilk proje Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı olmasıdır." diyor.
cumhuriyet.com.trİYİ Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Avukat Osman Ertürk Özel'in cumhuriyet.com.tr'nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
İYİ Parti “Türkiye’ye iyi gelecek” sloganınız. Türkiye’ye iyi gelecek projeleriniz hazır mı?
İYİ Parti gerek kuruluş sürecinde gerekse de kuruluşunu hazırlayan olaylar silsilesinde büyük bir mücadele vermiş kadrolar tarafından kuruldu. Bu kadroların ortak özelliklerinden biri “inanmış” insanlardan oluşuyor olmasıdır. Biz Türkiye iyi olacak derken bunu inanarak söylüyoruz. Referansımız ise bahsettiğimiz arka plandır. İYİ Parti’nin diğer partilerden bir farkı var bu projeler meselesinde. Biz seçmene “İşte bizim projelerimiz bize oy verin” demiyoruz, demeyeceğiz. İYİ Parti kadroları sokak sokak cadde cadde vatandaşa temas ediyor şu an. Biz vatandaşımızın beklentilerini, isteklerini projeleştiriyoruz. İYİ Parti’nin projeleri bizzat Türk milletinin projeleri olacaktır. Ancak bu İYİ Parti’nin hali hazırda hiçbir projesi olmadığı anlamına gelmiyor tabi ki. İYİ Parti çok kısa vadede Türkiye’ye emniyet, eşitlik, adalet ve geniş sosyal haklar vadeden siyasi partidir. Biz “Çılgın projelerin” değil “milletin projelerinin” partisiyiz. Bunun için de partimizin bütün kurulları çalışmalarını sürdürüyor. Burada en önemli projemizi de söylemek istiyorum. Türkiye’ye çok iyi geleceğine inandığımız ilk proje Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı olmasıdır.
İYİ Gençlik’ten bahseder misiniz?
İYİ Parti Gençlik Kolları’na biz kısaca İYİ Gençlik adını verdik. İYİ Gençlik’le Türk siyasi tarihine bir not düşmek istiyoruz. Bundan elli yıl sonra bile “gençler siyaseti İYİ Gençlik gibi yapmalı” sözünü söyletmek istiyoruz. Gençler İYİ Parti’nin dolgu malzemesi değil, temeli olacaktır. Bunu kısa zamanda göreceksiniz. İYİ Gençlik partimizin her kademesine her alanda destek veren yeri geldiğinde rapor yazan, yeri geldiğinde bayrak asan, yeri geldiğinde ise meydan meydan dolaşarak siyaseti sonuna kadar yapan bir gençlik olarak. İYİ Gençlik, gençlerin rahatlıkla siyaset yapmak için alan bulabildiği, sadece gençlik meseleleriyle alakalı değil ülkenin her politikası ve gündemiyle ilgili genç bakışın ana kademelere yansıtılabildiği bir gençlik örgütü olacaktır. İYİ Parti’nin öyle bir gençlik potansiyeli var ki biz bunu gençlik kollarımızı kurarken çok iyi gördük. Biz daha görevlendirilmeden illerde, ilçelerde, mahallelerde genç arkadaşlarımız “İYİ Parti’ye nasıl destek oluruz” sorusunu kendilerine sorarak harekete geçmişti. İYİ Parti’yi nasıl Türk milletinin bir dip dalgası kurduysa, İYİ Gençlik de gençlerin Türkiye’ye hizmet aşkından doğdu. Biz bu aşkın bir kor olduğunu görüyoruz. Yakında bir yangın gibi bütün Türkiye’yi saracak ve yürekleri ısıtacağız. İYİ Gençlik sayesinde siyaset gençler için çekinilen bir şey değil zevkle yapılan bir memlekete hizmet yolu olacaktır.
Türkiye’nin en kritik 5 sorunu size göre nedir?
Maalesef, Türkiye’nin sorunlarının 1-3-5-7 gibi sınırlayamayacağı kadar çok ve her birinin hayati önem taşıdığı bir dönemden geçiyoruz. Ancak bunların en önemlilerini şu yaklaşımla ele almak gerekiyor, bazı sorunlarında temelinde var olan bir sorun vardır ki, o zaten birden fazla soruna türev bir etki yaratır. Bundan yola çıkacak olursak bunun ilki adalettir. Bunun ikincisi de emniyettir. Emniyetle alakalı da gerek iç terör, gerek dışarıda yaşanan gelişmeler ve suç oranları göz önüne alındığında emniyetle alakalı çok büyük problemler olduğunu görüyoruz. Adalet ve emniyetin benim şahsım adına şöyle bir ehemmiyeti var, aslında emniyet ve adalet insanlar için, devletin var oluş nedenini açıklayan iki temel arzudur. Bugün birçok devlet kuramı insanların kendi özgürlüklerinden vazgeçerek devlet kavramına destek vermelerinin nedenini, devletin vaat ettiği adalet ve emniyet olguları olarak açıklar. Bu noktada bugün Türkiye’nin adalet ve emniyetteki yoksunluğu, ülkemizin içerinde bulunduğu zul ve garabet haline işaret etmektedir. Hz. Ali efendimiz, “Devletin dini adalettir.” diyerek aslında İslam geleneğinde de adaletin devlet idaresindeki yerini vurgulamıştır. Ülkemizdeki adalet yoksunluğu meselesini, sadece hâkimlerin yetersizliği, mahkemelerin çok uzun sürmesi gibi tespitler üzerinden temellendirmiyorum. Bunlar zaten insanların gözü önünde olan somut olaylar. Bunun haricinde adalet duygusunun yokluğundan bahsetmek gerekiyor ki, bu liyakatsizliğe ve ehliyetsizliğe sebebiyet veriyor. Hamili kart yakınımdır görüşüne sebep veriyor ve bunlar Türkiye’nin yakıcı problemleridir. Buna ek olarak ülkemizin ifade özgürlüğü konusunda çok geriye gittiğini görüyoruz. Eğitim konusuna değindiğimizde ise, eğitim politikalarımızın varlığından dahi bahsetmek mümkün değil. Son 10-15 yılda onlarca kez değişen eğitim sistemi, hangisinin çalındığı belli olmayan sınavlar, sınav sorularının tartışıldığı bir ortamda, kendini devlet başkanı konumunda gören bir cumhurbaşkanının eğitim sistemine yönelik talimatlarını sorgusuz sualsiz yerine getiren milli eğitim bakanlarıyla karşı karşıya olduğumuz bir durum mevcut ki en önemli problemlerimizden biri budur. Ülkemiz için hayati önem taşıyan problemlerden birisi de üretilen itibarsız dış politikalardır. Afrin özelinde yaşadığımız hadise bazı meselelerin üstünü örter niteliktedir. Zeytin Dalı Operasyonu’nu İYİ Parti olarak sonuna kadar destekliyoruz. Ancak bizi Afrin’de operasyon yapma noktasına getiren dış politikayı eleştirmek ve sorgulamak zorundayız. Dış politikamızın geldiği noktada medeni ülkelerden koptuğunu ve bir bataklığa saplanmış olduğunu görmek gerekir. Ülkemizin güney sınırları pek çok terör örgütünün yolgeçen hanına dönmüş vaziyette. Başkentimizde rahatlıkla dünyanın en kanlı terör örgütleri eylem yapabilecek kadar kuvvetlenmiş vaziyetteler. Ekonomi çok önemli bir husus, seçmenin ekonomiyle olan ilişkinin sandığa ne kadar büyük bir ölçüde şekilde yansıdığını biliyoruz. Vakti zamanında Ecevit’in önüne atılan yazar kasa bir iktidarı devirecek nitelikte etki yaratmıştı. Bugün insanlar meclis önünde kendini yakıyor. Ama havuz medyasında bu durum yer dahi bulamıyor. Yine de birçok ekonomik veri ve halihazırda insanların kendi ceplerindeki paranın giderek kıymetsizleşmesi gösteriyor ki ülkemiz ekonomik olarak da dışa bağımlı kendi üretimi olmayan, kendi ekonomisinin yüzde 36-40 ‘ını dıştan gelen kaynaklara endekslemiş olan, sadece inşaat sektörüyle ayakta kalmaya çalışan bir hale getirildi.
İYİ Parti siyasette hangi boşluğu dolduracak? Sadece CHP’den ve küskün MHP seçmeninden oy alabilirler gibi yorumlara ne diyorsunuz?
İYİ Parti Türkiye’de yozlaşmış, otoriterleşmiş, millete değil yandaşa hizmeti ilke edinmiş bir iktidarın bittiği noktada iktidar boşluğunu doldurmak için kuruldu. İYİ Parti iktidarı devralacağı güne kadar ise 15 yıldır AK Parti iktidarını devirmeyi geçin, pek sallamayı bile başaramamış muhalefet partilerinin yarattığı boşluğu da dolduruyor bugün itibariyle. Genel Başkanımız Meral Akşener hanımefendi meydanlarda ne söylese Türkiye’de o konuda anında bir şeyler değiştirilmeye çalışılıyor iktidar tarafından. Biz daha iktidar olmadan Türkiye’ye iyi gelmeye başladık. İktidar olduğumuzda neler başaracağımıza buradan yola çıkın. İkinci sorunuza gelince, sokakta caddede gezerken insanların söylediği bir şey vardı hep. “Ya iktidarın şu yanlışları var ama alternatif de yok, o yüzden el mahkum”. Artık el mahkum olmayacak. İYİ Parti iktidarın alternatifi olduğunu gösterecek. Kapsayıcı bir dille, kutuplaştırmadan uzak, kavgadan uzak bir şekilde vatandaşımızdan aldığımız güçle iktidara yürüyeceğiz. Bu iktidar bu yüzden halkın iktidarı olacak. Yani şu partiden bu partiden gibi yorumları doğru bulmuyorum. Bunlar güncel siyasi söylemlere göre o an yapılan anket ya da saha çalışmalarının sonuçlarına bakılarak yapılan yorumlardır. İYİ Parti her kesimden her siyasi görüşten insanın oyunu alacaktır.
Bir AKP seçmeni neden İYİ Partiye oy vermeli?
AK Parti %50 civarında oylar almış bir parti. Yani ülkemizdeki seçmenin yarısı bir şekilde bu partiye oy vermiş. Ve seçmen şunu görüyor: Ben bu partiye oy verdim ama bu parti Alevi vatandaşlarımızı ötekileştirdi, bu parti terör örgütü ile masaya oturdu, bu parti FETÖ’yü devletim kılcal damarlarına kadar soktu, bu parti pek çok sosyal sorun yarattı. Her şeyden önce bu parti her sıkıştığında “ben kandırıldım” diyor. AK Parti seçmeni küçük çocuklar gibi sürekli kandırılan bir iktidar yerine İYİ Parti’yi tercih edecektir. AK Parti’nin ana damarı olan muhafazakar seçmen de şundan emin olmalı. Biz o muhafaza edilmesi gerekilen değerleri siyaset malzemesi yapmaya değil gerçekten muhafaza etmeye geleceğiz. Laik demokratik cumhuriyetim kazanımlarını yeniden canlandıracak ve insanların her türlü değerine saygı gösteren bir yönetim anlayışı benimseyeceğiz. Bugün birçok milliyetçi ve muhafazakâr insanın kendi karşılığını bulabileceği siyasi figürleri İYİ Partide görüyoruz. 28 Şubatta çok ciddi bir pozisyon sahibi olan Meral Akşener’i İYİ Parti’nin Genel Başkanı olarak görüyoruz. Mevcut iktidar her sıkıştığında “28 Şubat” diyor mesela. Bizim genel başkanımız 28 şubat’ta saklanan değil masaya yumruk vuran bir pozisyondaydı. Güçlenen bir İYİ Parti her partinin seçmenini olduğu gibi AK Parti seçmenini de çekecektir ve hatta çekmeye başlamıştır bile.
MHP ile İYİ Parti arasında lider dışında hangi farklar var?
MHP tabanı özelinde bakarsak, İYİ Parti ile MHP’nin tek farkı lider olsaydı bunca insan MHP’yi bırakarak İYİ Parti’nin kuruluşunda ve sonrasında yer almazdı. MHP’de yıllardır mevcut genel başkan Sayın Devlet Bahçeli’ye yönelik çok sert ve geniş kitlelerce benimsenen eleştiriler vardı. Ama yeni bir parti arayışı ya da farklı arayışları bu kadar yaygın hiçbir zaman görmedik. Bugün ne oldu peki? Bugün mesele MHP’de muhalefet meselesi değildir çünkü. Mesele ülkemizin otoriterleşen ve yozlaşan bir iktidar sorunu olmasıdır. Mesele kurulmaya çalışılan bir tek adam rejimidir. Mesele toplumun pek çok kesiminin vebalı muamelesine tabi tutuluyor olmasıdır. MHP ile İYİ Parti arasındaki tek fark lider olsaydı bu kadar eski CHP’li, Saadet Partili, AK Partili ve hayatında ilk defa siyaset yapacak insan İYİ Parti’de yer almazdı. İYİ Parti ile MHP arasında bir benzerlik yoktur. İYİ Parti bugün Türkiye’deki merkez parti boşluğunu doldurmak için vardır. Siyasetini de böyle yürütecektir. İYİ Parti içerisinde ülkücülerin ve MHP kökenli siyasetçilerin yer aldığı bir partidir. Ancak İYİ Parti’de her siyasi görüşten insan mevcuttur. Bunu programımızda, tüzüğümüzde, kurucularımızda ve idare kadrolarımızda rahatça görebilirsiniz. İYİ Parti ülkücülerin olduğu kadar solcuların da partisidir, muhafazakarların da partisidir, liberallerin de partisidir. İYİ Parti halkın partisidir.
Gençlerin ve kadınların siyasete katılımını arttırmak konusunda bir projeniz var mı?
İYİ Parti genel başkanının bir kadın olması aslında sorunun “kadın ile ilgili” kısmının tek başına bile cevabıdır. Ancak İYİ Parti bununla da yetinmemiş Bu cinsiyet kotası yalnızca ana kademede değil gençlik kollarında da mevcut. Gençlik Kolları Genel İdare kurulumuzda %40 civarında bir genç kadın üye oranı var. Başkanlık divanımızda ise %50 bu oran. Kadın konusuna verilen önemin bir diğer yansımasını partimizde ayrıca bir kadın kolu kurulmamasında ve kadınların ana kademelerde siyaset yapar vaziyette olmasına bakarak görebiliriz. Partimiz bu anlayışını yerel ve genel seçimlerde aday listelerinde bir kez daha ortaya koyacak. Genel İdare Kurulu, Kurucular Kurulu ve Başkanlık Divanı üyelerimizin sayıları ve nitelikleri de bunu kanıtlar niteliktedir. Gençlerin siyasete katılımı noktasında İYİ Parti birçok genci kendi kuruluşunda, gençlik kollarından bağımsız olarak görevlendirmiş etmiş bir partidir. Pek çok il ve ilçe başkanı da çok genç yaşlarda görevlerine atanmıştır. Bu noktadaki vaatlerin İYİ Parti’nin seçim listelerinde bir kanıta kavuşacağını göreceğiz zaten. İYİ Parti idari kadrolarında kadınların etkin olması ve sayısal olarak da çok olması zaten kadınların siyasete katılımını artıran, kadınları cesaretlendiren bir durum. Bu durum erkek egemen yapıyı da doğal olarak kırmaktadır. Genel Başkanımız Meral Akşener’in dediği gibi İYİ Parti bir gençlik ve kadın hareketidir. Aslında esprili olarak olaya bakarsak, siz bu soruyu tersten sormanız lazımdı, partimizde azınlıkta olanlar siyasette alışılmış olan orta yaş ve üstü erkeklerdir.
Avrupa Birliği ve NATO üyeliği hakkında partinizin politikası nedir? Türkiye’nin dış politikada bir rota değişikliğine gitmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
Türkiye uzun süredir NATO üyesi olan bir ülkedir, bu yeni bir mevzu değil. Türkiye NATO üyeliği sırasında pek çok iktidar görmüştür. Bunların içinde sağ partilerin olduğu gibi sol partilerin de iktidarları vardır. İyi dış politika üreten iktidarların buradaki kıstası milli menfaatler olmuştur. Merhum Ecevit bunun güzel bir örneğidir. NATO üyesi olan bir ülkenin başbakanı olarak Kıbrıs harekatını gerçekleştirmiş ve bütün karşı duruşları göğüslemiştir. NATO’nun en büyük gücü olan ABD bu harekatın ardından Türkiye’ye ambargo uygulamıştı. İYİ Partinin NATO ile ilgili tutumu da, her ittifakta olduğu gibi meselenin Türkiye’nin milli menfaatleriyle çatıştığı noktalarda milli menfaatlerden yana tavır alması şeklinde olmalıdır. İYİ Parti’nin iddiası da bundan ibarettir. AB meselesine gelince, Türkiye yalnızca AB’ye veya başka herhangi bir uluslararası örgüt şemsiyesine hapsedilemeyecek kadar ciddi bir pozisyonda olan, kıymetli bir ülkedir. Bu hem coğrafi olarak hem de tarihi birikim olarak ülkemizin sahip olduğu bir sermayedir. Türkiye AB’ye ya da eski adıyla AET’ye 1959’da başvurmuştur. 1963’te imzalanan Ankara anlaşmasıyla da aslında AB üyeliği maceramız başlamıştır. Görüldüğü gibi AB meselesi de yeni bir mesele değildir. Bu meselede de Amerika yeniden keşfedilmeyecektir. İYİ Parti AB’ye tam, eşit ve güçlü bir üyelik hedeflemektedir. AB mevzuatlarının demokratikleşme tarihimiz açısından önemini de vurgulamaktayız. Ancak vurguladığım gibi Türkiye büyük ve liderlik potansiyeli olan bir ülkedir. Hiç kimsenin kapısında kul olmaya, hiçbir örgüte üyelik için yalvarma niyetimiz yoktur. Sorunuzun ikinci kısmını aslında satır aralarında cevapladım. Ama açıkça ifade edeyim, İYİ Parti’nin dış politika anlayışı Atatürk’ün milli dış politikasından esinlenmektedir. Etkin ve barışçıl bir politikayı yürüteceğiz. Tarihimiz bize bu konuda yol gösterici olacaktır. Biz Türkiye’yi rota değiştiren değil, rota belirleyen bir ülke yapacağız.
İYİ Gençlik Ülkü Ocaklarından ya da diğer siyasi parti gençlik kollarından nasıl farklı bir profil çizecek? Yine erkek egemen bir yapılanma mı olacak?
Öncelikle erkek egemen yapı meselesine cevap vereyim. Daha önceki sorularınızda da belirttim. İYİ Parti’nin Gençlik Kolları olan İYİ Gençlik’in bütün teşkilatlanmalarında %25 genç kadın kotası esas alınacaktır. Bu tüzük ve yönetmelik gereğidir. İYİ Gençlik’in gerçekleştireceği il, ilçe ve büyük kurultay, kongre ve divanlarda %50 kadın kotası olacak. İYİ Gençlik’in başkanlık divanında %50, Genel İdare Kurulu’nda %40 kadın kotası zaten uygulanmış vaziyette. İYİ Gençlik Türkiye’deki diğer gençlik örgütlerine nazaran içerisinde genç kadın oranını en yüksek oranda barındıran, bunu da hukuki statü ve garantilere bağlamış olan tek gençlik hareketidir. Sorunuzun ilk kısmına gelince, İYİ Parti’nin ilk etapta bir kısım MHP’den kopan kadrolar tarafından kurulmuş olması bu soruyu bize getiriyor. Ben Ülkü Ocaklarında çeşitli kademelerde ve son olarak Genel Başkan Yardımcılığı noktasında görev yaptım. Ülkü Ocakları herhangi bir parti gençlik kolu gibi hareket etmez. Ülkü Ocakları bir eğitim ve kültür vakfıdır, MHP’ye destek sağlamaktan önce görevi kendi değerlerine sahip gençler yetiştirmektir. Bu bağlamda bizim zaten Ülkü Ocaklarıyla aynı kulvarda olmadığımızı söylememiz lazım. Biz İYİ Parti’nin siyasi faaliyetlerinde çalışacak bir gençlik koluyuz. Aramızda Ülkü Ocakları kökenli arkadaşlar olduğu gibi TGB, CHP Gençlik Kolları, AK Gençlik, AGD, DP Gençlik Kolları gibi pek çok gençlik yapılanmasından gelen arkadaşımız da var. Bu bağlamda profil zaten farklıdır. Biz yaptığımız işlerle, kadrolarımızdaki çeşitlilik ve kucaklayıcılıkla, demokratik teamüllerimizle diğer organizasyonlarla farkımızı ortaya koyacağız. İYİ Gençlik partimizin ana kademe teşkilatlarını destekleyecek, onlara argüman sunacak ve bir dinamo gibi çalışacaktır. Ve son tahlilde bizim amacımız İYİ Parti’de gençlik kollarına ihtiyaç duymadan gençlerin siyaset yapabileceği bir siyasi kültür yaratmaktır.
Sizce 2019’dan sonra ülkede nasıl bir tablo ile karşılaşacağız? Siyasal ittifaklar konusunda ne düşünüyorsunuz?
Siyasi ittifaklar mevzusu bana trajikomik olarak gözüken bir mevzudur. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak tarif edilen sistemde referandumda “evet” çıkması halinde ittifak ve koalisyonların olmayacağı, sürekli istikrar ve tek başına iktidarların ülkede egemen olacağı vaat edilmişti. Ancak gelinen noktada zayıflayan AK Parti ve Tayyip Erdoğan %50 artı 1’i alamayacağını düşünerek ve zayıflayan muhalefet partileri de muhtemelen baraj kaygısı taşıdıklarından ötürü, daha ortada bir seçim tarihi dahi yokken ittifak arayışı içine girdiler. Basından takip ettiğimiz kadarıyla resmen iki siyasi parti kendi oy oranlarına ve amaçlarına göre bir ittifak yasası çıkarmaya çalışıyor. Bu resmen hukukun katledilmesi ve milletin aklıyla alay edilmesidir. Yarın bu iki parti anlaşamazsa yeniden mi kanuni değişikliğe gidilecek? Bu iş iyi niyetli bir iş olsaydı iki parti arasındaki istişarelerle değil bütün siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının fikri alınarak yapılırdı. Ayrıca bu ittifaklar her partinin kendi tercihi olmakla birlikte bazı sakıncalar taşımaktadır. Parlamenter sistemde koalisyonlar bir protokolle yapılmakta ve kimin hangi bakanlıkta ne yapacağı ortaya konmaktaydı. Koalisyon yürümezse de ona göre bir takvim işlemekte, koalisyon bozulmaktaydı. Hali hazırda ittifak kuran partilerin kendi varlıklarının neticesi olan bu pazarlıkları nasıl garanti altına alacakları belirsiz bir durum. Tek başına iktidar vaat eden bir projenin geldiği noktanın bu olması da üzücüdür. Bu da göstermektedir ki ülkemizin önündeki ortalama 50 yıl yeniden yapılan anayasal düzenlemeler ve yaşanacak olan anayasa kaoslarıyla geçecektir. İYİ Parti açısından özellikle genel seçimler için ittifak söz konusu değildir. İYİ Parti’nin kesinlikle sandık veya baraj kaygısı yoktur. Partimizin tek ittifakı milletimizledir. 2019’dan sonra ülkede nasıl bir tabloyla karşılaşacağız sorusunun cevabı ise seçimlerin neticesine göre değişecek. 2019 seçiminin kazananı Sn. Meral Akşener ve İYİ Parti olduğu takdirde Sn. Akşener’in kendi tavrı uzun zamandır kutuplaşmış olan milletimizi yeniden bütünleştirmek, ülkemizi sadece %50’nin milli iradesinden bahsedildiği bir ülke değil, %100’ün iradesinin egemen olduğu bir Türkiye haline getirmek olacaktır. Çok kısa zaman içerisinde İYİ Partinin öncelikli vaatlerinden biri olan parlamenter sisteme yeniden dönüş için çalışmalar yapılacak ve ortalama bir, bir buçuk buçuk senelik bir zaman diliminde yapılan çalışmalar neticelendiğinde parlamenter sisteme yeniden dönüş için bir takvim ortaya konulacaktır. Bu sürecin neticesinde umuyoruz ki Türkiye bu büyük yanlıştan dönecek ve parlamenter sisteme yeniden kavuşacaktır. Başka bir ihtimalin olabileceğinden düşünmediğimden diğer konuda bir değerlendirme yapma gereği duymuyorum.
Başkanlık Referandumu sonuçları için ne düşünüyorsunuz sandıkta şaibe olduğu kanaatinde misiniz?
16 Nisan referandumu sonuçlarının millet iradesini tam anlamıyla yansıttığını düşünmüyorum. Ben “hayır” iradesini gösteren seçmenin seçimi kazandığını ama maalesef ki oylara ve sandığa yeterince sahip çıkılamadığından ötürü, kaybedildiğini düşünüyorum. O tarihte YSK’nın uygulamaları da göz önüne alındığında bir şaibenin varlığından bahsetmek mümkün. Her şeyi doğru düzgün yapmış olsaydı bu kurum biz bugün bunları tartışıyor olmazdık herhalde. İYİ Parti ve İYİ Gençlik’in görevi şaibelerden bahsetmek veya olanları değerlendirmek değil, şaibeleri ortadan kaldırmaktır. İYİ Gençlik ülkenin her yerindeki sandıklara partimiz tarafından kurulan İYİ Seçim merkezi aracılığıyla sahip çıkacak. Sandık sandık teşkilatlanarak çalışacağız. Bugünden itibaren seçmen listeleri üzerinden ev ev, kapı kapı seçmenimizi kontrol edeceğiz. Hiç kimse olmayan bir seçmeni o sandığa oy olarak yansıtamayacak. Ve İYİ Gençlik bu şaibe meselesini milletin zihninden ilk seçimde Allah’ın izniyle silecektir.
OSMAN ERTÜRK ÖZEL KİMDİR?
4 Nisan 1990 tarihinde İzmir Selçuk'ta doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Selçuk'ta tamamlayan Özel, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı.
2013 yılında buradan mezun oldu. Londra Brunel Üniverstesi'nde, Uluslararası Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans yaptı. Hukuk alanında birçok ulusal ve uluslararası akademik yayını bulunan Özel, ileri düzeyde İngilizce bilmektedir. Ankara'da kurucusu olduğu Özel Avukatlık Danışmanlık Şirketi'nde çalışmalarını sürdürmektedir.
Osman Ertürk Özel, ailesi itibariyle siyasetin içerisinde yetişmiş, erken yaşlarından başlayarak çeşitli kademelerde Ülkü Ocakları'nda görev yapmıştır. Son olarak Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Özel, burada da Türk dünyası çalışmaları ve basın-iletişim alanında önemli çalışmalara imza atmıştır. Fenerbahçe Spor Kulübü kongre üyeliği, Türk Ocakları üyeliği başta olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarında üyelikleri bulunmaktadır. Osman Ertürk Özel, Meral Akşener liderliğinde kurulan İYİ Parti'nin kurucular kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyeliklerini yürütmektedir. Özel, 28 Aralık 2017 tarihinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener tarafından Gençlik Kolları Genel Başkanlığı görevine atanmıştır.